TNK - Söyle Ruhum
İyi okumalar...
Alkım
Hira'nın atölyeden çıkıp gitmesinin ardından olduğum yerde kalmıştım. Benden sakladığı bir şey vardı. Onu yalan söylemeye zorlayan bir şey vardı, bu önemli olmalıydı çünkü Hira'nın yalandan ne kadar nefret ettiğini biliyordum. Çünkü hayatı yalanlar yüzünden bu haldeydi ve kendi yaşadıklarını başkasına öylece yaşatamazdı.
Ancak sebebi neydi? Bunu o söylemeden, kendi başıma çözemiyordum. Yine de bir şeyden emindim.
Hira, Altan'ı öldürmemişti.
Elimi saçlarımdan geçirip dışarıya derin bir nefes verdim. Elbette ki tam olarak rahatlamış sayılmazdım. Çünkü Hira'yı yalan söylemeye iten sebepler vardı. Ve bunun yanında kardeşimin katilleri hâlâ dışarıdaydı. Sevindiğim tek şey Altan'ın Hira'ya cinsel saldırıda bulunmamış olmasıydı.
"Alkım!"
Atölyenin kapısı hızlıca açıldığında Alara, içeriye nefes nefese girmişti. Beni gördüğünde hafifçe eğilip ellerini dizlerine koydu ve nefesini düzene sokmaya çalıştı. Hızlı adımlarla yanına gidip kolunu tutarken yüz ifadesi hiç hoşuma gitmemişti.
"Alara? Bu halin ne?"
"Hira..." dedikten sonra içine derin bir nefes çekti. O nefesini düzene sokarken benim nefesim kesilmişti. Hira'nın adının Alara'nın ağzından çıkış şekli bana hiç iyi şeyler düşündürmüyordu. "Melih'in elinde."
"Zaten ona götürecektin." demişsem de altından bir şeyler çıkacağını fark etmiştim. Yoksa neden bu kadar kötü durumda olacaktı ki?
"Hira'ya zarar verecek. Gördüm."
"Alara, şuraya geç otur ve baştan anlat. Neyi gördün?" Alara'yı en yakındaki sandalyeye oturtup karşısına geçtiğimde yüz ifadesindeki korku içimi parçalıyordu. Neye tanık olmuştu böyle?
"Hira'yı ona getirmemi istedi, bundan bir hafta önce babalık testi yaptırmıştı çünkü. Hira'yı istediğine göre babası Melih çıkmıştır diye düşündüm. Çok mutlu görünüyordu. İstediği gibi Hira'yı ona götürdüm ancak beni orada istemeyince arabaya geri döndüm. O sırada Hira'nın çığlık attığını duydum."
Eliyle yüzünü sıvazlayıp içine titrek bir nefes çekti. Elleri de tir tir titriyordu. "Melih onun başına sertçe vurdu ve arabaya bindirdi. Silahı vardı, o yüzden takip etme cesaretini gösteremedim. Beni oracıkta öldürürdü yoksa."
Sertçe yutkunduğumda Alara, gözlerime özür dilercesine bakmıştı. Oturduğum sandalyeden kalkarken Alara'nın peşimden kalkacak hali yoktu. Bir şeyler söylüyordu ancak onu duyamıyordum. Hira, Melih'in elindeydi. Ve üstelik onun kızı değildi. Yani zarar vermekten kaçınmayacağı biriydi.
Aklımı yitirecek gibiydim, ne yapacağımı bilemiyordum. Hira ne haldeydi? Melih'in ne kadar ileriye gidebilecek biri olduğunu biliyordum çünkü. Ancak Hira'nın kızı olduğunu düşündüğü zamanlar onun saçının teline dahi kıyamazdı. Şimdi elinde Hira'nın kendi kızı olmadığını gösteren belgeler varken ona verebileceği zararları düşünmek bile beni mahvediyordu.
"Ailesi..." diye fısıldadıktan sonra hızlıca Alara'ya döndüm. "Hira'nın babası da çevresi geniş bir adam, en başta Melih'i tutuklatan da o zaten. Ondan yardım isteyebiliriz. Onlara haber vermemiz lazım."
"Alkım." Alara, oturduğu sandalyeden kalkarken kendini biraz daha toparlamış görünüyordu. Yüz ifadesi pişmanlıkla şekil almıştı. "Ona ne kadar değer verdiğini biliyorum. Çok özür-..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Novela JuvenilAlkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emindir. Kardeşinin ölümünün ardından tek gayesi onun canına kıyan insanları bulup hak ettikleri yere göndermektir. Bunun için de kaza günü kard...