#1 'Kalemiyle Ruhuma Karışan Adam'

30 3 0
                                    

Hüznüm boğar kahkahalarımı
Gözümden yaş eksik olmaz
Cam kırığı dolu yüreğim
Hissederim acıyıda
Mutluluğuda
Sahte bir söz çıkmaz kalemimden
Aldatmaktanda
Aldanmaktanda korkarım
Anlarsın gözümden
Yalanı
Gerçeği

.......

BÖLÜM 1:

    Kalemiyle Ruhuma Karışan Adam

    Anahtar kapı deliğine girip tok bir ses çıkartırken yaslandığım duvardan ayrılıp, esnedim. Kapı sert bi sesle açılıp, 1+bir odalı evim görüş açıma girdi.

"Merhaba evim. Seni hiç özlememişim."

Anahtarı bi kenara fırlatıp şarkı söylemeye devam ettim.

"Sözlerim sana ağır mı geldi? Kalbini mi kırdım afedersin."

Son kelimeyi söyleyip koşarak duvara sarıldım. Yada yapıştım. İkisi arası bişey.  Bugüne bugün evimdi sonuçta. Üzülmesini istemezdim.
Dağınık salonuma girdim önce. Sigara kutularıyla biriktirdiğim kaleye baktım. Sadece birkaç paket kalmıştı, yakında Cindirella'nın kulesi olucaktı, yada pamuk prensesin miydi? Aman neyse.

Mutfağada uğramak istedim o an. Yerdeki cam kırıklarıma baktım. Ne zaman kırmıştım acaba? Dolaptaki süt bozulmuş mudur? Geçen hafta yaptığım makarna bitti mi?

Ve güzeller güzeli YATAĞIM. Saygıdeğer yastığım ve kutsal büyüğüm vantilatör. Sizede merhaba kıyafetlerimden oluşan tepecik.

Pantolonumla tişörtü kapı girişinde çıkarıp koşarak 'vuu' efektiyle atladım yatağa.

Buginde kendimi küçük şeylerle mutlu etmiştim ya, aferin bana. Çünkü dayanacak gücüm kalmadığında, ölüm gelecekti kapıma. Bugünde mutlu oldum. Ağlamamamım 65. günü.  2 aydır yastığıma sarılıp, klimamla konuşuyorum. Yanlızlığımım 18. Yılı.

Bugünde ölü değilim. Bugünde kanım damarlarımda dolanıyor. Sanada merhaba sayın kalp, biraz daha atabilir misin?

**

Alarmın sesi kulaklarımda çınlarken ayağımla saate tekme attım. Ben bugüne bugün son tekme bükücü İmge Karaydım. Hiçbir sokak karşı gelemezdi bana. Nokta, virgül, ÜNLEM.

Ayağı kalkarak evimdeki en güzel yere gittim, boğazı gözler önüne seren pencere. Güneş yavaşca ufukta batarken caddedeki insanlar işlerinden çıkmış 10 santim topukluların üstünde hızlıca yürüyerek evlerine gitmek için çabalarken, gün onlar için bitmişti. Büyük ihtimal evlerine gidecek, uyuyacak ve para için birkaç kişinin emrine uyanacaktı.
Ama benim için gün daha yeni başlıyordu.

Normal insanların uyanık kalma aralığı sabah altı akşam beşken benimki tam tersiydi. 
Eh~ ne kadar kendimi soyutlasamda benimde çalışma zamanım gelmişti.

**

Kapıdan içeri girdiğimde sırtımdaki hırkamın şapkasını kafama geçirdim. Ne kadar kişiliğime uymasada kendimi ajan gibi hissetmek hoşuma gidiyordu.
Tek tük insanların oturduğu koltuklara bir göz gezdirip bar masanın önündeki taburelerin tekine oturdum. Barmene bir el çakıp buraya gelmesini beklerken kafamdaki şapkayı çıkardım. Yeni bir role büründüm öylesine.

"Ah mösyö, bir bok-cülle alabilir miyim?"
80ler kadınları gibi elimi zarifçe oynatıyor yada oynatmaya çalışıyor, gözlerimi kırpıştırıyordum.

KAYBOLAYIM GÖKYÜZÜNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin