Kerrie Roberts - Rescue Me
Kapının eşiğinden geçtiğim anda birkaç saniye öncesine oranla çok daha kararlıydım. Onun için yapabileceğim en iyi şeyin bu olduğu hâlâ tartışılır bir konuydu. Ancak ölmesine izin veremezdim. Onun yaşamı benim yapabileceğim herhangi bir şeye bağlıysa o şeyi yapardım. Bu konuda kesindim. Ancak ne yazık ki onun yaşaması için yapmak zorunda kaldığım şey onun bana dair son umutlarını da öldürecekti.
Yine de ölmesine göz yummaktan iyi bir seçenekti. Kendimi böyle teselli ediyor, o gözlerini açtığı anda söyleyeceklerime hazırlıyordum.
Sandalyenin arkasına geçip Özcan'ın sıkıca bağladığı iplere uzanırken ellerimde hiçbir titreme olmaması beni şaşırtmıyordu. Korkmuyor değildim, korkuyordum. Bundan sonrasını düşündükçe daha çok korkuyordum hatta. Çünkü Özcan'ın istediğini yaptıktan sonra Alkım benden nefret etmeyecekti. Nefret edeceği yalnızca ben olsam hiç korkmazdım belki de. Ama olanlar, olacaklar bu kadar basit değildi.
İpleri çabucak çözdüğümde Alkım'ın arkasından çıkıp önüne geçmiş, kan revan içinde kalmış yüzüne yüzümü ekşiterek bakmıştım. Hayvan herif, Alkım'ı öyle bir dövmüştü ki baktıkça yüreğim burkuluyordu.
Elimi Alkım'ın yanağına koyup hafif bir tokat attım ve seslendim. "Alkım? Beni duyabiliyor musun?"
Gözlerini açmaya çalıştığını gördüğümde gülümsemeye çalıştım. Ona her şeyi anlatmadan önce birbirimize gülümseyeceğimiz son an olduğunun bilincindeydim.
"Alkım?" diye seslendim tekrardan. Alkım, yorgun mavi gözlerini aralayıp yüzüme baktığında gördüklerinin gerçek olmadığından oldukça emin gibiydi. Hiçbir şaşırma belirtisi göstermemişti. Muhtemelen rüya gördüğünü düşünüyordu.
"Alkım, buradayım." dedikten sonra kendimi ona hissettirmek için yanağına hafifçe tutunan parmaklarımı iyice çenesine sarmış, başını yavaşça kaldırmıştım. İstediğim şaşkınlık gözlerine yayılırken dudakları aralanmıştı. "Hira?"
Sesi o kadar çaresiz ve korku dolu çıkıyordu ki yüreğim tekrar tekrar burkulmuştu. Ancak bu korkusu da kendisi için değildi. Zaten kendisi için hiçbir şey yapmıyordu.
"Ne işin var burada? O psikopat herif gelmeden kaç."
"Hiçbir yere gittiğim yok. Ayağa kalkabilecek misin?"
"Hira, lütfen. Sana yalvarırım git. Sana bir şey yaparsa-..."
"Bana hiçbir şey olmayacak." dedikten sonra yan tarafına geçip kolunu kendi omzuma attım ve kolumu onun beline sararak ayağa kalkmaya çalıştım. Alkım, ağırlığının birazını bana vererek ayaklandığında acıyla inlemişti.
"Hira, o herif sana kafayı takmış durumda. Lütfen-..."
"Sus da yürü." diyerek kesin bir emir verdiğimde Alkım'ın bakışlarını yüzümde hissetmiştim. Suratımdaki ifadeden duygularımı çözmeye çalışıyordu ancak öyle karmaşıktım ki hislerimin hangi birini yansıtacağımı kestirememiştim. Aynı zamanda bu kadar karmaşa içinde olmak beni ruhsuz birine dönüştürmüştü.
Öncesinde böyle biri olmadığımdan oldukça emindim. Geçen kısacık zamanda öyle çok şey öğrenmiştim, öyle çok şey yaşamıştım ki artık hatırladıklarımın geçmişe ait anılarım mı yoksa huzurlu geleceğime dair bir hayalim mi olup olmadığını kestiremiyordum.
Alkım'la dışarıya çıktığımızda Alara biraz ötemizde, arabanın önünde bekliyordu. Bizi gördüğü anda yanımıza hızlıca gelmiş, Alkım'ın diğer kolunun altına girmişti. Alkım, başını Alara'ya çevirip baktıktan sonra "Yok artık," diye mırıldandı. "İkiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Novela JuvenilAlkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emindir. Kardeşinin ölümünün ardından tek gayesi onun canına kıyan insanları bulup hak ettikleri yere göndermektir. Bunun için de kaza günü kard...