Seni yazarım ruhumun en derinlerine
O hayran olduğun kalemimle birlikte
Öyle derin severim ki
Kanardı kalbim
Dayanamazdı
Ah, şimdilerine hayran olup
Geleceğini umutladığım kadın
Bedeni ayrı hayran ederdi kendine
Ruhu ayrı
Balonunu kaybetse ağlardı
Çizgifilm bitse ağlardı
Ama asla akmadı gözyaşları acıya
Öyle güçlüydüydü ki
En çok o beni kendine çekerdi--
Bölüm 4:
Geçmişe Özlemle Kavrulan Kadın
Koşa koşa gittiğimiz yolu, kahkaha atarak geldik. O güzel kalbiyle küçük çocuklara el sallarken, içim kavruldu. Ona eşlik ettim bende. Ama aptal ebebeynler ellerine vurdu küçük çocukların. Utanılası bişeymişiz gibi kafasını çevirttirdi zorla. Küçümseyerek baktı. O görüntüyü görünce, İmge görmesin diye bu sefer ben kafasını çevirdim onun. Utanılacak kişi tam olarak orda duruyordu çünkü.
İnsanlar bize bakıyordu haliyle. Saçı dağılmış, gözlerinin altında morluklarla bir kız ve yanında bi o kadarda garip lacivert saçlı, üstünde bişey olmayan çocuk. Ne derseniz deyin, hoşuma gitti bu görüntü.
Markete uğramak istedi İmge. Sepet almak istedim ama engelledi. Hoşuna gidiyomuş elinde taşıması.
Ayaklarımızı süre süre yürürken rafların arasında elimi uzatıp üç kutu süt mısır aldım.
"Napıcaksın onları?"
"Yiyicem."
Önümde durup elini yanağıma koydu.
"Seviyo musun?"
"Deli gibi."
"Tamam." Dedi önce ve elini uzatıp üç kutuda kendine aldı.
"Artık bende seviyorum."
Gülümsedim sadece, dicek bir kelime yoktu kelime haznemde. Bir teşekkür öyle küçük kalırdı ki bu yaptığında, utandım. Söylemedim.
Yürümeye devam ederken kola aldı o. Bende diş fırçası. Elimi uzatıp bi sürü mum aldım. Dün nasıl başardım bilmiyorum ama, mum olmadan uyuyamıyordum. Karanlık belki çok güzeldi ama, delicesine karanlık oldukça ürkütüyordu beni.
Kasaya gelince elindekilerin hepsini döktü, aynısını bende yaptım. Sonra yanında duran çikolotalara baktı, en alttakine elini uzatıp bi sürü kutu aldı, bide şu çikolotalı yumurtalardan. Onlarıda koyunca kıkırdadı. Ben daha görüntüsüne gülemeden, kasada duran çocuk güldü. Sinirlendim buna.
Kafamı dahi kaldırmadan "Ona bakma." dedim. Elindekileri geçirmeye devam ederken boğazını temizledi. İşini kaybetmekten korkuyordu.
Poşetleri aldım önce, sonra İmgenin belini.
Marketle ev çok uzak değildi. O yüzden çok yürümedik. Elimdekileri kapıya bırakıp, duvara yaslandım.
İmge ellerini cebine attıktan sonra kahkaha atmaya başladı.
"Rüyamın etkisindeyken anahtar almayı unutmuşum, tüh."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLAYIM GÖKYÜZÜNDE
Genç KurguOnlar... Birlikteyken yanlızlar Onlar... Yaşıyorken ölüler Onlar... Nefes yerine acı çekiyorlar içine Kan yerine ölüm dolanıyor damarlarında Onlar... Onlar bir çift siyah Kendi karanlığında boğulan. -- "Bir şey soracağım." "Sor." "Yıldızlar uzakta m...