BÖLÜM 9
Leonard'ın yardımıyla ayakta durdum ve etrafıma göz attım. Eve dönüp dinlensem iyi olacaktı. Ama Winona ile konuşmam lazımdı. Gözlerimle onu ararken burada olmadığını fark etmem çok geç olmadı. Leonard'ın kulağına eğilip fısıldadım.
"Winona nerede?" Meraklı bir sokak fahişesi gibi gözüksem de umrumda değildi. Onunla ne pahasına olursa olsun konuşmalıydım. İhtiyacım vardı. Onun da konuşmaya ihtiyacı vardı.
"Evine gitti, dinlenmesi gerekiyormuş." Leonard imalı imalı bakışlar atarken başımla arabayı işaret ettim. Koltuğa oturduğumda elimi yaramın üzerine koydum. O gün o adama sıkmamak benim hatamdı. Onu orada bir böcek gibi ezmeliydim. Pişmanlıkla gözlerim kızardığında Leonard'a döndüm ve Winona'ya sürmesini söyledim. Bakışlarındaki sorgulama canımı sıkıyordu ve onu bu bakışları yüzünden ters yatırıp düz sikebilirim. Ona bakıp sinirle bağırdım.
"O siktiğim bakışlarını çek üzerimden, grubum için her şeyi yaparım." Sinirle kükrediğimde bana sessizce cevap verdi.
"Sana bakmıyorum. Araba sürüyorum, görmüyor musun?" Suçunu itiraf etmek yerine inkar etmesi sinirimi daha da artırmıştı ve bağırdıkça yaralarım sızlıyor.
"Sikeyim arabanı!" Ona verdiğim kısa cevap karşısında sessiz kaldığında kazandığımı düşünerek gülümsedim ve evin önünde indim. Arkama dönüp Leonard'a baktığımda bahçeden çıkmış yola doğru ilerliyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Kapı açılmadığında yeniden çaldım. Sonunda Winona kapıyı açtığında dehşet görüntülerle yüzleştim. Gözlerinin altı çökmüş yüzü bembeyaz olmuştu. Zayıf vücudu daha zayıflamıştı. Üzerinde sadece kalçalarına kadar kapatan bir gömlek vardı. Bacakları titriyordu ve tüm vücudu morluklarla doluydu. Ona yaklaştım. Bir adım geri gitti. İçeri doğru yürüdüğünde kapıyı kapatıp peşine takıldım. Yatak odasına girdi ve yatağa uzandı. Yavaşça yaklaşıp yanına oturdum.
"Winona biliyorum, bu çok kötü bir durum ama bana anlatabilirsin." Konuştuklarımı pek dinlediği söylenemezdi. Ağlıyordu. Yavaşça uzanıp yüzündeki yaşları sildim. Birden inledi. Saçlarını yüzünden çektiğimde gerçek tablo ile karşılaştım. Boynu mosmor olmuştu.
"Ben, ben çok üzgünüm." Pişmanlıkla konuştuğumda bağırmaya başladı.
"Her şey senin yüzünden, piç herif! Şu halime bak. Artık yoruldum." dedi ve sonra elini kalbine götürerek ekledi "Bu çok can yakıyor." Yeniden ağlamaya başladığında onu öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Bana küfür etmişti. Winona bunu en son yaptığında neler olduğunu anlatmak bile istemiyorum. Ona yaklaştım. Beni durdurmak için ellerini kaldırdı. Dibine geldiğimde ise yumruk yaptığı ellerini hızla karnıma indirmeye başladı. Ağlaması daha da hızlanmıştı. Bileklerinden yakalayıp onu durdurdum ve hızla dizleri üzerine kaldırdım. Gözlerime bakmıyordu. Sinirle bağırdım.
"Gözlerime bak Winona!" Gözlerimiz birbirini bulduğunda çıplak bacakları vücuduma yapışıktı. Gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda geri çekildi ve yeniden bağırmaya başladı.
"Git, sadece git. Hayatımdan sessizce çıkıp gitmeni istiyorum. anlıyor musun? Tüm vücudum senin yüzünden mosmor olabilir ama sen benim ruhuma daha çok acı çektiriyorsun!" Ben ona acının nasıl olduğunu gösterecektim. Bana karşı gelemezdi. Sıkıca kollarından tutup sarstım.
"Ben sana acının ne demek olduğunu göstereceğim. " Bunu söyledikten sonra onu yatağa fırlattım. Bacaklarındaki morluklar gözüme çarptı. Parmaklarım morlukların üzerinde gezdirirken aniden inledi.
"Ahhh! Canım acıdı! Bu ne sikim içindi?" Yeniden sorduğunda ona baktım. Vereceğim cevaba muhtaçtı. Gerçekten canını fazla yakmıştım. Ve lanet olsun ki bu beni çok mutlu ediyordu.
"Biraz önceki şımarıklığın içindi." Karnıma attığı yumrukları hatırlarken yeniden yaşıyor ve hissediyordum. Onun için yaptıklarımı görememesi çok can sıkıcıydı. Birden gözleri beyaz tişörtün üzerindeki kana gitti. Yataktan kalktığı anda karşısına dikildim.
"Justin, kanıyor. Tanrım, ben yaptım!" Düşüncelerimi okumuş gibiydi. Yanımdan hızla uzaklaşıp duvara yaslandı ve yere çöktü. Onun gitmesi üzerine kanlı tişörtümü çıkarttım ve yarama bastırdım. Yatakta sırt üstü uzandığımda daha fazla kanamaması için dua etmeyi denedim ama hiçbir zaman pazar ayinlerine gitmemiştim. Gözlerimle ona bakış atarken destek alarak kalktı ve bana doğru yürüdü. Yavaşça fısıldadım.
"Uzak dur!" Onun hem ruhuna hem de bedenine acı çektirmeyi istiyordum. Yeniden geçireceği bir sinir krizi onu öldürmeme neden olabilirdi. Ve eğer erkenden ölürse tüm işkence planlarım suya düşerdi. Yeniden kedi yavrusu gibi başını eğip konuştuğunda kabul etmemek imkansızdı.
"Lütfen temizlememe izin ver." başımı sallayarak kabul ettim. Yan taraftaki banyoya gidip gerekli malzemeleri getirdi. Eline aldığı hafif nemli bez ile kanları temizledi. Eline biraz pamuk ve solisyon aldı.
"Bu biraz acıtabilir." Gerçekten beni düşünüyor muydu bilemiyorum. Yarama hızla bastırdığında kendimi sıkarak sakin kalmayı denedim. Beni düşünmediği kesindi, o sadece boş konuşuyordu. Eline aldığı sargı bezi ile yaramın üzerini kapattığında hala ağlıyordu. Gözyaşları çıplak göğsümü ıslatıyordu. Nihayet bittiğinde sordu.
"Acıyor mu?" Bunu bende bilmiyordum. Sadece acıyı hissetmiyorum o kadar.
"Seninki kadar değil." Dediğimde ona yaklaştım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Karnımdaki sızlamayı bir kenara atıp ona daha yaklaşırken beni itekleyerek durdurdu.
"Justin, dur!" Yeniden başa dönmek istemiyordum. Sadece onu altımda hissetmek istiyordum.
"Ne var?" Onun geri çekilmesini engellemek için elim her zaman belindeydi. Sakinliğimi korudum ve gözlerimizi buluşturdum.
"Seni istemiyorum!" Tanrım, yine başa dönmüştük. Bu hali onu öldürmek istememe neden oluyordu ve bir gün yapacaktım. Çığlıklarıyla daha da mutlu olacaktım. Elimden daha çok çekeceği vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasa Dışı(Justin Bieber fan fiction)
FanfictionJustin bieber hayranıysan kesinlikle okumalısın… Justin, intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir genç. O rüya her zaman baş ucunda, sanki bir alacaklı gibi bir gece bile bırakmıyor peşini. Acaba intikamını alabilecek mi?