Sebepleri farklı yönleri aynı olan yolculuklar(1)

64 8 2
                                    

Yorgunluktan ayakkabılarını çıkarmış en son misafiri uğurlarken , en son resmi çekinirken en hevesli olan Fatoş bile isyanın eşiğine gelmişti. Artık üzerine rahat bir şeyler giyip yola çıkmak istiyordu. Ama Selim'le dayısı bir türlü anlaşamıyorlardı. Selim arabayı kendi kullanmak istiyordu ve Fatoş'la başbaşa gitmek niyetindeydi. Ama dayısı alkollü olduğu için bir taksi şöförü tutmuş , bizi onun götürmesi gerektiği konusunda ısrarcıydı. Tabiki kazanan yine dayısıydı.
- Tamam dayı tamam siz basıl derseniz. Artık çıkalım yola da bitsin şu düğün muhabbeti de yorgunluğu da.
- Haydi o zaman evlerinize gidin. Üst baş değişin. Valizlerinizi alın ve yola çıkın hayırlısıyla. Bir saat sonra Şükrü sizi almaya gelcek.
Selim hızla eve gitti. Heyecandan ölmek üzereydi. Odasına girdi duş almadan önce Aslı'yı aradı
- Efendim Adam.
- Aslım bir saate kadar çıkıyoruz yola. Sabaha oradayız. Birlikte kahvaltı yapar mıyız?
- Selim saçmalama Fatoş'a ne diyeceksin. Tabi ki hayır. Ama ben akşam için bir plan yaptım. Fatoş akşam otelde olmayacak hatta gece de olmayacak. Kahvaltıyı falan karıştırma hiç. Git güzelce dinlen ve bozma şu buluşma planımızı.
- Tamam tamam nasıl dersen.
- Ha bu arada odada senin için bir şeyler olacak. Dolaba saklayacağım. Oradan alırsın oldu mu?
- Tamam alırım tabi ki. Görüşürüz Aslımmm
- Görüşürüz adam.
Hemen duşunu aldı. Üstünü giyindi valizini aldı ve koşar adım çıktı evden. Fatoş'ların evine normal gittiği sürenin yarısı kadar bir sürede gitti. Arabaya binince uyurum. Gözümü açınca da orada olurum diye düşünüyordu. Ama bunu aslıya yazmalıydı. Fatoş aşağı inmeden yazdı
" Aslımmm zaman çabuk geçsin diye uyuyacam. Haberin olsun telefonu temizliyorum yazma. Yarın görüşürüz."
Bekledi cevap yoktu. Telefonunu temizledi. Fatoş'u aradı aşağıda olduğunu söyledi. O sırada taksici gelmişti. Evdekiler aşağı indi. Selim'in anne ve babası da oradaydı. Herkesle vedalaştılar ve yola çıktılar. Selim aynen dediği gibi arabada yol boyu uyudu....zamanın en hızlı akma şekliydi uyumak!
........

Gözünü açtığında saat 10 a geliyordu. Ne zaman uyuduğunu bile hatırlamıyordu. Başındaki ağırlık ağrıyla karışık gök gürültüsü gibiydi. Hem ağrıyor hem sanki bir önceki gece düğünde o da varmış gibi kafasının içinde sesler dolanıyordu. Telefonunu eline aldı arayan ya da mesaj atan yoktu.
Apar topar kalktı ve hazırlanıp önce otele gitti. Odalarını çoktan ayarlamıştı ama Selim için aldığı eşyaları saklaması gerekiyordu. Bir de Fatoş'u gece otelden uzaklaştırması lazımdı. Otelde tekne turu yapan görevli ile konuştu. Kişi başı baya yüklü bir para ödeyerek sanki otel hizmetiymiş gibi bütün bayanları ücretsiz bir koya götüreceğini ve gece bir koy da sabahlanacağını ardından güzel bir kahvaltı yapılacağını anlatıp Fatoş'u ikna edecekti. Sadece bayanlar olduğu için Selim'in gitmesine gerek kalmayacaktı. Otelle ilgili bütün hazırlıkları yaptıktan sonra terasa çıkıp kahvaltı masası hazırlattı arkasından Kemal'le Ramazan'ı aradı. Ve kahvaltıya çağırdı. Onları beklerken son kez rezerve ettirdiği odaya girdi. Yastığa dokundu yorganı sevdi. Sevgilime iyi bakın diye usulca eşyalarla konuştu. Tekrar yukarı çıktığında Ramazan ve Kemal'i masaya giderken gördü.
- Günaydınnnnnnn.
- Ooo aslıcım Ayşe gelmeden yüzüne yansımış sevinci. Ne kadar mutlusun böyle?
- Evet ama kendime kızdım. Güya eşyaları alacaktık. Aman neyse gelince birlikte alırsınız pıtırcıkla. Kendisi beğensin. Sen getirttin mi eve Ramazan.
- Getirttim de sıkıntı yok beğenmezse değiştiririz.
- Ooo daha gelmeden şımaracak bizimkisi. Tamam dayı olun dedik de şımartmayın kızı. Biz yetişemeyiz öyle.
- Valla Aslı sen bu emlak işini iyi becerdin. Böyle giderse aldığın primlerle falan baya zengin olursun.
- Ramazan bey ne haddimize siz varken zenginlik falan. Gerçi Kemal beyler de farksız sayılmaz
- Aslı pıtırcık bizim yiğenimiz. Biz darlık çekmediğimiz sürece o da çekmeyecek. Emanete hıyanet olmaz. Zaten sen de azimlisin. Annesi de iyi birisi dolayısıyla pıtırcığın şımarık kötü bir kız olmasına imkan yok. Ve artık onun şerefsiz bir babası yok. İki dayısı bir annesi bir de teyzesi var. Sen daha dur benim dedeler bi görsün onu sen o zaman bak. Torun da yok ya. Prenses olur o prenses.
- Ya çocuklarınız olduktan sonra?
- Hımm o zaman da onların ablası olur. Sıkıntı yok. Ne diyorsak o Aslıcım sen merak etme hiç. Bi getirelim de demi kanka?
- Aynen kanka.
- Hadi güzel bir kahvaltı hemen sonra yolculuk başlasın.
- Aynenn başlasın.
Aslı'nın aklına Selimler geldi. Çıkıyoruz diye yazdığı mesajın saatine baktı. Gece 2 yi geçerek atmıştı. Rahatladı on ikiden önce burada olamazlardı. Arada mola da verdilerse öğlen 1 de anca gelirlerdi. Ramazan'la Selim'in karşılaşmaması gerekiyordu. Selim Ramazan'ı tanımıyordu ama Ramazan Selim'in resmini görmüştü ve geldiklerini öğrenirse hayatta gitmezdi.
- Şşş sana diyorum yine nereye daldın.
- Hiç Ayşe'ye mesaj atacaktım son anda caydım hayvan evdedir diye.Bugün büyük gün hiç bir aksilik olmaz inşallah.
- Olmaz olmaz Aslıcım. Ne olcak ki gidecez alacaz gelecez. Mutlu son.
Masadan kahkahalar yükseliyordu. Güzel bir sabahtı. Aslının yapması gereken bir sürü şey vardı. Aklı Selimdeydi. Kalbinin biraz sakinleşmesini istiyordu. Sanki ilk kez buluşuyorlar gibi hissediyordu. Ramazan'la Kemal'i uğurladı. Saat bir e geliyordu. Lobiye indi girişi görebileceği bir yere oturdu ve beklemeye başladı. Kapıdan içeri her giren kişi de hop oturup hop kalkıyordu. Arada bir de Ramazan'ları arıyordu. Ayşeyle de görüşmüştü herşey yolundaydı ve beklenilen an gelmişti. Selim'le Fatoş kapıdan içeri girdi. Yerinden kalkıp koşarak sarılmamak için resmen direniyordu. Oturduğu deri koltuğa tırnaklarını geçirmişti. Bir de hakim olamadığı göz yaşları , güneş gözlüğünün altından sızıyordu. İşlemlerini yaptırıp odalarına çıktılar. Acaba Selim aşağı iner mi diye düşündü. Biraz bekledi. Ne mesaj vardı ne de arayan. Selim de inmemişti. Biraz daha bekledi , ayağa kalkabilecek gücü bulduğu anda koşar adım çıktı otelden.
Akşam için evi ve masayı hazırlaması gerekiyordu. Hepsi tam hayal ettikleri gibi olmalıydı. Bir yanı buruk , diğer yanı heyecanlı şekilde hazırlıklarına başladı....
...........
- Burası Selim. Ben de otogara gidip biletimi alayım döneyim. Var mı bir istediğin abisi.
- Yok Şükrü abi teşekkür ederiz. Seni de yorduk. Dayımın inadı işte bilirsin.
- Yok abisi ne demek. Hadi selametle kalın.
- Abisi otogara bırakalım seni.
- Yok abisi ben taksici bir arkadaş bulurum. Ne zaman gideceğim belli değil. Hadi size iyi eğlenceler iyi tatiller.
Valizlerini teslim edip resepsiyona geçtiler.
- Günaydın efendim hoş geldiniz.
- Günaydın. Bizim rezervasyonumuz vardı. Balayı için gelmiştik. Adım Selim
- Tamam efendim biliyorum. Her şeyi sizin için özel olarak hazırladık. Umarım güzel ve keyifli bir tatil geçirirsiniz. Kimliklerinizi rica edebilir miyim?
- Tabi ki buyurun?
- Biraz bekleticem kusura bakmayın.
- Önemli değil. Aşkım nasıl beğendin mi oteli.
- Burası çok güzel aşkım yaaaaaa. Teşekkür ederim. Harika bir seçim.
- Beğenmene sevindim hayatım.
- Selim bey bakar mısınız?
- Buyurun. Kaydınızı isteğiniz doğrultusunda on gün olarak açtım. Dedi ve elinde "ödemeniz Aslı Hanım tarafından yapıldı. Sizden formalite olarak kart isticem" yazılı olan notu gösterdi. Selim gülümsedi. Tamam der gibi kafasını salladı.
- Selim bey ödememiz peşin mi kredi kartıyla mı olacak?
- Kartla.
- Kartı rica edebilir miyim?
- Buyurun.
- Sizi biraz daha bekleticem.
- Tabi ki sorun değil.
Oteli seyreder gibi etrafına bakınıyordu. Aslı'yı arıyordu ama yoktu. Tabi bu kadar ustalıkla hazırlandıysa burada olup riske girmez diye düşündü.
- İşlemleriniz tamam. Buyurun odanızın kartı arkadaş size yardımcı olacak. İyi eğlenceler iyi tatiller.
- Teşekkür ederiz. Hadi Fatoşcum çıkalım mı?
- Olurr. Sonra tekrar ineriz değil mi?
- Tabi ki ineriz. Yerleşelim bakarız.
Odalarına çıktılar. Selim Aslı'yla hayalini kurduğu şehirdeydi. Aslının bu yerlerin resimlerine bakarken Selim'e sarılmaları geldi aklına. Yine özlediğini farketti. Ama sarılması gereken kişi Fatoş'tu. Camın önünden manzarayı seyrederken Fatoş yanına geldi. Ve arkasından sarıldı. Selim sağ kolunu kaldırdı. Öyle çok Aslı'ya dalmıştı ki sanki Aslı'yla konuşur gibi Fatoş'la konuştu.
- Bak. Çocuklar nasıl eğleniyorlar. Bizim de olacak mı? Birlikte tekrar gelecek miyiz buralara.
- Evet. Hatta geldik bile?
- Nasıl yani!
- Selimmm.Galiba ben hamileyim.Adet olmadım. Tahlil falan yaptıramadım ama öyle hissediyorum.
Selim hala yanındakinin Fatoş olduğu bilincinde değildi. Sanki Aslı ile çocukları oluyomuş gibi sımsıkı sarıldı Fatoşa.
- Aşkımmm bizden bir parça mı gelecek bu dünyaya. Kız olsun sana benzesin. Senin gibi baksın derin derin. Gülünce hüzünlensin gözleri dolu dolu olsun parlak parlak. Kesinlikle evet kız olsun ve sana benzesin. Uzun dümdüz saçları olsun!
- İyi de Selim benim saçlarım düz değil ki dalgalı çok da uzun sayılmaz! Sen kime benzetmeye çalışıyorsun kızımızı!
Selim o an farketmişti.
- Ya aşkım düz saçları olsun işte bir şeyi de bana benzesin Allah allah. Babasından hiç mi bir şey almasın bu çocuk.
- Alsın tabi aşkım alsın. Ben duşa giriyorum. Sen de girecek misin?
- Olurrr.
- Gel istersen beraber yapalım hııı ne dersin derken boynundan öpmeye başlamıştı.
Selim bu şehirde ilk yaşayacağı şeyi Aslıdan başkası ile yaşamak istemiyordu.
- Dur hayatımmmm. Git uslu kız ol ve duşunu al gezelim biraz. Geceler bizim nasılsa!
- Tamam tamam demedik bişey. Birazdan görüşürüz. Deyip yanağından öpüp gitti.
Selim için şimdi daha da ağırdı. Yıllardır eşlerini aldatan arkadaşlarına kızmıştı. Bugün çocuğu olacağını öğrenmişti ve akşamına Aslı'nın yanına gidecekti. Fatoş bunu haketmiyordu ama Selim de yaşadıklarını haketmemişti. Ya Aslı. O neyi hakediyordu. Kafasını toparlamaya çalışırken kapı çalındı. Kapıyı açtığında şaşırmıştı
- Efendim otelimizin ikramıdır.İzin verirseniz masanızı hazırlamak istiyorum. Deyip elindeki kağıdı gösterdi kağıtta "Aslı hanım saygılarını sunuyor" yazıyordu.
- Buyurun. Buyurun. Dedikten sonra banyonun kapısını tıklatıp Fatoş'a çık deyinceye kadar çıkmamasını söyledi.
Masa öyle inceliklerle hazırlanmıştı ki zaten bunu sadece Aslı yaptırabilirdi. Herşey Selime göre ayarlanmıştı. Daha çok sevdiği peynirler Selimden tarafa yakındı az sevdikleri diğer tarafa. Melemen tam istediği gibi biraz sulu ve biraz sa salçalıydı. Kaşar peynirleri S gibi doğranmıştı. Taze yeşil ve tatlı büberler vardı. Tuzluk hemen bardağının yanına yerleştirilmişti. Hemen dibinde de biberlik vardı. Portakal suyu buzluydu ve çayı fincanda değil cam bardaktaydı. Sofrayı izlerken Aslı'nın kendi elleri ile hazırladığını hayal etti. Masanın tam ortasında bir tane kırmızı kasımpatı vardı. Tam ona bakarken garson
- Efendim o özel bir çiçektir. Kokulu kasımpatı yoktur ama bu türler kokar. Saygılarımla afiyet olsun dedi ve çıktı.
Selim merak etmişti eğildi ve kokladı. Koklar koklamaz da beyninde şimşekler çaktı. Taaaaaaa ilk karşılaştıkları ana gidip gelmişti. Telaşlı bir kız ve misss gibi kokuyordu. Aslı parfümünden sıkmıştı. Sandalyeden tutunmasa neredeyse ayakta duramayacaktı. Çocukların çikolata isteyipte avazları çıktığı kadar ağladığı gibi ağlayarak Aslımı istiyorum demek geliyordu içinden. Telefonunu aldı ve mesaj attı
"Oteldeyiz herşey için teşekkür ederim. Ama aslımm neden kanayan parmağıma yara bandı sarıp sonra kolumu komple kesiyorsun? Herşeye rağmen yine de iyi ki varsın"
"Akşama görüşürüz adam bb"
Fatoş'a seslendi ve güzel bir kahvaltı yaptılar. Selim iyi koca rolüne alışmıştı. Buraya hiç gelmesemiydim diye düşündü. Ama Aslı'yı kendi gözüyle görmeden inanmayacaktı. Hala Fatoş'un akşam nasıl yanında olmayacağı hakkında bir fikri yoktu. Kahvaltıdan sonra duş aldı. Üzerini giyinecekti her zaman olduğu gibi bir çok şeyi eksikti. Birden Aslı'nın dediği aklına gelmişti. Her zaman ki gibi yine kurtarıcısı olmuştu. Aklına gelmeyen ne kadar eksik varsa hazırdı. İlk önce almak kullanmak istemedi ama sonra bunu yapmasının bir anlamı olmayacağına karar verdi.
