-46.Bölüm-

47.3K 1.5K 288
                                    

15.06.2017

***

Saatler birbirini kovalarken, ben heyecanlı bir şekilde odamda Yakut'un gelmesini bekliyordum. Annem, Berk abiye parti konusunda yardım edecegi için, önceden gitti. Annem gittikten sonra güzel bir duş almış ve bugün için aldığım elbisemi giydim. Bugün sade giyinmek istedigim için, elbisem beyaz, uzun ve sade idi. Elbisemin dikkat çeken tek yanı, sol tarafında olan, baldırımın tam ortasında biten yırtmaç idi.

Elimdeki kutunun kapağını tekrar açıp içine baktım. İçinde herşeyin yerinde oldugunda tekrar emin olduktan sonra kapağını geri kapattım. Saniyeleri saymaya başladığımda en sonunda beklediğim o korna sesini duymam ile, oturdugum yataktan kalktım. Aynanın karşısına geçip elbisemi düzelttikten sonra, elimdeki kutuyu yatağıma koyup, sandalyenin üstünde duran ceketimi giydim. Kenarda duran beyaz ve altın renklerin hakim oldugu çantamı ve kutuyu elime aldım. Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya indigimde, ayakkabılıkta bulunan babetlerimi giydim. Bu elbisenin altına güzel topuklu bir ayakkabı giderdi ama o topuklu ayakkabı ile bir kaza çıkabileceginden korktugum için, giymek istemedim.

Anahtarlıktan anahtarımı alıp, kapıyı açıp çıktım. Anahtar ile kapıyı kitlerken, korna sesini tekrar duymam ile oraya dogru hızlı adımlar ile yürüdüm. Emre şoför koltuguna oturmuş kornaya deli gibi basmaya devam ederken, yanında oturan Yakut, Emre'yi engellemeye çalışıyordu ama Emre onu dinlemek yerine kornaya basmaya devam ediyordu. Arabanın yanına geldigimde arka kapıyı açıp, bindim. Kapıyı kapatıp yanıma bakmam ile Çetin'i gördüm. Şaşkın bir şekilde ona bakarken "Kendi araban ile gelecegini sanıyordum?" diye sordum.

Yakut arabaya bindigimi fark ettiginde "Emre yeter artık. Öykü geldi sür.." diye onu azarlıyordu. Emre bir kaç birşey söyledikten sonra arabayı sürmeye başladı. Çetin önündeki aşk pıtırcıklarına bakıp, yüzündeki gülücük ile kafasını sallarken "Emre çok ısrar edince, sizinle gelmeye karar verdim" diyerek biraz önce sordugum sorunun cevabını verdi.

"Hmm.." dedim sadece. Yakut ön koltukta beni göre bilmek için, arkasını döne bildigi kadar dönüp "Çok güzel olmuşsun" dedi. Ona kücük bir gülümseme yollarken "Sen benden daha güzelsin" dedigimde, Yakut daha ağzını açıp birşey diyemeden Emre hemen lafa atladı.

"Demi.. Helede bu ateş kırmızısı elbisenin içinde, öyle bir güzel olmuşki, anlatamam" diyerek iç geçirdiginde, Yakut önüne dönüp Emre'nin koluna vurdu. "Sus.." diye söylendiginde Emre omuzlarını silkerek "Yalan mı söyleseydim?" diye sordu. Iki aşık birbirleri ile atışırken, ben elimdeki kutuya bakıp, biraz sonra olacakları düşündüm.

Beynimde Burak'ın verebileceği bütün tepkileri tekrar geçmeye başladığımda, Berk abinin evine nasıl geldigimizi fark etmedim. Anca yanımda oturan Çetin'in "Geldik" dedigini duymam ile, düşüncelerimden çıktım. Hep beraber arabadan inip, evin kapısına dogru yürüdük. Emre yanında duran Yakut'un beline kolunu sarmış kapının açılmasını beklerken, benim dikkatim sadece elimdeki kutudaydı. Bunu fark eden Çetin ise "Kutuda ne varda, bakışlarını ondan cekemiyorsun?" diye sordugunda, bakışlarım Çetin'i buldu.

"Bu kutunun içinde, dünyanın en güzel hediyesi var.."

Çetin kaşlarını çatıp söylediklerimi anlamaya çalışırken, kapı çoktan açıldı. Berk abi hepimizi içeri davet ettikten sonra, içeri girmemiz ile, kapıyı kapattı. Hepimize kücük bir gülümseme yolladıktan sonra "Partinin tadını çıkarın.." dedi. Yakut'a kısa bir bakış atıp "En çokta sen.." diyerek Yakut'a küçük bir gülümseme yolladıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Hepimiz ceketlerimizi çıkartıp, attıktan sonra, salona dogru yürüdük.

Aşk-ı Esaret- AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin