9

373 38 3
                                    

"Evet ben eminim. Sen bana adresi yollayabilir misin?"

"Tamam tatlım, şimdi yolluyorum."

"Teşekkür ederim iyi günler."

Julia'nın bir arkadaşından oturduğum bölgede bir kuaför yeri söylemesini istemiştim. Buralarda yeniydim ve tek gösterdiğim faaliyet Scooter ve Paul geldiginde onlarla beraber stüdyoya gitmek ve arada hemen çaprazımdaki mini marketten yaşam ihtiyaclarımı gidermekti.

Dün Justin geldiğinde, arkadaşların yaptığı şeyleri yapmıştık. Bilirsiniz işte, abur cubur yiyip takılmak ve biraz sohbet etmek. Konserde yapılacak düet de var tabii. Telefonum titrediğinde evden çıkarak arabama bindim ve Marry'nin attığı adrese sürmeye başladım.

Saçlarım kalçalarımın altına kadar uzamıştı. Bende kestirmeyi ve bağış yapmayı planlıyordum. Kimseye haber vermemiştim. Julia sorduğunda ise uçlarını kestireceğimi söylemiştim. Bu gece Justin ile beraber yola çıkacaktık. Justin ile bir konserimiz vardı ve ben sahne performansı sergileyecektim. Belieber'ların önünde.

Heyecanlıydım doğrusu.

Telefonum çaldığında açarak hopörlöre aldım ve kucağıma koyarak cevapladım.

"Efendim?"

"Hey Miley, neredesin?"

Dreksiyonu sağa kırarak cevapladım.

"Ufak bir işim var geleceğim merak etme."

Gülme sesi geldiğinde bende büyük bir salonun önüne gelmiştim.

"Tamam, bekliyor olacağım."

Kapanma sesi geldiğinde uzun saçlı Justin belirdi ve gülerek ekrana baktım. Saçlarını seviyordum. Arabamdan inerek kapıları kilitledim ve kapıyı ittirerek açtım.

İçeride bulunan tek adam bana döndüğünde gülümsedim.

"Hey Miley, hoş geldin."

"Merhaba."

&

Saçlarimı kilitli bir poset içine koyarak üzerine adımın ve imzamın olduğu bir kağıt yapıştırdı. Aynadan kısa saçlarıma bir kez bakarak iç çektim.

"Bu uzun saçlar yerini bulacak tatlım emin ol."

Gülümseyerek kapşonunu kafama geçirdim ve veda ederek kuaförden ayrıldım. Arabama bindiğimde hiç olmadığım kadar rahat hissediyordum.

*

Kapşonumun iplerini biraz daha çekerek saçlarımı olabildiğince gizledim. Henüz paparazilere yakalanmak istemiyordum. Scooter ve Paul'un yanında ayakta dikilen Justin'i gördüğümde nedensizce bir mutlulukla dolmuştum.

Beni gördüğünde beyaz dişlerini bana gösterdi ve gözlerim günün en güzel dakikalarını yaşadı. Yanlarına gittiğimde elimdeki bavulu kenarı atıp ona sarıldığım sırada kamera sesi duyuldu.

Paul ve Scooter Justin'in telefonundan fotoğrafımızı çekmişti ve ilk işlerinin instagram'a atmak olduğundan emindim.

"Miley, bu şapka da ne böyle ölüm meleği gibi duruyorsun."

Justin siyah kapşonlumu süzerek kıkırdadı ve kabak gibi ortda kalan yüzüme baktı. Bende güldüm ve Justin ile beraber uçağa yürumeye başladım.

*

"Miley artık şapkanı çıkaracak mısın?"

Varlığını unuttuğum ve yüz çevreme iz bıraktığından emin olduğum kapşonu gösterdi. Paul ve Scooter kulaklarında dev kulaklıklarla bir şeyler yapıyorlardı ve biz geniş jette Justin ile takılıyorduk.

İpleri gevşeterek şapkayı çıkardım ve sonunda hava saç diplerime hücum etti. Ve tabi bir küfür ve şaşırma sesi de kulaklarıma.

"Tanrım"

Saçlarıma dokunarak mırıldandı. Sırada ise Paul ve Scooter ın vereceği tepki kalmıştı.

*

Merhabaa

Bayadır bölüm atmıyordum bir kaç problemden dolayı hepinizden özür diliyorum

Bölümde hatalarim varsa satır yorum kısmına yazarsanız sevinirim düzeltmeye çalışacağım

Bus adli diğer bir Jiley hikayeme bakar mısınız???

Youtube•BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin