Yukarıda koloni yöneticilerinin resimi bulunuyor.iyi okumalar dilerim umarım beğenirsiniz.
Karanlık yavaş yavaş çekiliyordu odamın duvarlarından ,güneşin kızıl tonlarının etrafa dağılmasıyla gecede saklı her şey kayboluyordu.Göz kapaklarımı bir an olsun indirmemiş bütün gece yatağımın üzerinde oturmuştum.O sırada bir ses ile irkildim ;
''Jessica ,hazır mısın ? ''
''Evet '' yani sanırım.
Bu gün Dünya 'yı terk edip yeni bir gezende yeni bir yaşama başlayacak şanslı kişilerin ; kolonilere gidecek kişilerin seçmeleri vardı.Milyonlarca genç insan..Dünya 'daki sefalet içindeki yaşamlarına son vermek için orada toplanacaklardı..Fakat aralarından ;her koloniye sadece biner kişi gidecekti...
Kalktım ve boy aynamın önüne geçtim.Her zamanki gibi sıradan giyinmiştim.Asker yeşili gömlek ,üzerine siyah kapşonlu ve siyah pantolon..Bir birine girmiş dağınık saçlarımı topladım.Mavi gözlerim ile aynada bir süre kendimi süzdüm ve odadan çıktım.
Annem ve küçük kardeşim kapının önüne kadar peşimden gelmişlerdi.Annemin gözlerinde büyük bir endişe vardı.
''Anne merak etme benim gibi birisini koloniye alacaklarını sanmıyorum.''
Ne testlerinden geçecektim bilmiyordum fakat yetenekli biri olmadığım kesindi bu yüzden ;
''Milyonlarca yetenekli ve zeki genç katılacak..''diye sözüme devam ettim ayakkabımın bağcıklarını bağlarken..
Benim oturduğum yerde tek katlı harabe evler vardı.Yolları çatlak , her yeri savaştan çıktıktan sonra onarılmamış binalar..
Kapşonluyu kafama çektim.Ellerim cebimde ilerlerken sokağın ıssızlığını aldırış etmiyordum.Bir süre yürüdükten sonra şehir merkezine giden ''Traspey '' denilen araca bindim.Sokakların ve diğer günlerin aksine benim bindiğim bölüm bile çok kalabalıktı.İçeride güçlükle adım atıyordum.Olabildiğince dikkat çekmeden bir köşeye geçtim ve oturdum.Kısa bir yolculuğun ardından şehir merkezine gelmiştim.
Şehir merkezi beni oturduğum yerin aksine ; Büyük gökdelenlerin, şaşalı binaların ,kalabalık ve elit kesimin sokaklarda yürüdüğü , her köşe başında sanal ekranların olduğu ,sürekli eğlencelerin yapıldığı bir yerdi.
Seçmeler Savaş ve Uzay bilimleri Bakanlığı binasında yapılacaktı.Fakat ben daha önce iki kez şehir merkezine gelmiştim ve yolu bilmiyordum.Gürültü ve kargaşa içindeki şehirde ben adımımı attıkça zengin giyimli insanlar yanımdan uzaklaşıyordu.Ben ise hızlı adımlar ile dümdüz yürüyor yolu soracak uygun bir insan arıyordum.O sırada giyimi bana benzeyen koyu sarıya kaçan kumral saçlı arkası dönük bir genç gördüm.Tam arkasına dikildim ve ;
''Savaş ve Uzay bilimleri bakanlığını biliyor musun ? ''
Genç yüzünü bana döndü ve ;
''Bende oraya gideceğim fakat yolu bilmiyorum doğrusu..''
diye karşılık verdi.
Ben tam teşekkür edip soracak birilerinin armaya gidiyordum ki genç ;
Caddenin sonundaki köşede bulunan Traspey durağını göstererek ;
''Sanal ekrana bakacağım şehrin haritası muhakkak orada vardır.İstersen peşimden gelebilirsin. ''
Kafamı onaylarmışcasına salladım ve durağa doğru ilerlemeye başladım.Her adımımı dikkatli atıyor kimseye çarpmadan ilerlemeye çalışıyordum.Bir kaç dakika sonra Traspey durağına gelmiştik.Genç sanal ekranda bir kaç saniye oylandıktan sonra şehrin detaylı bir haritasını açtı.Merkezi yönetim binası ;Waterson Şirketi 'nin karşısında görünüyordu .Yani üç caddeyi daha geçmem gerekiyordu.
Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Savaş ve Uzay Bilimleri Bakanlığı binasının önünde bulmuştum kendimi.Kapının önü o kadar kalabalıktı ki yığılma yüzünden herkes içeri girmek için büyük bir çaba harcıyordu .Şimdiden beni buraya getiren o genci kaybetmiştim bile.Zar zor da olsa içeriye girebilmiştim.
Uzun bir kuyruğun ardından bir kaç saat sonra nihayet sıra bana gelmişti.Beyaz masanın üzerinde oturan simsiyah saçlı ,gözlüklü kadın ;
''İsminiz ?''
''Jessica Miller.''
diye karşılık verdim yüzüme bile bakmadan kağıtları inceleyen kadına.
''Hangi bölge ? ''
''Lengarg.''
Kadın bir süre kağıtları karıştırdıktan sonra ;
''Üçüncü bölüm ,içeri geçebilirsiniz.''
Bölmelere ayrılmış bölümlerden üçüncü bölüme girdim ve kapıyı yavaşca tıklatarak içeri girdim.Karşımda biri kadın olmak üzere orta yaşlarda üç kişi duruyordu.Ortada oturan adam ;
''Jessica Miller buyurun oturun.''
dedi deri koltuğu göstererek.Duvarın büyük bir kısımını kaplayan Waterson şirketinin işareti dikkatimi çekmişti.
Kadın tiz sesi ile ''Öncelik ile basit bir soru ile başlayalım.Bulunduğumuz odanın duvarları ne renk ?''
Dalgamı geçiyordu bu kadın ?Karşımda duran açık gri tonlarındaki duvara bakıp saniyeler sonra ;
''Gri '' diye yanıt verdim.
Kadın ben açıklama beklediğimi düşünmüş olsa gerek ;
''Eğer arakaya dönüp baksaydın şuanda yüzlerce insan gibi dışarı atılacaktın.''
bu cümlesinin ardından yutkundu ve konuşmaya devam etti;
''Pekala şimdi bu kağıdı doldurmanı istiyorum.Bir dakikan var.''
Kağıttaki matematiksel şekiller içeren bu testi yaptıktan sonra kağıdı masanın üzerine bıraktım.Üç kişi kağıdımı birkaç dakika inceledikten sonra beni apar topar kaldırdılar ve odanın köşesinde duran siyah giyimli iki adam kollarımı sımsıkı tutarak beni odadan çıkarttı.Kapı kapanmadan duyduğum son şey ;
''Dört ''
kelimesiydi.
Siyah takım elbiseli adamların beni dışarı atacaklarını düşünüyordum ki çıkış tarafına gitmediğimizi anladım.Beni nereye götürüyorlardı.
''Nereye götürüyorsunuz beni !''diye bağırdım.
Fakat sert ve çatık kaşlı adamlar beni duymamazlıktan gelmiş tek kelime dahi etmeden uzun koridorda yürümeye devam ediyorlardı.Aldığım tek cevap kendi sesimin yankısıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENEN:RUH KORUYUCUSU
Science FictionDünya 'da teknoloji büyük bir hızla gelişiyordu.Fakat Dünya geliştikçe kaynakları azalıyordu.Özellikle ise oksijen su ve bor kaynakları azalmıştı.Yeni uzay araçları imal ediliyor ve kaynak sağlanabilecek gezegenler aranıyordu. Dünya nüfusu 90 Mily...