Kadını görür görmez kızlar susmuş ve bende onların hemen ardından sesimi alçaltıp susmayı başarabilmiştim.Alieen ;
''Daha ilk günden ne oluyor burada ! ''
diye azarlamaya başlamıştı.O sırada kızların araya girmesi ile Alieen 'i susturup olan biteni anlatmaya başlamışlardı..Kızlar sözlerini bitirdiğinde Alieen bir kaç saniye duraksadıktan sonra ;
''Cristiana..Albay Agustin Duncan 'ın kızı..Demek buradasın..''
dedikten hemen sonra yüzünde bir gülümseyiş belirdi..Fakat bu tuhaf bir gülümsemeydi..Ardından sözüne devam etti;
''Demek sizi tehdit etti..Hiç bir şey yapamaz..Çünkü babası onu şımarık olduğu için buraya gönderdi..Disiplini öğrenmesi gerek !''
diye ekleme yaptıktan sonra benim yanıma doğru gelip daha alçak bir ses tonuyla ;
''Dolabını geri alabilirsin..''
Başta bu kadına pek ısınmasam da bu sözlerinin ardından küçük bir sempati duymaya başlamıştım.Onun emri üzerine kıyafetlerimi geri birinci dolaba yerleştirmeye başladım.
Cristiana denen o kızın yüzü bir anda düşmüş ve o bu sözler üzerine mosmor olmuştu..Soyut bir kavramda olsa morarmak ona çok yakışmıştı..Nede olsa moru seviyordu..Kendi içimden geçirdiğim bu alaycı sözler üzerine dayanamadım ve kısık bir sesle kendi kendime güldüm..Neyse ki dolabın kapağı yüzümü gizliyordu..
Saniyeler içinde saçmalamış olduğumu fark edip bir anda ciddi bir yüz ifadesi takındım ve son kıyafeti de yerleştirdikten sonra dolabın kapağını örttüm ve üzerime yönlendirilmiş olan bakışlardan kaçıp yatağıma doğru ilerledim..Yatağın üstünde dinlenmeye başlarken bana bakmayı bırakan kızlarda valizlerine sarılıp eşyalarını yerleştirmeye başlamışlardı.
Kızların çıkardığı gürültülerden sıkılmış ve içinde bir kaç parça bir şey bırakıp yatağın altına iliştirmiş olduğum valize uzandım..İçinden kağıt ve kurşun kalem çıkarıp karnıma doğru çekmiş olduğum bacaklarımın üzerine koyup kağıdı karalamaya başladım..Canım sıkıldığında bunu yapardım fakat uzun süredir elime almamıştım..Ne çizdiğimi bilmeden kalemi oynatmaya devam ediyordum..Çizmek için aklımda bir olgu yoktu ama nasılsa düşüncelerim bir şekilde kağıda geçer parmaklarım nasılsa beni yönlendirirdi..
Dakikalar sonra nihayet çizimi bitirmiş ve durmuştum..Ben güzel bir nesne veya bir portre beklerken karşımda duran kağıda dikkatlice baktım..Bu baş ağrım ortaya çıktığında gördüğüm sembollerden biriydi..Bir anda hızla kalemi ve kağıdı elimden yatağın üzerine attım..Bu semboller neden sürekli beynimi meşgul ediyorlardı ?Anlayamıyordum..Daha önce izlediğim filmlerden felan bilinçaltıma mı işlemişti yoksa..Yada daha önce bir yerde mi görmüştüm ?
Ben bunları düşünürken kağıdı tekrar elime aldım ve bir kez daha baktıktan sonra parmaklarımın arasında buruşturdum ve kalkıp çöpe attım..O sırada camın kenarına doğru ilerlemeye başladım..Güneş batmaya başlamış yerini aya bırakmak için hazırlanıyordu..Bu muhteşem manzara karşısında kala kalmıştım..Bu büyüleyici manzarayı izlemeye devam ederken elimi cama doğru uzattım ve camı açtım..Batmakta olan güneşin turuncumsu ışıkları ile birleşmiş olan havayı içime doğru çekiyordum..Güneş batıp hava alaca karanlığa dönene dek dakikalarca burada dikilmiştim..Düşünceler.. Geçmiş anılarım..Ve ne olacağını hiç bilmediğim geleceğim..Bunların arasında kaybolmuştum..
''Jessica ! ''
sesi ile irkildim..Bu ses Alania 'ya aitti.
Kafamı çevirdim ve yanıt beklermişcesine ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENEN:RUH KORUYUCUSU
Science FictionDünya 'da teknoloji büyük bir hızla gelişiyordu.Fakat Dünya geliştikçe kaynakları azalıyordu.Özellikle ise oksijen su ve bor kaynakları azalmıştı.Yeni uzay araçları imal ediliyor ve kaynak sağlanabilecek gezegenler aranıyordu. Dünya nüfusu 90 Mily...