Rücu

296 2 0
                                    

Her gün onlara, yani insanlara, yani birilerine, yani sana doğuyor güneş diye kapatırken ben bütün perdeleri,
acının en sönük parıltılarını, tanırlar diye yıldızlara anlatıyorum; duymuyorlar..
Hayaldir olsa olsa;
Toprak altı bir yuva, toprak üstü bir mezardır bu hayat dediğim..

Patikaları dert ağaçlarıyla süslü, mevsimi güz, kederi yüz tabut gücünde..
Çivileri elimde hemde, 20likten 1 paket, çektikçe yanıyor ucu eski döküm kömür sobaları gibi, çocukluğumun tavan manzarası bir gece kızılı dans hatrına..

Canım çekiyor rutubetli bir toprağın kokusuyla burnumda tüten ölümü, yani evi..

Değmez buncasına diyorum, içip içip ayılıyorum hayatın sahteliğinden; dayanıyorum ölümün kapısına..
Tam çalacakken "Hayır.." diyor, "..daha erken.. Nasıl kavuşuyorsa memleket aşırı nehirler bile bir yerde birbirine, öylece kavuşuruz seninle.. Ama ölene kadar yaşa ki; bana ellerin boş gelme.."

Anlamı budur -doğruysa duyduklarım- bunca akıntıya karşı yüzmenin, direnmenin..

Ne kadar kanarsam o kadar gülümserim,
Ne kadar yanarsam o kadar kıymetlenirim cam gibi, elmas gibi..
Ve bir gün o nihaî karanlığın sıcacık koynuna uzanıveririm ellerimde kıpkırmızı hüzün çiçekleri..

Hasb-ı halimdir, hem de bir şiar;
Ölmek için doğarım, doğmak için ölürüm..
Ikisinin arası:
Gönül yarası,
Zehir sarısı,
Bilet parasıdır bu diyardan kalkan son otobüs için..

Sabret..
Yakîn..

Kahvesi GözlerininHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin