Hasb-ı Hal

591 35 3
                                    

Gönlümü üşüten bu meltem, küçük bir bukledir her teli birbirine küskün saçlarından..
Bu yağmur, dökülüşüdür yüreğimdeki kanın ağlamaklı yüzümün yamaçlarından...

Ve ileri yönü göğe bakan bir yay gibi bükülür dudaklarım, görünce bir mânâ gibi ayrılıktaki hakîkati..
Aklım almaz, her nasılsa acıyken bu kadar ayrılık, bir de aşkın kalbe yüklediği zulmeti..

Tutunasım geliyor dağlar-taşlara, uçan her kuşa ve her köpüğüne bu asi denizin..
Ama bir nedeni kalmıyor o zaman, bu nihayetsiz sevdayı ölür gibi çekişimizin..

Dert ağacının bir dalına takılıyor, üç kuruşluk gömleğimin yırtık yakası..
Ve nasıl oluyorsa burnuma çalınıyor birden, kahverengi gözlerinin tuzlu kokusu..
Rüzgar gülünün dönüşü, bir serçenin ölüşü, sigaranın tütüşü..
Keder tesbihi gözlerim, ve her boncuğunun kirpiğimden düşüşü..

Hepsi bir yalana tâbi..
Ve ben'deniz de tabii..
Şimdi susuyorum,
Yine konuşurum elbet,
Yine..
Kendimle..
Her akşam ki gibi..

Emirhan Aktaş - Tüm hakları saklıdır.

Kahvesi GözlerininHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin