Bölüm 7

299 28 7
                                    


THOMAS

Defter sanki Teresa'nın annesinin delirme defteriydi.

Birinci hafta

Her günüm cehennem gibi geçiyor. O lanet virüsün her yerime yayıldığını hissediyorum. Gerçekten bazen ne düşündüğümü bile anlamıyorum. Her saniye başımın ağrısı daha da artıyor. Gerçekten bizim suçumuz neydi? Yeşil kıyafetli garip adamların geldiği an anlamalıydım. Ah Jack! (Jack Teresa'nın babasının adı ) Keşke burada olup kızını ve oğlunu koruyabilseydin.

Başımı kaldırıp Teresa'ya baktım. Gözleri dolmuştu. Devam et der gibi başını salladı.

İkinci hafta

Gerçekten delirdiğimi şimdi anlıyorum. Dışarıda gezerken kontrolü kaybettim ve birkaç insana saldırdım. Teresa beni oradan hızlıca çekip odaya kapattı. Bu kız ne düşünüyor? Buradan sağlıklı çıkacağımı mı?  Hiç sanmıyorum. Ayrıca dışarda dolaşırken  başkan mührü basılı kağıt buldum. Yeşil kıyafetli adamlar düşürmüş olmalı. Kağıtta deneylerden bahsediyordu ve birkaç çocuk alındığından. Bunu okuyunca köyde kalan insanlara baktım. Gerçekten köyde olması gerekenden az çocuk vardı.

Sayfaların arasındaki mektubu dikkatlice açtım.

Sayın Başkan

Deneyler umduğumuz gibi gitmiyor. Aldığımız her çocuk birkaç haftada Işıl belirtisi gösteriyorlar. Bunu durduramıyoruz. Köyden aldığımız B1,B2 ve B3 de aynı belirtileri göstermeye başladı. Başka bir deneye başlayabilmemiz için bize birkaç üstün bilim adamı daha yollamanızı istiyoruz. Umarız ki bu isteğimizi kabul edersiniz.

İsyan

İsyan bu olayın başından beri vardı. Labirent onların tek deneyleri değildi. Bu mektup labirentten önce gönderilmişse İsyan daha onlarca çocuğu öldürmüştür. Mektubu sayfanın arasına koyup sayfayı değiştirdim. Öteki sayfanın üstünde kan damlaları vardı.

Üçüncü Hafta

Buna daha fazla dayanacağımı sanmıyorum. Sanki birisi beynimin içini yiyor. Beynim tükenirken anılarımı da yavaş yavaş unutuyorum. Teresa bazen kapının arkasından benimle konuşuyor. O hala benim iyileşeceğimi düşünüyor. Ricky' nin diğerleriyle gitmesini ben istedim. Onun burada benimle tükenmesine izin veremezdim. Teresa doğduğundan beri onun gerçekten özel biri olduğunu düşünürdüm. Belki bunda haklıymışım. Tuhaf bir şekilde o da vuruldu ama benim gibi davranmıyor. Teresa 'nın Ricky 'le gitmesine izin vermezdim. Bundan iki hafta önce köylülere onun  uğursuz olduğu düşünmelerini sağladım. Teresa giderse ölür.  O Ricky gibi normal birisi değil. O diğerlerinden farklı. Buna inanıyorum

Son sayfaya geldiğimizde bu sefer sayfanın tamamı kan içindeydi. Yazılar sanki aceleyle yazılmış gibi karmakarışıktı.

Dördüncü Hafta

Bugün benim son günüm olduğuna yemin edebilirim. Uyandığımdan beri kan kusuyorum. TANRIM YARDIM ET!  Üzgünüm Teresa ben yapamıyorum. Şuan bunu okuyorsan ve bu düşük bir ihtimal ama seni sevdiğimi bilmeni istiyorum ve babanın da. Bu dünyadan sana güvenerek gidiyorum. Sen herkesi kurtaracak kişisin. Virüse karşı bağışık olduğunu biliyorum. İsyanın eline düşme. Onlara asla boyun eğme! Eğer eğersen onlar kazanacak. Onların kazanmasını sağlama. Seni babanla izliyor olacağım. Seni bekleyeceğiz. Buraya gelme vaktin daha gelmedi. Asla pes etme!

Defterin diğer sayfaları boştu.  Demek ki Işıla dört hafta dayanabilmişti. Teresa'nın gözleri ağlamaktan şişmişti. Ona sarıldım. Kulağına '' Sana güvendiklerini söylemiştim.'' dedim. Bu onu birazcık da olsa gülümsetti. Yanıma geldi ve çekmeceği boşalttı. Benim karıştırdığım kağıtların arasından eski bir fotoğrafı buldu. Fotoğrafta Teresa 'ya benzeyen güzel bir kadın vardı. Mavi gözleri onun gibi insanı büyülüyordu. Kadının yanında iki erkek ve küçük Teresa. Erkeklerin  onlardan farklı olarak yeşil ve mavi karışımı gözleri ve açık kahverengi saçları vardı. Teresa eliyle fotoğrafı okşadı. ''Sizi özlüyorum.'' diye fısıldadı. Elinden tuttum ve ''Keşke bende annemi hatırlayabilsem'' dedim. O da umutsuz bir bakış attı ve '' Onun seni çok sevdiğine eminim. İlk geldiğinde öyle demiştin.'' dedi. Derin bir nefes aldım ve '' Hiçbir şey hatırlamıyorum. Seninle ve annemle olan anılarımı almak için neler vermezdim.'' pencereden  dışarı bakmak için başımı uzattım. Gün doğmaya başlamıştı ve biz burada uzun süre durmuştuk. Teresa  yanıma gelerek '' Emin ol. Seninle olan anılarımız en güzel anılarımdan. '' dedi ve o da pencereden dışarı baktı. '' Sence bizi arıyorlar mıdır?'' dedi . Başımı salladım ve kapıyı işaret ettim. Giderken elindeki madalyonu fark ettim.'' Onu nerden buldun?'' dedim kapıdan çıkarken '' Annemin. Boynundan aldım. Ona babam hediye etmişti.'' karanlık merdivenden dikkatlice indik. Evden çıkarken Teresa eve son defa hüzünle baktı ve koşmaya başladık.

Selam! Bu bölümü erken yazdım çünkü iki tane çok iyi yorum aldım. Bu bölümü  Dramione231 ve AyaElia adıyorum. Çok teşekkürler. Lütfen yorum atmayı unutmayın!


Teresa Ölmeseydi   ThomesaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin