Gündüzün hayal'i ; gecenin hâyâ'sı olur...

82 10 0
                                    

Gözünü zar zor açmıştı. En sevmediği şeydi kıyafetleri ile uyumak ve odaya sinen alkolle karışık sigara kokusu. Kalktı pencereyi açtı. Duşa girdi. Dişlerini fırçaladı dolaptan kıyafetlerini aldı yatağın üzerine oturdu saate bakmak için telefonunu eline aldığında 78 cevapsız aramayı gördü. 3 ü hariç gerisi Şerife'dendi. Off deyip yatağa kendini attığında telefon yeniden çaldı. Yine Şerife'ydi. Hiç çene dinleyecek havasında değildi ama açmazsa sonrası daha da çekilmez olabilirdi.
- Efendim.
- Ramazan nerdesin sen öldüm meraktan.
- Evdeyim. Duş aldım üstümü giyinip çıkıcam.
- Aman uyanınca telefonuna bakma sen.Ne oldu Ramazan yine bir tuhafsın.
- Şerifeee ne olmasını bekliyorsun. Yeni uyandım. Dün gece sızıp kalmışım. Lütfen tadımızı kaçırma sabah sabah.
-Sanki kaçacak tadımız var da. İyi tamam dükkandayım gel hadi. İşten çıkıp direk buraya geldim.
- Tamam deyip telefonu kapattı.

Sabah sabah Şerife'nin kemikli zayıf yüzünü hiç çekecek hali yoktu. Ama yapabileceği birşey de yoktu. Son üç yıldır bu böyleydi. Şerife onun sevgilisinden çok metresi gibi , metresinden çok sevgilisi gibiydi. Üstünü giyindi, kapıyı açıp dışarı çıkmıştı ki annesi ile karşılaştı.
- Günaydın annesinin biriciği. Deyip yanağını sıktı.
- Günaydın annemm dedi yanagından öptü.
Asansöre binecekti ki annesi:
-Yavrum bir ara dükkana geleceğim seninle birşey konuşmak istiyorum dedi.

Annesi ne zaman böyle dese kesin bir kız bulmuş oluyordu.
-Tamam anne tamamm. Anlaşıldı yine iş başındasın. Gelmeden ara ama eleman da yok biliyorsun, kapıda kalma.
- Tamam oğluşum hayırlı işler.
- Görüşürüz annem.
Deyip asansöre bindi. Ne yalın bir asansör diye düşündü. Aslı gibi kokmuyordu. Oysa ne güzel olurdu onun gibi koksa. Parfümü neydi acaba. Hangi çiçek gibi kokuyordu? Bilmiyordu bilemiyordu ama çok güzeldi. Durduk yere aklına Aslı neden gelmişti. Kendi kendine sinirlendi.Aşağı indi önce arabasını alacaktı sonra diğerinin dükkanda olduğunu hatırladı yürümeye karar verdi.

Ayakları dükkana gitmek istemiyordu. Şerife dükkandaydı. Arada bir Şerife'nin ailesinden birileri geliyordu ve on gün rahat ediyordu. Ailesi çok sıkıydı ve Şerife'ye adım attırmıyorlardı. Zaten devlet memuru olmasa buraya da yollamazlardı. Gerçi ailesi gelince de kendisi Şerife'yi görebilmek için uğraşıyordu. Beyni çok karışıktı. Şerife neydi Aslı kimdi? Sorgularla dükkandan içeri girdi. Girdiği anda geri adım atıp cama baktı. ' eleman aranıyor' yazısı asılmıştı. Şerife çıkartmış olmalı diye düşündü.
-Günaydınnnn dedi.
Mutfaktan
- Günaydın aşkımm diye bir cevap geldi. Şerife elinde çay ve simit dolu bir tabakla içeri geldi. Aslında Şerife ile Ramazan'ın son günüydü bugün ama ikisi de henüz bilmiyordu.

Ramazan da günaydın aşkım diye cevap verdi kavganın uzamasına tahammülü yoktu. Şerife'ye kızsa da kullansa da bir yerlerinde değerliydi Ramazan için. Şerife'nin kendisini sevdiğine inanıyordu. Bugün istese hemen evlenirdi Şerife onunla. Aklından bunları geçirirken Şerife'nin sorusuyla irkildi
- Evet aşkım seni dinliyorum kim bu kız. Hayır söyle üstünü kapatalım. Sonradan öğrenince zoruma gidiyor. Biliyorum genç kız değilim güzel de değilim belki de elinin kiriyim ama seni seviyorum ve bu çok zoruma gidiyor. Sonumuz yok diye bana bunu yapman çok üzücü.
Ramazan'ın içinde bir yer cızlamıştı. Zaten ağlayan birine hiç dayanamazdı ve Şerife söylediklerinde haklıydı.
- Hayır aşkım. Kimse yok Kemal'i ara sor istersen. Dün üç kişiydik üç tane kız getirdiler. Ben kıza göstere göstere seninle mesajlaştım. Sonra bana seni sordu sevgilim dedim. Bilmiyordum dedi kalktı ve gitti. Sadece çok içmişim kafam kazan gibiydi. Biliyorsun karıştırınca böyle oluyorum.
- Hımm tamam ara hadi Kemal'i.
- Off Şerife yaa tamam tamam.
Telefonunu aldı ve Kemal'i arayıp hoparlörü açtı.

Lacivert ve HuzurluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin