Soluk

126 4 0
                                    

Tüten semaverin sesi kesilmişti. Hislerim dev dalgalara dönüşmüş, duygularımı kontrol etmeme engel olmak için sürüklüyordu. Helin bana bakmaya devam ederken "Kalkalım mı?" diye sordu cevap gelmeyince de gülümseyerek ikinci hamlesini yaptı "Çok fazla kızardın. En son böyle bir durumda günlerce evden çıkmadın, seni evden çıkarmak için çektiklerimi hatırla".
İstemsizce gülümsedim, beni evden çıkarmak için günlerce uğraşmış başaramadığı için sinirlenince de bir kova suyu başımdan aşağı boşaltmıştı. Kötü his ettiğimi sezdiği zamanlarda rahat bırakmazdı, sürekli ilgilenmeye çalışır yinede ihmal ettiğini düşündüğü için bunu daha fazla abartarak beni kızdırırdı. Ben ise kızdığım halde tepki göstermezdim, aksine bazen memnun bile olurdum. Onun bana karşı sürekli sitem etmesinin bir sebebi buydu. Aynı şeyi benden de bekliyordu oysa ben omzuna konan kelebeği rahatsız etmemek için nefes bile almayan biriyken bunu nasıl yapabilirdim? Kendimi rahatsız edecek her duruma açık iken başkasına bunları yapmaktan korkardım. 

Doğruyu söylemek gerekirse yardımcı olabilecek biri olduğumu da zannetmiyordum. Sürekli terk edilen bir kadına nasıl yardımcı olabilirdim bilmiyordum. Her zaman gerçek aşkı aramış, bulduğunu zannettiğinde çok mutlu olan fakat her defasında yanıldığını varsayıp etrafa hakaretler savurup en küçük bir fırsatta affeden biriydi. Gönül çölünde kaybolmuştu. Bir şişe şarabın her yudumunda farklı bir tat arar, bulamayıncada öfkelenirdi. Oysa şişe aynı, bardak aynı ve gözler anıları tararken hep aynı anılara takılıp kalırdı.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, birer çay daha isteyecektim ama sesimi duyup bu yana bakmasını istemiyordum. Fırsat bekleyip el işareti ile çay isterken ona baktım. Herkes konuşmaya dalmışken o birşeyler okuyordu. Okuduğu şeyden etkilenmiş olması muhtemeldi. Yüzündeki ifade yurdundan henüz ayrılmakta olan yaşlı bir insanın ifadesiydi. Çaylarımız geldi bir kaç yudum aldık o sırada Helin "Kalkıyor seninkiler" dedi. Yanımızdan geçerlerken sabırsızlıkla onu görmeyi bekledim. Önden gelen iki kişi hesabı öderken bir müddet zaman geçtiği halde o yoktu, başımı kalktıkları yere çevirdim. O halen dalgın dalgın okumaya devam ediyordu. Gruptan biri ona seslendi "Hivda". Başını kaldırdı kitabı kapatıp koyu yeşil sırt çantasına koydu, saçlarını elleriyle geriye atıp düzeltti. Ona baktığımı fark ettiğinde elmacık kemikleri kızardı gözlerini yere eğip hızla çantasını omuzuna alıp yürümeye başladı.
O yürüdükçe bedenimin derinliklerinde denizler dalgalandı, yosun tutmuş ağaçlar silkelendi. Gül ağaçları diken döktü her bir adımında. Bastığı her bir halı deseni birer mozaiğe dönüştü. Önümden geçerken gülümsedi, gözlerim buğulandı. Gözlerim buğulandıkça yüzünün her bir çizgisi, gülüşünün her bir deseni gözlerimin buğusuna çizildi. Peşinden gitmek istedim, bir kere konuşsam bu yaşadıklarıma izah bulabilirdim belki ama gidemezdim. Ne söyleyecektim ki? Söyleyecek birşeyler bulsam bile tepki vermeyeceğini nerden bilebilirdim? Ama bu onu son görüşüm de olabilirdi ? O uzaklaştıkça bedenimin derinliklerinde gürül gürül akan ırmaklar duruldu. Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm, kapıyı açtıktan sonra onun yanına gidip kendisiyle tanışacaktım ama etrafta kimseler yoktu. Gitmişlerdi, küçük bir çocuğun kocaman ümitlerle gökyüzüyle buluşturduğu uçurtması, elinden kayıp gitmişti. Bir daha nasıl tutacaktı o uçurtmanın ipini?
İçeri girdiğimde Helin kalkmak için hazırlanıyordu. "Yağmur yağıyor" dedim "sürekli geç kalıyorsun, ondandır" dedi. Ben geç kalmıyordum, sadece erken gitmek istemiyordum.
Hayatımın içine karışmış insanlardan bir adım öteye gitmek istedim. Hayatım bir korku tüneli gibi, binmek için sabırsızlanıp bindikten sonra inmek için can atan insanlarla doluydu. Hayatıma girdiklerinde ellerinde çiçekler varken, çıktıklarında ruhumdan parçalar çalmışlardı.
Artık ben yıpranmış bir puzzle idim, eksik parçalarımı arıyordum. Her bir parçam farklı bir hayatın içine karışmıştı ve en önemlisi bu hayatlar beni korkutuyordu.
Şimdi ise anlamını yitirdiğim bir avuç duygumu korumak için direniyordum.

...

Geç kalan bölüm için özürlerimi kabul edin. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Lütfen yorumlarınızı ve yıldız vermeyi esirgemeyin. 6.bölümde buluşmak üzere.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Buz SıcağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin