Annemin masaya koyduğu onca abur cuburu bir kenara ittim ve kitapları önümüze çektim. Ders çalışırken yemek yemeyi severdim ama dikkatimi dağıttığı için tercih etmezdim. Yalnızca kahve içmek dikkatimi dağıtmıyordu, çok şükür ki annem bunca yanlış hatırladığı şeyin arasından ders çalışırken kahve içmeyi sevdiğimi unutmamıştı.
"Hangi konularda eksiğin var biliyor musun?"
"Aslında birçok konuda eksiğim var çünkü liseden mezun olalı yıllar oldu. Ama en çok matematik konusunda eksiğim."
"Eşit ağırlıkçı mısın yoksa sayısal mı?"
"Sayısal."
"Tamam, benim alanım da oydu. Çoğu dersinde yardımcı olabilirim. Hedefin ne bilmiyorum ama sözel konularda da güzel net çıkarmak istiyorsan o konuları arkadaşımla halledersin."
"İyi olur aslında." diye mırıldandım. "Arkadaşının adı ne?"
"Yasin." dedikten sonra kitaplardan birini eline almış ve içindekiler kısmında göz gezdirmişti. "İlk konular fazla kolay oluyor, onlarda zorlanacağını düşünmüyorum. O yüzden sonraya bırakalım." İşaret parmağı kitabın ortalarında bir yerde durduğunda kitabı bana da çevirmişti. "Şu konudan başlayalım mı?"
Kafamı uzatıp parmağının durduğu yere baktım. Ardından geriye çekilmiş, 'fark etmez' der gibi omuz silkmiştim. Bir yerlerden başlamak için sabırsızlanıyordum. Yıllar sonra nihayet elime üniversite sınavına girmek için bir şans geçmişti. İstediğim herhangi bir bölüm yoktu, sıralamama göre karar verecektim. Sadece bu evden uzaklaşmak istiyordum.
Alkım, kitabı masaya bırakıp önüne temiz bir kağıt çekti ve konuyu anlatmaya başladı. Az buz bir şeyler hatırlıyordum, çok zorlanmamıştım. Kafama giriyor gibiydi. Yıllarca bu kitaplarla aynı odadaydım ama lise son sınıftan sonra dönüp de bakmamıştım. Çünkü hazırlansam bile sınava giremeyeceğimi biliyordum. Çalışıp da kendimi harap etmek istemiyordum.
1 saat aralıksız çalıştıktan sonra Alkım, sandalyesini geriye çekip masanın üzerine bıraktığı sigarasını eline aldı. "20 dakikalık mola vereceğiz. Balkonuna çıkıp sigara içmemde bir sakınca var mı?"
"Hayır, keyfine bak."
Alkım, kafasını sallayıp balkonumun kapısını açtı ve dışarıya çıktı. Kapıyı kapatıp sigarasını yaktığında ben başımı iki yana sallamış, bakışlarımı ondan kaçırmıştım. Tesadüf inandığım bir şey değildi. Dün defalarca gördüğüm birinin bugün evimde bana özel ders vermesi... Bilmiyordum, bu konuda gerçekten iyi şeyler hissetmiyordum. Belki de paranoyaklık ediyordum.
Elimdeki kalemimi çevirip nefesimi dışarıya üfledim. 20 dakikalık molada yapacak bir şey bulamıyordum. Telefonumu karıştıramazdım çünkü telefonum annemdeydi. Eski defterlerimden birini elime alıp en arka sayfasını açtım. Lise son sınıftan kalma defterimdi, en arka sayfasında da ne zaman sıkılsam karaladığım şekiller vardı. Çizim konusunda iyi değildim, genelde küp gibi şeyler çizer, içlerini boyardım.
Elimdeki kalemle soluk çizgiler çizerken masanın üzeri titremişti. Gözlerimi Alkım'ın telefonuna çevirdim ve refleks olarak elime aldım. Arayan kişi Yasin'di, bana bahsettiği arkadaşı olmalıydı. Yerimden kalkıp hızlı adımlarla balkona ilerledim ve kapıyı açıp telefonu Alkım'a uzattım. Gözlerime saniyelik bir bakış atıp telefonu elimden aldığında içeriye girmemiş, balkona çıkmıştım. Belki biraz temiz hava alabilirdim. Odada durdukça uykum geliyordu.
Alkım, telefonu açıp kulağına yasladı ve konuşmaya başladı. "Efendim Yasin?"
Karşı taraf konuşurken ilgisizce onu dinliyordu. Sigarasının sonuna geldiğinde içinde azcık su bulunan çay bardağı altlığında söndürüp telefonu diğer eline aldı. Evdeki kimse sigara kullanmadığı için evimizde küllük yoktu. Küllüğün içindeki iki izmaritle bakışırken Alkım'ın telefon konuşmasına ister istemez tanıklık ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Teen FictionAlkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emindir. Kardeşinin ölümünün ardından tek gayesi onun canına kıyan insanları bulup hak ettikleri yere göndermektir. Bunun için de kaza günü kard...