Tanıtım -1-

361 48 40
                                    

Gülümseyerek baktı kız yanındaki hayali kız arkadaşı Burcu'ya. Burcu onun en iyi arkadaşıydı, onun dertlerini dinliyor, halinden en iyi o anlıyordu. Ancak kızın bilmediği bir şey vardı, Burcu onun için sadece hayaldi. Onun hayali..

" Kurabiye ister misin? " diye sordu Gülsu. Burcu başını salladı onaylar anlamda. Gülsu sevinç odasından çıkıp merdivenlerden indi ve mutfağa gidip annesinin her zaman onun için hazırladığı kurabiyelerden aldı avucuna. " Yine mi kurabiye yiyeceksin kızım?" dedi annesi şefkatle. Gülsu annesini yeni görmüştü. Kurabiyeleri almaya o kadar dikkat kesilmişti ki, yemek hazırlayan annesi kadrajına gitmemişti.

" Evet, canım istedi. " deyip gülümsedi Gülsu. Annesi gözlerindeki hüzünle gülümseyerek baktı kızına.

Gülsu arkasını dönüp odasına çıkacağı sırada Burcu'yu görünce kaşları çatıldı. " Annem seni görmeden odaya çık. " diye fısıldadı. Burcu başını iki yana salladı, Gülsu onun bu hareketine sinirlenmişti. Burcu'ya yaklaştı ve, " Hemen odaya çık. " diye emir verdi. Burcu onun bu haline gülümseyerek bakıyordu. Başını tekrar iki yana salladı. Gülsu iyice sinirlenmişti, Burcu'nun kolundan tutacağı sırada Burcu kendini geri çekti ve Gülsu Burcu'ya dokunamadı. İki aydır arkadaştılar ve iki aydır Gülsu, Burcu'ya dokunamıyordu.

" Sana neden dokunmama izin vermiyorsun? " diye sordu Gülsu. Hâlbuki ne çok istiyordu ona dokunmayı. Burcu ondan güzeldi, sarı uzun saçları vardı ve fazlasıyla bakımlı görünüyor Gülsu'da dokunma hissi yaratıyordu. Bunu defalarca dile getirmişti, Burcu'nun saçlarını taramak istemişti ancak Burcu sadece başını sallamakla yetinmişti.

Burcu sadece gülümsedi, Gülsu yine üzülmüştü. Burcu önceden onunla konuşurdu ancak bir haftadır konuşmuyordu. Gülsu'nun sorduğu sorulara ya gülümsüyor ya da başını sallayarak cevap veriyordu. " Bak, sana kurabiye getiriyordum. " deyip ellerini uzattı ve kurabiyeleri gösterdi Gülsu. " Hem ayrıca, sana erkek arkadaşım Ufuk'u göstereceğim. " deyip heyecanla gülümsedi Gülsu.

Burcu gülümseyerek başını salladı. Gülsu kurabiyeleri alması için tekrar uzattığında başını sallayarak istemediğini belli etti. Gülsu omuz silkip kurabiyeleri masanın üzerine koydu ve ellerindeki kurabiye kırıntılarını silkeleyip annesine döndü. " Anne, Ufuk geldi mi? " diye sordu. Annesi artık kızının bu haline alışmıştı. İlaçlar çaresi olur diyordu doktorlar ancak bir çaresi yoktu. Gülsu ilerleme göstermiyordu.

" Bahçede kızım. " deyip gülümsemeye çalıştı. Gülsu yaklaşık iki aydır böyleydi ve Burcu adında arkadaşı olduğundan bahsetmesi yetmiyormuş gibi yan komşunun köpeğini erkek arkadaşı olarak görüyor ve sürekli onunla konuşuyordu.

Gülsu mutfaktan çıktığında kadın sıkıntıyla iç çekti. Artık son çareyi ona gerçek arkadaş bulmakta arayacaktı. Yakında köpeğin sahibi olan komşuları da taşınacaktı, böylece köpek de gitmiş olacaktı. " Anne biz Ufuk'la dışarıya çıkıyoruz. " deyip merdivenlerden koşarak indi Gülsu. Kadın dudaklarını birbirine bastırdı. " Pekala, kızım. " diye mırıldandı. " Gez bakalım. "

*

Bir annenin yaşayacağı kötü durumlardan biriydi kızının hayali arkadaşlarıyla eğlenip onlarla konuşması. İnsanların söylediklerini es geçmişti artık kadın, kızının haline üzülüyordu.

Kızı neden ve nasıl bu hastalığa yakalanmıştı bilmiyordu, ancak düzelmesi için mücadele etmek ona kalmıştı.

" Yalvarırım. " dedi kadın karşısındaki kızı yaşıtındaki adının Tuğçe olduğunu öğrendiği kıza bakarak. " Kızımın gerçek arkadaşının olmasını istiyorum. " deyip kıza umutla baktı.

Tuğçe'nin de sarı uzun bakımlı saçları vardı, tıpkı Gülsu'nun anlattığı gibi. Anlattığına göre Burcu ondan daha güzel, uzun sarı saçlıydı ve parlak bakımlı saçları vardı. Gülsu onun saçlarına dokunmak istediğini ve onlarla oynamak istediğini söylemiş, ama Burcu'nun izin vermediğini söylemişti.

Gülsu bu kızın saçlarıyla oynayabilirdi.

Gülsu bu kızı görünce diğer hayali arkadaşını unutur umuduyla kıza yalvarıyordu. " Bakın Gülsüm Hanım, şizofreni hastası bir kızla uğraşamam. Üzgünüm. " dediğinde Tuğçe, kadın önceki konuştuğu kızlara yaptığı gibi cebinden kızının resmini çıkardı ve Tuğçe'ye uzattı.

Kız kaşlarını çatarak resmi alıp bakarken, çatık kaşları havalanmış ve ağzı şaşkınlıkla açılmıştı. " Bak, benim kızım yirmi yaşında. Onu böyle görmek beni harap ediyor. Sana istediğin kadar para veririm, yalvarırım kızımın hastalığını atlatmasına yardım et. " deyip kıza tekrar umutla baktı.

Tuğçe başını iki yana salladı, " Kızınız çok güzel, Gülsüm Hanım. " dediğinde kadın burukça gülümsedi. Ardından Tuğçe resmi kadına uzattı.

" Sana kızının güzelliği için yardım edeceğim. "

Ve şizofreni hastası bir kızın hayatının yarısını bu cümleler değiştirdi. Diğer yarısını merak ediyorsanız, Son Çare Arkadaşım hikayesine hoş geldiniz.

Son Çare Arkadaşım    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin