İyi okumalar...
"Benimle evlenir misin?"
Olan biten tüm şeylerin ardından artık kimsenin veya hiçbir şeyin beni şaşırtamayacağını düşünüyordum. Yaşadığım ve bana asırlar gibi gelen tüm olayların ardından duygularımı yitirmiştim çünkü. Üzülme, üzüntümü belli etme, mutlu olma, şaşırma... Hepsini teker teker yitirmiştim.
Bu hissizliğimi yıkabilen tek kişi Alkım'dı. Beni şaşırtmayı bir tek o becerebiliyordu. Çoğunlukla özel bir şey yapmıyordu. Sanki kalbim artık bir tek onun için atıyor gibiydi. Kan pompalaması, görevlerini yapması bir yana, Alkım hayatta olduğu için atıyordu. Öyle hissediyordum.
"Ne?" diyebildim zorlukla. Ne kadar süre sessiz kalmıştım? Hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim bir tepki vermek için uzun süredir uğraştığımdı. Bu da tam istediğim tepki değildi ancak kafam karışıktı. Az önce duyduklarım doğru muydu?
Alkım... Gerçekten de bana evlenme teklifi mi etmişti?
"Yüzünü görebileceğim bir yere gelir misin? Ben arkamı dönemiyorum."
Donup kalmış vücudum onun isteğiyle bir anda çözülmüş, yatakta yanından kalkarak karşısındaki sandalyeye geçmişti. Göz göze geldiğimizde Alkım, eşsiz bir gülümsemeyle gözlerime bakıyordu.
"Bu tarz tekliflerin el ele, göz göze yapılması gerekiyordu. Unutmuşum." dedikten sonra elini bana doğru uzatmıştı. Uzattığı elini tuttuğumda Alkım'ın yüzündeki gülüş solmuş, suratı ciddi bir ifadeye bürünmüştü.
"Hemen karar vermek zorunda değilsin. Daha yapmak istediğin çok şey olduğunun farkındayım. Ama şunu bilmeni istiyorum, senden benimle evlenmeni ailemin inadına istemiyorum. Hayatımda belki de ilk kez bir şeyi onlar için değil, kendim için istiyorum." Elimi tutan parmakları sıkılaşırken kısık sesle konuşmaya devam etmişti.
"Başımıza gelen her şeyi düşününce imkansız olduğumuzu düşündüğünü biliyorum. Çünkü kardeşim sana aşıktı." Gözlerini kaçırdı. Kalbime o tanıdık sancı vururken bir kez daha Altan'ın ruhunun gittiği yerde huzur bulmasını dilemiştim.
Gencecik bir hayat, yok yere yitip gitmişti. Olanlar yüzünden kendimi suçlamayı hiç bırakabilecek miydim bilmiyordum. O gece Altan'a her şeyi anlatmasam bana kaçmayı teklif etmeyecekti. Ve başına gelen bunca kötü şey hiç olmayacaktı.
"Altan'ı gördüm." dediğinde yeniden dikkatimi Alkım'a vermiştim. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı. "Ambulansta, neredeyse ölürken... Beni izliyordu. Gülümsüyordu. Kardeşimi tanıyorum. Benim asla mutsuz olmamı istemezdi. Altan çok iyi kalpli bir çocuktu ve sen onun ilk aşkıydın. Ama son olmayacaktın. Çünkü seni de tanıyorum. Sende istediği şeyi bulamayacaktı."
Elinin varlığına öyle alışmıştım ki parmaklarımı hafifçe sıkana kadar el ele tutuşmuş olduğumuzu unutmuştum. "Sensiz mutlu olamayacağımı kabullendim, o yüzden bu cesaret geldi bana. Biliyorum, tanışalı çok olmadı. Genelde çiftler evlenmeden önce hatırı sayılır bir süre birliktedirler. Ki biz çift bile sayılmayız. Hiç randevuya çıkmadık. Ama-..."
"Evet." dediğimde Alkım'ın dili tutulmuştu. Kalkmaya çalıştığında elimi koluna hafifçe bastırıp onu yatırdım ve sandalyeden kalkıp yatağın önünce çöktüm. Ellerini sıkıca kavrarken oldukça geciken cevabımı nihayet söylemenin mutluluğu vardı yüzümde.
Alkım'ın dedikleri doğruydu. Biz çift bile sayılmazdık. Birbirimize olan hislerimizi aynı anda, karşılıklı bir şekilde söylememiştik. Aramızda bu konular açık açık konuşulmamıştı. Randevuya çıkmamıştık. Ancak yaşanan onca şeyden sonra beni ayakta tutan tek şey Alkım'a olan hislerimdi. Bunların sıradan hisler olmadığını biliyordum. Ömrümün sonuna kadar devam edecekti. Durum böyleyken neden ömrümün kalanını onunla geçirmek istemeyecektim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Подростковая литератураAlkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emindir. Kardeşinin ölümünün ardından tek gayesi onun canına kıyan insanları bulup hak ettikleri yere göndermektir. Bunun için de kaza günü kard...