Our Last Night - Skyfall
İyi okumalar...
Alkım
"Alkım, sen beni duyuyor musun?"
Hira, elini gözümün önünde salladığında dalmış bakışlarımı onun yüzüne çevirebilmiştim. Nihayet göz göze gelmemizle elini indirmiş, suratıma kaşlarını çatarak bakmıştı. "Ne düşünüyorsun böyle?"
"Hiç." dedikten sonra yutkunmuştum. Az önce öğrendiklerimden sonra Hira'yı o yola götürmek iyi bir fikir miydi? Ona yaşadıklarını hatırlatmak iyi bir fikir miydi? Gerçi ben onu götürsem de götürmesem de Hira, er ya da geç her şeyi hatırlayacaktı. Çünkü hafızasını kaybettiği biliyordu. Sayemde birkaç şey de öğrenmişti.
Gerçekten... Biri ona bu pisliği yapmış olabilir miydi?
Biri Hira'ya...
İçimden bile geçiremediğim cümlenin acısı boğazıma yumru halinde çökerken bir kez daha, sertçe yutkundum. Ona yansıtmaktan korkuyordum ama bu endişemi nasıl gizleyecektim ki? Gözlerine baktım. Merakla beni inceliyordu.
"Araba kullanamayacak haldeysen başka zaman da gidebiliriz."
"Hayır, ondan değil."
Ellerimi iki yanımda yumruk yaparken hem onu her şeyden vazgeçirmek istiyordum hem de bunun artık mümkün olmadığını bildiğimden her şeyi hatırlamasını, ona acı çektiren her kimse hak ettiğini bulmasını istiyordum.
Bora, Hira için 'tecavüze uğramış olabilir' demişti. Eğer bu kesin olsaydı bunu bir ihtimalmiş gibi söylemezdi. Hiçbiri Hira'nın tecavüze uğrayıp uğramadığından emin değildi. Ona detayları da soramamıştım. Bunun ihtimalini bile düşünmek beni öylesine sarsmıştı ki hâlâ şokta sayılırdım. Ben bile böyle sarsıldıysam Hira tüm bunları hatırladığında ne olacaktı?
"3 yıl önce, gözlerini hastanede açtığın günü hatırlıyor musun?" diye sordum birden. Hira, kafasını belli belirsiz salladı.
"Sana merdivenlerden düştüğünü söylemişlerdi, uyandığında başın muhtemelen ağrıyordu. Başka ne hatırlıyorsun?"
"Her yerim ağrıyordu uyandığında. Ellerimi hareket ettiremiyordum. Bileklerim çok acıyordu. O zamanlar merdivenlerden düştüğüme inanmıştım ama gözüme gelip duran görüntülerden sonra kaçarken düştüğüme eminim." Hira, gözlerini kısıp bir süre sessiz kaldı. "Sanırım dere gibi bir yere düştüm. Altan'la geçtiğimiz yolun oralarda dere var mı?"
Başımı isteksizce, aşağı yukarı salladım. Eğer dereye düşmüşse tecavüze uğrama ihtimalinin neden bir ihtimal olarak kaldığı ortadaydı. Tecavüz mağdurunun tecavüze uğradığı kanıtlanana kadar banyo yapmaması, üstündeki kıyafetlerin ıslanmaması gerektiğini biliyordum. Ancak Hira, suyun içine düşmüşse yalnızca bileğindeki morluklardan bir tahmin yapılabilirdi. Gerçekten neler olduğunu Hira'dan başka bilen yoktu. O da yaşadıklarını hatırlamıyordu.
"Altan arabanın içinde yanarken birinin seni arkadan tuttuğunu söylemiştin. Bu kişi aynı zamanda kaçtığın kişi olabilir."
Aynı zamanda Hira'ya bu pisliği yapan, kardeşimi öldüren kişi olabilir.
"Bilmiyorum, Alkım. İçimden bir ses orada üç kişiden fazlasının olduğunu söylüyor."
Neler olduğunu anlamaya çalışmak artık iyice zorlaşıyordu. Kayıp çok parça vardı ve her ne kadar elimizdeki bilgiler önemli olsa da bir araya getiremiyorduk. Melih ve Hira'nın bağlantısını bir şekilde kurmuştum. Melih'in Hira'yı neden istediğini anlamıştım. Hira'nın ailesinin onu neden sakladığını anlamıştım. Ama o kaza günü hâlâ büyük sırlar barındırıyordu. O gün tam olarak ne olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Fiksi RemajaAlkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emindir. Kardeşinin ölümünün ardından tek gayesi onun canına kıyan insanları bulup hak ettikleri yere göndermektir. Bunun için de kaza günü kard...