Dışarı çıkarken resepsiyonun yanında güneşten fazlaca yanmış şortlu , havai gömleği olan , ayakları ve bacakları fazlaca kıllı parmak arası terlik giymiş uzun saçlı top sakallı bir adam Selime'e seslendi
- Pardon Selim bey bakar mısınız?
- Buyurun. Tanıyor muyum sizi?
- Yok efendim ben Erkan. Otelin turları ve eğlenceleri ile ilgileniyorum. Sizi resepsiyonist arkadaş gösterdi. Sanırım yeni evli bir çiftsiniz.
- Evet. Öyleyiz deyip Fatoş'un elini tuttu.
- Efendim bizim ayda bir sadece bayanlar için yat turumuz olur. Ücretsizdir. Bayan kaptanımız olur , buradan çıkarlar koyları gezerler. Akşam teknede parti verirler. Bir koyda sabahlarlar ve öğlene doğru otele geri dönerler. Gelin hanım'ı da davet etmek istemiştim.
- Şey güzel bir hizmet ama biz daha yeni geldik. Bizim için biraz erken sanki. Daha sonra istersek birlikte çıkarız. Sen ne dersin Fatoş?
- Doğru isterseniz daha sonra da çıkabilirsiniz ama bu bayanlara özel olduğu için çok eğlenceli olur. Ama yine de siz bilirsiniz.
- Aşkım sen ne dersin?
- Aşkım keşke iki üç gün sonra olsaydı. Katılmak isterdim. Eminim çok eğlenceli oluyordur ama dediğin gibi erken. Daha ilk günümüz.
- Aşkım sen istiyorsan sıkıntı yok. Ne zaman hareket ediyorsunuz.
- Akşam gün batımında hareket ediyoruz yarın öğlene burada oluruz.
- Aşkım ben de uyurum dinlenirim. Sen istiyorsan git. Beni düşünüyorsan sıkıntı yok bilirsin uykuyu severim. Hem sen de çenelenmezsin bana uyuyorum diye deyip öptü.
- Bilmem nasıl olur ki! Bilemedim şimdi.
- Şöyle yapalım mı ben sizin adınızı yazayım. Gelirseniz yeriniz ayrılmış olur. Gelmezseniz de sıkıntı olmaz. Akşam üstü yediye kadar haber bekliyorum. İyi eğlenceler görüşürüz.
- Görüşürüz Erkan bey.
- Aşkım bak saat beşe geliyor. Bugün hiç dışarı çıkmayalım. Yukarı çıkalım bir şeyler içelim. Manzaranın tadını çıkaralım. Sonra sen hazırlan gez gel düğün stresini de at. Ben de rahatça uyuyayım. Ertesi gün rahatça gezeriz.
- Aslında mantıklı sen şimdi ilk akşamdan yatalım diyeceksin.
- Aynen öyle çünkü öldüm yorgunluktan.
- Tamam öyle yapalım. Kırılmıyorsun değil mi?
- Yok aksine seviniyorum çünkü ilk günden sen kırılacaktın uyudum diye. Çok güzel denk geldi. İyi hadi resepsiyona söyleyelim de çıkalım yukarı.
Resepsiyona bilgi verip yukarı çıktılar. Aslının sesinin ve izlerinin olduğu Teras tayfılar. Kaç şarkı söylenmişti Selim'e , kaç damla göz yaşı dökülmüştü , kaç kadeh içilmişti haberi yoktu ikisininde. Kaç kişi şahit olmuştu sesindeki sevdaya da o sevdanın sahibinin ruhu bile duymuyordu. İstediğin yere izini istediğin şekilde bırak. Hayat'ın tam ortasına rengarenk resimler çiz, dünyanın en tepesinden bağıra çağıra şarkını söyle ama ne bir köre ne de bir sağıra anlatamazsın kendini. Onca hayali kurulmuş bir yerde başkasıyla birlikteydi. Sebebi ne kadar Aslı olursa olsun şimdi başkasının gözüne bakıyordu, mecburiyet de olsa adı öyle güzel cümleler sarfediyordu. En sevdiği şarkıları armağan edip en sevdiği tatlısını paylaşıyordu. Kokusuyla uyuyup onunla uyanıyordu! Çoktan kör çoktan sağır olmuştu!!!!!!
..........
- Bıktım be senden. Gece gündüz dayak küfür sapıklık. Ben annenlere gidiyorum. Anlatacam sapıklıklarını.
- Defol git lan. Defol git anlat. Gelip beni mi dövecekler. Diyecekleri belli kocanın sokakta hanımı yatakta orospusu olacaksın.
Deyip bir tokat attı.
- Al bunu da söyle. Git lan defol git bu evden.
İlk kez dayak yediğine seviniyordu. Defalarca kapı önüne konulmuştu ilk kez bu kadar huzurlu idi. Diğerlerinde sabaha kadar karda kışta kapıda beklediği zamanları hatırladı şimdi beklemek zorunda olmadığı için mutluydu. Kızını da alıp kayınvalidesine gitti.
- Hoş geldiniz. Hangi rüzgar attı sizi bu saatte.
- Oğlun attı başka kim olacak.
- Yine ne halt ettiniz Allah bilir. Oğlumu sinir hastası ettiniz beee. Anana gideydin ya bak o bile kabul etmiyor seni. Geçin geçin hadi siniri geçer birazdan gidersiniz.
- Yere batsın onun siniri.Lanet aksın tepesinden.
- Sus kız ağzından yel alsın. Oğlanı deli ettin bir de verem mi edecen. Sesini kes otur yardım et şu sarmaları saralım yarın misafirim gelcek. Hiçççç kayınnam yapar mı ? Hiççç gelinim mi var benim? Hiçççç anca şikayet anca şikayet. Ellerin karılarına bi bak , gelinlerine bir bak.
- Neyim varmış benim. Kızın gibi gidip kuma mı vardım. Evlenmeden hamile mi kaldım? Telimle duvağımla geldim. Açım demedim, tokum demedim. Bir tas çorba mı getirdin torunum yesin diye. Bir kere oğluna kızdın mı içiyor sıçıyor karı kız geziyor. Şu çocuk Aslı olmasaydı bayramlık yüzü görmeyecekti. Aklına geldi mi hiç.
- Sus kız. Sus yoksa parçalarım seni. Ne karıştırıyorsun kızımı. Geçti gitti yuvasında dirlikli düzenli. Onun kadar karı olaydın da bağlayaydın kocanı eve?
- Bize öğretmediler orospuluğu derken kayınvalidesi kolundan tuttu ve dışarı attı tekme tokat.
- Defol git gözüm görmesin seni. Defollll gelme bir daha da aha and olsun oğluma kız oğlu kız almazsam. Arkadaşına bak kim olduğunu anla demişler. Defol katil etme beni kızımın adını da ağzına anma bir daha. Diye bağırıp kapıyı kapattı.
Ağlayan kızının yüzünü sildi
- Bitti annem bitti bu sefer kesin bitti. Korkma hiç hadi gidiyoruz. Artık kurtuluyoruz. Hadi pıtırcığım benim.
- Anne bizi neden sevmiyorlar. Neden kimse bizi sevmiyor?
- kalpleri yok , vicdansızlar da ondan. Biz artık bizi sevenlerin yanına gidiyoruz. Telefonunu çıkarttı apartmanın dışına çıkınca Ramazan'ı aradı.
- Alo abi.
- Efendim Ayşe.
- Abi sizin mesaj atmanıza gerek kalmadı annesi de kovdu. Geldiniz mi siz?
- Geldik bacım geldik de camiyi bulamadık. Oraya nasıl gelcez.
- Boşver abi camiyi falan sağınızda solunuzda ne var söyle bana?
- Bacım biz ana caddedeyiz heralde. Sağda bir market var. Umut market.
- Hah tamam abi oradan düm düz gelin bir caddeye çıkıyoruz. Kenarda bekleriz.
- Tamam bacım. Ulu orta sıkıntı olmasın.
- Yok abi olmaz gelin siz.
- Tamam bacım....
.............................

"Saliha kalk, kalk gız kime diyorum ben Saliha. Boynu altında kalasıca kime diyorum kız ben. Salihaaaa , salihaaaaaaaa......"

Lacivert ve HuzurluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin