Sebepleri farklı yönleri aynı olan yolculuklar(2)

62 5 5
                                    

Telefonun sesiyle anne diye bağırarak uyanmıştı. Nefes alamıyordu bir an kasabadaki evlerinde uyandığını zannetti. Sehbadaki suya uzandı bardağı zor tutuyordu. Bir yudum su aldı etrafına baktı. Kendi evinde olduğunu görünce rahatlamıştı. Telefonunu eline aldı arayan Ramazan'dı
- Efendim Ramazan.
- Aslı aldık ayşeyle pıtırcığı geri dönüyoruz.
- Ohhh bir aksilik olmadı değil mi?
- Yok olmadı. Caminin oradan almadık zaten cadde üstünden aldık.
- Neee delirdiniz mi siz?
- Valla Ayşe öyle söyledi biz de aldık. Kasabadan çıktık zaten. Sıkıntı yok herşey yolunda. Kocası kovmuş , halanda kovmuş. Kocası sanacak anasında anası sanacak evinde. Oraya vardık mı zaten sıkıntı olamaz. Avukatı falan hallettim herşeyi. Ayşeyi ister misin?
- Olurr olurr ver tabi.
- Sen iyi misin?
- İyiyim az içim geçmiş de kabus gördüm sanırım. Telefon da çalınca korkarak uyandım. İyiyim iyiyim. Bu olay gerdi beni.
- Tamam aman bişey olmasın da. Ayşeyi veriyorum.
- Tamam.
- Alo Aslımm. Geliyoruz biz. Kız inanamıyorum ilk kez bu kasabadan dışarı çıkacam. Hem korkuyorum hem de mutluyum.
- Hiç korkma ayşemm hiç korkma. Artıkkk orayı unut kardeşim benim. Emin ellerdesin ikisi de pırlanta gibi insanlardır. Onlardan zarar gelmez sana.
- Sağolsunlar. Allah razı olsun ikisinden de. Allah razı olsun. Ohh kurtulduk mu şimdi biz.
- Evet kardeşimmm kurtuldunuz. Çok şükür bu günlere. Onlar olmasaydı yapamazdık sağolsunlar. Sana daha ne güzel süprizleri var onların. Bir gelin hele.
- Geliyoruz geliyoruz.
- Ayşeee
- Efendim.
- Sizi çok seviyorum.
- Biz de seni , biz de çok seviyoruz seni. Kız öyle bir söyledin ki sanki kavuşmucaz da ayrılıos gibi.
- Yok kızz saçmalama bitti diyorum ya artık. Yeni yaşam. Yeni insanlar. Geçti artık. Sadece şuan rahatsın ya benim gibi o huzurla söyledim ondan sana öyle gelmiştir. Hadi öpüyorum sizi.
Selam söyle benimkilere.
- Aleyküm selam. Sabaha oradayız heralde öyle dediler.
- İnşallah inşallah hadi sağlıcakla gelin. Görüşürüz.
Saate baktı dokuza geliyordu. Telefonunda yüze yakın mesaj vardı. Selim saydırmıştı. Nasıl uyuyakaldığını anlayamadı mesajları okumadan direk Selim'i aradı daha telefon tam bile çalmadan açtı telefonu
- Aslı sen benimle dalga mı geçiyorsun. Burada değilsin değil mi? Yine kandırdın değil mi beni?
- Yoo hayır sakin ol adam. Buradayım uyumuş kalmışım. Nasıl oldu anlamadım.
- Aslı bu akşam görüşecez ve sen uyuduğunu mu söylüyorsun?
- Evet hadi atla taksiye gel.
- Aslı sen iyi misin buna asla inanmam ben.
- Ya Selim vakit geçiyor neye inat ediyorsun. Kızıp bağırıp içine etme gecemizin. Haklısın ama ben de anlamadım işte. Konum yolluyorum. Adresi de yazıyorum çık gel.
- Tamam öyle olsun. Görüşürüz.
Apar topar kalktı saçlarını düzeltti. Fırını balıkların ısınması için açtı. Herşey hazırdı. Saate baktı sadece on dakika uyuyakalmıştı ve neler olmuştu neler. Selim'in onu ilk gördüğü elbisesini giydi. Özenle parfümünü sıktı. Bu gece güzel olsun ne olur güzel olsun diye dua ederken zil çaldı. Aslında kapıya koşarak gitmişti aşağı kapıyı da hemen açmıştı ama evin kapısını açmak için biraz bekledi kendini sakinleştirmesi gerekiyordu. Derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı.

Beklediği gibi bakmıyordu Selim ona. En son hatırladığı gibi bakıyordu. Kurşun yarası bu olsa gerek diye geçirdi içinden. Gözleri simsiyahtı öfke, kızgınlık , acı bir alın kırışıklığı ve biraz da nem vardı yüzünde.
- Hoş geldin adam dedi geriye kalan sesiyle.
- Hoş buldum Aslım.
- Buyur geç içeri.
- Tek misin?
- Tabiki seni bekliyorum unuttun mu?
- Unutmadım uyuyarak diyerek gözlerinin içine baktı dik dik.
- Uzatma lütfen haklısın ama on dakika olmuş sadece sen de coşmuşsun.
- Neyse. Nasılsa başlangıç için değil bir son için geldim değil mi? Bundan daha ağırı yok zaten.
- Haklısın. Geç hadi kapıda mı duracaksın.
- Peki.
Selim adımını içeri atar atmaz duvarlar çekti dikkatini. Tam hayalini kurdukları evin duvarlarının rengindeydi. Odaya girerken bir not gördü
" yokluğun cehennemin öbür adıdır ; üşüyorum kapama gözlerini" Notu okudu ve Aslı'ya baktı. Aslı sadece tebessüm ediyordu. Ağır adımlarla etrafı seyrederek içeri girdi. Gördüklerine inanamıyordu. Evi sanki ikisi döşemişti. Kitaplık, kanepeler, sehba ortadaki küçük halı. Kafasını çevirdiğinde duvarda bir korkuluk gördü. Çöpten bir korkuluk. Üzerinde "hatırladın mı adam? Bunu sen hediye etmiştin bana sen yokken beni korusun diye?" Yazıyordu. Aslı'ya döndü evet der gibi gözlerini sıkarak kapattı ve açtı. Duvar dibinden yavaş yavaş ilerliyordu. Ufak minyatür süs bir nargile vardı üzerinde " belki on yıllık tiryakiyim ama son üç senedir sigaramdan adı "sen " olmayan bir nefes bile çekmedim. Şimdi tütün yerine seni koyup içime çekmek vardı ya yakmaya kıyamam seni. Teşekkür ederim"
- Bunu ben aldım ama notunu hatırlayamadım.
- Verdiğinin gecesi sana mesaj atmıştım teşekkür etmek için. O mesaj.
- Offf Aslım.... Neyse der gibi bir nefes aldı.
Az ileride bir kar küresi vardı ve içine bir tane kot düğmesi ve bir kirpik yerleştirilmişti. Ve üzerinde "o kirpik hala bende sevgilim " yazıyordu.
- Bunlar ne?
- Biz de uyuduğun ilk gece yastığında kalmıştı. Diğeri de sana aldığım ilk kot pantolonun düğmesi , kopmuştu da bulamamıştık. Kıştı ve dalga geçmiştin kendinle buradan soğuk girer üşütürüm ben şimdi diye. O yüzden kar küresinde!
- Aslım sen nasıl bir şeysin ya!
Bilmem der gibi sağ omzunu kaldırdı.
Kitaplığın üzerinde bir yazı daha vardı " senden önce okuduğum bütün hikayelerin kahramanları hayaldi senden sonra anladım ki hepsi gerçekmiş.Bir gün seni de yazacaklar adam.Seni seviyorum"
- Bunu hatırlar gibiyim. Sana hediye ettiğim ilk ve son kitaptan sonra yazmıştın sanki!
- Evet.
Kafasını sola doğru çevirdiğinde onlarca not gördü. Aralıklarla okudu hepsini.
- Yemeğe geçelim mi? Mutfağa hazırladım ama!
- Olurrr.
- Mutfağın kapısında bir not daha vardı " hepsi senin için adam.Ellerimin değdiği şeyler olsun istiyorum içinde de dışında da"
- Öyle oldu zaten hem içimdesin hem dışımdasın. Aldıkların için de teşekkür ederim. Bu güzel karşılama için de.
- Sana özel dedi ve mutfağa girdi. Masa kusursuzdu herşey düşünülmüştü.
- Ne içersin?
- Sen seç!
- O zaman rakı. Olur mu?
- Olur. Rakı dediysen balık da vardır kesin.
- Evet en sevdiğinden. Sen kadehleri doldur ben balıkları servis edeyim.
- Bu gece bitmesin istiyorum. Konuşalım istiyorum. Olur mu? Ben sorayım sen cevapla istiyorum.
- Eskiyi konuşacaksak olayları konuşacaksak ve bana hakaret edeceksen hemen kalk ve git. Yahut güzel bir gece geçireceksek bozma lütfen.
- Ama Aslımm kahrımdan ölcem.
- Selim diyelim ki suçsuzum ne değişecek? Fatoş'tan mı ayrılacaksın zamanı mı geri alacsksın. Kaldı ki ne duyduysan doğru , ama ne yaşadıysak da doğru. Ben sana hiç yalan söylemedim. Sorsaydın onu da söylerdim. Belki doğru da söylemedim ama hiç yalan söylemedim. Etrafına bakar mısın bi? Hiç insan tek gece geçireceği sevmediği bir insan için böyle uğraşır mı?
