Aldanış

479 38 6
                                    

Harap ve bitap düşsede kalbim bazı yenilgilerin, aldanmışlıkların, ve duygu kırıklarının ortasında;
"Ben yine de istiyorum", diyebilmek gibi geliyordu hayat bana birazda...
Öyle sanıyordum ki, 'avunmak dindirir çilemi'..
Bunca zamanlık dürüstlüğüm ve sağladığım güven ayakta tutabilirdi bizi...
Öyle ya ;
"Sevgi sonsuzdur, eğer sen sevmek istersen!", diyordu, içimde zaman kayıplarımla sevişip duran zavallı şair sesim benim...

Güle bakmak, gülü sevmek, güle sarılmak, güle aşık olmaktı bazı zaman, bazen de dönmekti yüzümü rüzgara doğru, asi bir başkaldırıştı sanki..
Ve bazen güvenebilmekti, kendime "sahip" kılmaktı tenime dokunduğu için rüzgarı; kabullenebilmek darmadağın hislerimin araf dağlarında umut filizleri yeşerten sevgi damlacıklarını...

Ve ben..
Sana inandım...

Körü körüne dalıverdim aklımın 'muamma' diye bildiği ahmaklık zindanlarına..
Karanlık, sessiz, saflığımca huzurlu ve ömrüm boyu uyurcasına tıpkı gecelerdeki gibi, hasta bebekler gibi; tedirgin, emniyetsiz, her an basacakmış gibi içimden bir ağlayış hıçkırığını sanki...

Ne bileyim, karışık işte böyle...

Sana sarıldığımı hatırlıyorum, öyle yoktun ki kollarımın arasında...
Ben öyle yalnızdım ki gözlerine baktığımda, sessizliğin buruk ninnisiydi tek duyduğum ve tanıdığım tek çıtırtı..
Sevişmiştik birkaç kere, ruhsuz, ne ayıp gibiydi; sıradan sanki, ne de günah gibi, öyle hissiz...
Ben sensiz, sen ise kimsesiz...
İki yabancı gibiydik birbirimizin koynunda..
Benim sana ihtiyacım vardı, senin herhangi birisine sanki..
Ben sarılamazdım senden başkasına, sen sanki önüne geleni kucaklayacakmış gibi...

Ve ben..
Sana aldandım...

Konuşamadım..
Hesap soramadım..
Kızamadım bile, aşıktım!..
Kalbime o sinsi yalanların, aşağılık ihanetlerin hançerini saplarken sen, ben şimdilerde varlığından bile kuşkulandığım "hakkını" ödedim gözlerimden düşen sayısız yaşlarla her gece, her hece..
Gündüzler çuvala girmişti ve ben çabalıyordum nefes alabilmek için..
Kaçtım;
Sabah 5 ile, gece 1 arasındaki bütün saatlerden..
Bütün dakikaları lanetledim seni görebilmek için saydığım, sayıkladığım..
Yağmurlara küstüm, küfrettim bulutlara, terkettim tüm yıldızları bir bir!
Yaktım;
ve yıktım tüm köprüleri, dönüş yoktu artık..
Koskoca bir "Lanet olsun!" demekti hayat,
"Ulan lanet olsun yani!"...
Bittim, diyordum..
Bitti artık...

Ve ben..
Ve ben artık anladım...

Şimdi sen, bir saman alevinin yüreğimde çıkardığı yangınlara bak..
Şimdi sen, incir çekirdeğini dolduramayacak bir sevdanın, nasıl kanla doldurduğuna bak ciğerimi..
Şimdi sen, sessizliğimin kıymetiyle ve kendi(nce) 'küçük mucizelerinin" hikmetiyle kal..

Hoşça kal ve selametle kal ve sana gelsin benzeri veda kelimeleri..

Emirhan Aktaş - Telif hakları saklıdır.

Kahvesi GözlerininHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin