Bölüm 2 "Kelepçe, Bilinmezlik & Şarap"

341 27 46
                                    

Multimedya*

Meg Myers - Go

DMX - X Gon' Give It To Ya

Judas Priest - Breaking The Law

•••

Hayatın ne zaman başımıza sorun açacağını ya da bize kolaylıklar göstereceğini bilemeyiz. Herkesin hayatı farklıdır ve zorlukları ayrıdır. Kiminin sevdiğiyle görüşememesi, kiminin o ay ev kirasını ödeyememesi, hasta olup o günün ders notlarını alamaması gibi...

Bana göre hayat kumardır aslında. Elimizdeki kartlara bakarız ve masaya sereriz; şanslıysak kazanır, değilsek kaybederiz. Hayatta da önümüze bakarız. Şanslıysak yaşar, değilsek ölürüz. Hani ben şanstan bahsediyorum ya, işte benim dünyama şans diye bir şey uğramaz, o şansı ben yaratırım. Kendimi tanıdım tanıyalı bu böyleydi ve eğer bende şans olsaydı doğmazdım, diye düşünmüyor değilim.

Sessizce nefesimi dışarıya verdim. Gözlerim dikiz aynasında, herhangi bir boşluk arıyordum kendime şans yaratmak için. Böyle bir dünyada şansı ben ayarlamalıydım kendime, tabii her şey istediğim gibi giderse bu neden olmasın?

"Derin, Derin orada mısın?" diye Ömer'in sesini her ne kadar kulaklıktan duysam bile ona cevap veremiyordum. "Derin neler oluyor?"

Sokak lambalarının ışığı altında hala hız kesmeden ilerlerken Belitrov'un gözleri gözlerimdeydi ve kıpırdayamıyordum. Uzandı ve gömleğimin yakasındaki mikrofonu aldı. Kulaklığı kulağımdan çektikten sonra kendi kulağına taktı.

"Merhaba, Ömer!"

Sesi buz gibiydi. İstemsizce titredim. Sesi içimi titretmişti. Hayır, kesinlikle korkmuyordum, ama ne olduğunu da açıklayamıyordum.

"Neden?"

Karşı tarafı duyamıyordum ama Ömer'in Belitrov'a ne dediğini merak etmiyordum da çünkü Ömer ne derse desin Belitrov beni bırakmayacaktı; bunu biliyordum.

"Bana tek bir neden söyle. Burada soruları cevaplayacak kişi ben değilim." Ömer her ne söylüyorsa Belitrov'un dudakları yukarı seyirdi. Gözlerim her ne zaman dikiz aynasına kaysa gözleri gözlerime odaklanmış ve oldukça dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Silahın namlusu tam kulağımın arkasında duruyordu fakat beni geren o değildi. Bundan sonra ne olacağıydı.

Belitrov kulaklığı çıkararak elindekileri açtığı camdan dışarayı fırlattı.

"Sağa dön ve ilerideki büyük binanın önünde dur."

Dediğini yaptım. Sağa dönüp ileride ki büyük binanın önünde durdum. Gecenin bu saati buralar oldukça karanlıktı ve etraf haddinden fazla tenha görünüyordu. Önünde durduğumuz bina terkedilmiş ve binanın dışından bakıldığında bir kaç camın kırık olduğu gözüküyordu.

"Aşağıya in!" diye emretti. Dediğini yaparak yavaş hareketlerle aşağıya inerken oda aynı şekilde benim tarafımdaki kapıyı açarak aşağıya inecekken ondan önce davranıp kapıyı onun bedenine çarptım ve koşmaya başladım. Soğuk tüm vücudumu ısırıyordu. Arkama doğru kısa bir bakış attığımda arkamdan geldiğini gördüm. Elinde silah vardı ama kullanmıyordu. Beni vurmak istemiyordu. Peki ya lanet istedikleri şey neydi?

Ayağım çıplak olduğundan dolayı koşarken batan şeyler acıtıyordu ama bunu yok saydım. Taşları umursamamaya çalışıyordum. Soğuk ve acı seni ayakta tutar, Derin! Karşıma çıkan iki binanın arasına girerken ayağıma bir şey battı. Ne olduğunu bilmiyordum; sendeledim. O sırada kolumdan tutuldu ve beni kendisine doğru çevirdiğinde suratına ani bir yumruk savurdum. Burnunda ki bandaj hala duruyordu ve çenesine aldığı yeni darbe canını yakmış olmalıydı çünkü ikinci bir yumruğu ben bile atabileceğimi düşünmüyordum, attığım yumruktan elim sızlıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölü Ruhların Son ÇeyreğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin