Küçükken, annem yaptığı tatlıyı buzdolabına saklar ve yemek yiyene kadar dokunmama dahi izin vermezdi. Yuri herzaman uslu bir çocuk olarak beklerdi tatlıyı. Tabağında ki o iğrenç havuç'u bile yerdi. Bana gelince, hayatın sadece anlık zevklerden oluştuğuna inanırdım. O tatlıyı o an bitirdiğimde bu sadece o an da kalacaktı. Anlık bir mutluluk olarak olacaktı. Belki ben gelecekte buzdolabından aşırdığım tatlıları asla hatırlamayacaktım, ama o an için mutlu olacaktım.
Bu tuhaf anının aklıma nereden geldiğini bilmesemde, koşarken göğsümü tıkayan hava, kızaran yüzüm beni bayılma noktasına taşıyor, hatıraların arasında boğuyordu. Tuhaf olan şuydu ki, gözlerimin önüne herzaman saçma sapan şeyler geliyordu. Lise'de aldığım berbat matematik notu, Geçen yıl katıldığım doğum günü partisi, hafta sonları koşuları...
Sanki şu an onu kurtarmak için koşmuyordum, anıların arasında boğuluyordum.Ellerimi dizilerimin üzerine koydum ve birkaç saniye derin derin nefesler çektim içime. Ciğerlerim yanıyor, yüzüm kızarık, ölmeden önce son zamanlarını yaşayan bir adam gibi hissediyordum. Dizerime tutunurken, derin nefesler çekerken içime , başımı kaldırıp önümdeki manzaraya baktım.
Eski Lunapark, tüm heybeti ile karşımda duruyordu.
Buraya otobüs veya başka bir şeyle gelmediğim için aptal olduğumu bilsemde , kanımda kaynayan adrenalin bunu düşünmeme bile izin vermemişti.
Korkuyordum, meraklıydım, ama aynı zamanda Sehun denen o pic 'in suratını yumruklarım ile süslemek istiyordum.
" Nerdesin Sehun?!" Ellerim ve dizlerim arasında ki bağı çözerken, tükürür gibi söylemiştim adını. Doğrulup ıssız, terkedilmiş gişe ye doğru yürürken ellerimi cebime attım. Bulunduğum yer o kadar ıssızdı ki gişe de dahil olmak üzere etrafı örümcek ağları kaplamıştı.
Oysa eskiden bir heves ile gittiğim Lunapark, ay 'ın ışığıda eklenince korku filmi sahnelerinden birine benziyordu. Ama tüm bunlara rağmen ruh halim o kadar iyiydi ki, o kadar baekhyunu alıp gideceğime inanıyordum ki belki Sehunu bile affedebilirdim.
Yüzüne yeni bir şekil verip, kemiklerini kırdıktan sonra.
" Seni göremiyorum korkak!" Adımlarımı merkeze doğru çevirdim. Aletlerin etrafını bir cit gibi sardığı yere doğru yaklaşıyordum. Gözlerim Sehun'u arasada, oyuncaklardan yayılan küf kokusu ve birkaç metre uzağımdaki dalga sesleri dışında neredeyse yalnızdım. Bir an için, Sehun'nun bana oyun oynadığı ve Baekhyunu başka bir yere götürdüğü düşüncesi aklımda belirsede, nedenini bilmediğim bir şekilde buna ihtimal bile vermiyordum.
Çünkü Sehun oyun oynamayı çok seviyordu.
Çünki Baekhyun, onu götürmesini engellicek kadar zekiydi.
Eskiden kazandığı her satranç maçı için kıyafetlerimden birini çıkartmamı istediğinde, ona bunun çok saçma olduğunu söylerdim. O ise kollarını göğsünde birleştirir, zekasını yüzüme vurarak bağırırdı. ' Kaybettiğin için ceza'yı hakediyorsun.'
Tabiki gerçeği ikimizde biliyorduk.
" Sahip olamayacağın birini çalmak nasıl bir duygu?" Ellerimi alaycı bir eda ile kaldırdım ve etrafımda dönerek bağırdım. Dudaklarımdan kaçan buhar, havayı süslüyordu . " Söylesene Sehun ! Nasıl bir duygu?"
Eğer o varlığını bana göstermeyecekse, söylediğim kelimeler onu saklandığı yerden çıkarmak için yeterli olmalıydı. Şöyle düşünüyordum ; Sehun, bu dünyada yaşayan en gereksiz, iğrenç, şerefsiz insan olabilirdi. Ama Sehun'u tanıdığım kadarıyla, altta kalmaktan nefret ettiğini tahmin etmek zor deildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/51601732-288-k151779.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Love
FanfictionOnun hissetikleri farklı bir aşktı. 4 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybeden Baekhyun 'u 4 yıl sonrada seviyordu. Onun aşkı başka bir aşktı. Hergün onun mezarını ziyaret ediyor ve ilk gün ki gibi aşk kelimeleri fısıldıyordu. Yine bir gün evin...