- Ben de bunları anlayamıyorum? Bu kadar iyi numara yapılamaz diyorum.
- Selim anla artık onlar gerçekti. Ben seni seviyorum , sevdim de , seveceğim de!
- Peki böyle severken nasıl aldattın beni? Yani düşünüyorum aklın ikna etse ruhun karşı çıkmalı ruhun ikna etse kalbin çıldırmalı hepsini aynı anda nasıl susturabildin de yaptın.
- Selim kuklalar be yapar?
- Nasıl yani?
- Baya işte kuklalar ne yapar? Kendileri mi hareket eder. Ya da yere atsan hisseder mi? Canı yanar mı?
- Hayır da ne alaka?
- Çok alaka ben bir kuklaydım. Senelerce oynadı benimle. Ne dediyse onu yaptım. O yüzden bana kendini nasıl susturdun diye sorma. Çünkü ben en zor kendimi susturuyorum. Bana sakın yazıklar olsun deme bana yazık oldu zaten. Bana sakın helal olsun sana bee deme? Bulamazsın çünkü bana helal edecek bir şeyi? Çünkü ben sana sadece kalbin bana helal mi diye sordum başka hiç bir şey istemedim senden. Şimdi bana dünyanın en aşık erkeği olarak , aldatılmış kandırılmış adamı oynama! Çünkü sen de beni kandırdın. Çünkü sen daha ağırlarını yaşattın bana. Çünkü ben ne zaman canımı acıtsan yine sana koştum , bacaklarına sarıldım ellerine sığındım ya sen? Bir kere canını yaktım o da elimde değildi sığındıklarına bir bak. O yüzden bu akşam sus , yarın konuşacak çok şeyin olur nasılsa!
- Ben neler çektim sen biliyor musun? İntaharın eşiğinde döndüm?
- Selim sen zaten intahar ettin evlendin. Ben zaten ölüyüm. Nefes almaksa yaşamak dediğin şey tamam herkes yaşıyor o zaman. Ben o gün bana vurabildiğin gün astım gönlünün darağacına kendimi? Gördün mü hissettin mi? Bildin mi? Öyle leş bir hayatın oldu ki çürüdüm kokusunu alamadın, beynin öyle çürüdü ki kalbin kurtlandı aklın öyle bulandı ki bilemedin ben ne haldeyim. Öldüm Selim ben öldüm. Senin içinde gözlerinin içine baka baka öldürdüm kendimi ve sen sesini çıkarmadın. O yüzden nasıl o zaman becerdiysen susmayı şimdide sus. Kötü konuşacaksan sus!
- Aslım sen içinde ne biriktirdin bana karşı.
- Daha söylenmedik onca cümlem var içkiyle birleşince kalp ağrısı yapıyor. Gerek yok. Herşeyi aldım senden aşkı , sevgiyi , hüzünü , kırgınlıklarımı bile. Affettim ben seni Selim. Affettim. Akıttığın ilk gözyaşlarımı kuruttum , kalbimi avuçlarında ilk sıktığın zamanları da sildim. Affettim seni Selim!
- Aslım öyle bir konuşuyorsun ki sanki seni aldatan benim! Sanki ben yaptım onca şeyi!
- Selim ben her sabah gözlerimi ilk seninle açarken ; sen gecenin en son tebessümünü başkasına yolladın , başkasının iyi geceler geçirmesini temenni ettin , en son sesini başkasına armağan ettin!
Ben sana helalimsin dedim dedim de sen haramda hayat buldun. Adını da zaruriyet koydun. Ben her sabah hayata tutunmaya çalıştım! Kiminle başkasıyla mı? Hayır seninle , resimlerinle , kılı kırk yararak içinde sevda barındıran harf bulmaya çalıştığım mesajlarınla. Sil baştan göre göre , duya duya , bağıra bağıra inandırmaya çalıştım kendini....
- Aslım ben hiç seni aldatmadım ki yerine kimseyi koymadım ki! Koyamam ki açıklasam da nasılsa anlamayacaksın beni! Ne zaman anladın ki zaten.
- İşte bak tam da böyle Selim. Tam da dediğin gibi sen bana sorsan ben de şimdi açıklayabilirim ama sen anlamazsın. İnsanın kulaklarıyla duyduğunu, gözüyle gördüğünü başka birisi değiştiremez. Tıpkı benim duyduklarım ve gördüklerim gibi!
- Vay arkadaş top yine bende kaldı anasını satayım. Neredeyse özür dileycem. Vay bee!
- Selim hiç bir şey istemiyorum özür ya da pişmanlık ya da başka bir şey sadece içelim ve güzel bir gece olsun olur mu?
- Peki hadi bakalım neye içiyoruz?
- Biz varken başka bir şeyin anlamı var mı adam? Tabi ki bize!
- Aynen katılıyorum yarasın.
.....................

Lacivert ve HuzurluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin