6

329 31 13
                                    

Ertesi sabah Gilbert, gözüne giren güneş ışığı ile uyandı. Uyanır uyanmaz da, geçen geceden kalma anılar zihninde uçuşmaya başladı.

Geçen gece.

Kardeşini kendisiyle kalmaya ikna edebilme umuduyla son bir oyun için ikna ettiği gece.

Onu görmeyi bekleyerek yan tarafına baktığında kalbi sıkıştı.

Ludwig'in yerinde yeller esiyordu.

Yutkundu, kalkıp giyindi. Yiyecek bir şeyler almak için mutfağa gidecekti, fakat elini kapı koluna değdirdiği anda donup kaldı. Dizlerinin üzerine çöküp, Ludwig dışında her şeyi unutarak ağlamaya başladı.

Feliciano ile Ludwig, kırsal alandaki bir meşe ağacının altındaydılar. Feliciano ona İtalya'daki komik anılarını anlatıyordu.

"Ve el bombasının pimini çektim, ama bomba yerine pimi fırlatmışım. Az kalsın elimde patlayacaktı."

"Ama iyi ki buradasın."

Ludwig, Feliciano'yu öpmek için uzandı, fakat birden durakladı. Çünkü gözlerini kapattığında karşısında İtalyanın iri kahverengi gözleri değil, abisinin kırmızı gözleri beliriyordu.

"Gil, biz birbirimize aidiz. Bunu unutma."

"Ich liebe dich..."

"B-ben sana o gün aşık oldum, bruderlein."

"Küss mich jetzt."

Ludwig kafasının içinde bir savaş veriyordu sanki.

"Ludwig... Eğer bir gün benden çok daha iyi yerlere gelirsen... Beni unutacak mısın?"

"Gil. Bunu nereden çıkardın? Seni unutmam için hafızamı falan kaybetmem gerekir."

Ona söz vermişti. Aptal. Aptal.

Birden gözlerini açtı.

Feliciano ona ilk günkü gibi merakla bakıyordu.

"Feliciano, üzgünüm. Lütfen beni affet, ama gitmeliyim."

"Neden?"

"Çünkü ben... Gilbert'a aşığım."

Feliciano'nun gözleri büyüdü.

"Ama o senin a..."

Ludwig, İtalyanın sözlerinin geri kalanını duyamadan, eve doğru olanca hızıyla koşmaya başladı.

Eve vardığında, abisini aramaya başladı. Onun evde olduğuna emindi. Odalarının kapısını kilitli bulunca başından aşağı kaynar sular döküldü.

Gilbert kapıyı asla kilitlemezdi.

O korkuyla kapıyı kırarak içeri daldı. Fakat Gilbert yatağında huzurla uyuyor gibiydi. Yatağın yanına oturup elini tutmak istediğinde, eline ve yorgana bulaşan kırmızı sıvıyı fark etti.

"Nein! Nein! Was haben Sie getan? Lass mich nicht!"*

Ludwig kafayı yemek üzereydi.

Onun bu çığlıklarına uyanan Gilbert gözlerini açtı.

"Kan kaybından halüsinasyon görülebildiğini bilmiyordum."

Ludwig'in yüzü acıyla çarpılmıştı.

"Ne halüsinasyonu? Ben gerçeğim. Ve seni seviyorum, lütfen beni bırakma!"

"Ama şimdi hiç gerçekçi durmadı. Gerçek Ludwig şu anda İtalyan sevgilisi ile takılıyordur." 

Gilbert'ın sesi gittikçe zayıflıyordu.

"Boşversene, seni hastaneye götürmeliyim!"

Ludwig her zaman abisinden güçlü olmuştu. Onu kucakladığı gibi evden dışarı çıkardı.









*"Nein! Nein! Was haben Sie getan? Lass mich nicht!": "Hayır! Hayır! Ne yaptın sen? Beni bırakma!"




Oyun (Germancest)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin