Hafif bir baş ağrısı ile gözlerimi açtım.Gözümü alan floresan lambanın ışığı yüzünden istemsizce göz kapaklarım aşağı indi ve tekrar fakat bu sefer kısık bir şekilde gözlerimi açtım.Nerede olduğumu anlamak için bir yandan hafifçe doğrulmaya çalışırken bir yandan da parmaklarımı ensemde gezdirmeye başladım.Ağrının geçmesi için ovuştururken o sırada karşımda beyaz önlükle orta yaşlarda bir kadın dikildi.
''Jessica Miller..Uyandınız demek..Ben doktor İsabel..''
bana bakan kadına hafifçe gülümseyerek ;
''Ben neredeyim acaba ? ''
diye bir soru yönelttim.En son seçmelerde arenada adımı duyduktan sonra bilincimi kaybettiğimi hatırlıyordum..Kadının orman yeşiline kaçan ela gözlerine cevap bekler bir şekilde bakarken kadın ;
''Savaş ve uzay bilimleri bakanlığının revirindesin..Seçmeler sırasında son oyunu kazandıktan sonra bayılmışsın..Seni buraya getirdiler..Endişelenecek bir durum yok evine dönebilirsin..Ha bu arada görevliler yarın sabah saat dokuzda kolonilere gidecek uzay araçların kalkacağını sana iletmemi istediler..Dokuzda bakanlığın önünde ol. ''
diye yanıtlamıştı.Ardından elindeki tabletten bir kaç bir şeyler yazıp işlem yaptıktan sonra odadan çıktı.Bense onun hemen peşinden bu revirden çıkmış ve akşamın o eşsiz karanlığını sonuna kadar aydınlatan bu görkemli şehrin parıl parıl parlayan gökdelenlerin ve büyük mağazaların önünden geçmek üzere Traspey durağına ulaşabilmek için yola koyulmuştum..
Traspey gelip bende bindiğimde yolculuk sırasında düşüncelere dalmıştım..Bir akşamda nasıl hazırlanabilirdim ki ?Kişisel eşyalarımı valize koymak bir yana annem ve kardeşimi bir gecede nasıl bırakıp gidecektim..?Bu şekilde aklıma takılan soru ve düşünceler denizinin içinde kaybolurken ineceğim durağa gelmiştim..
Caddeyi aydınlatan kırık sokak lambalarının altından yavaş yavaş bir bir geçerken bir anda başlayan yağmur hızlanmama neden olmuştu..Yağmur damlaları elmacık kemiklerimden ve burnumdan aşağı doğru süzülüp akarken yüzümün daha fazla ıslanmasına engel olmak için hızla kapşonumu çektim..Dışarıda kalan saçımın bir kısımını da kapşonun içine itekledikten sonra yoluma devam ettim..Bu sırada ise gök gürültüsü ve çakan şimşekler caddedeki beş altı kişiyi ürkütmüş ve hızla koşarak evlerine girmişlerdi.
Bu ıssız caddeden sokağıma doğru sapmıştım.Köpek havlamaları ve çöpleri karıştıran kediler bana eşlik ediyordu..Sokağın evlerinin ışıklarına bakarak ilerlerken nihayet bizim evin önüne gelebilmiştim.Hızla kapıyı çaldıktan sonra annem karşımda dikilmiş ve bir anda bana sarılmıştı.
''Nerede kaldın ?Senin için çok endişelendim ! ''
Bana sarıldıktan sonra hızla içeri çeken annem;
''Yemek hazır hadi üzerini değiştir ''
Bunun üzerine ben odama gittim ve hızla ıslak kıyafetlerimi değiştirip sofraya oturdum.En son ise küçük kız kardeşim masaya oturmuştu.Tabaktaki yemekleri tüm gün aç olduğum için büyük bir iştahla yemeye başlamıştım.Tam bir kaşık daha ağzıma götürmüştüm ki annem ;
''Neden geç kaldın Jessica ? ''
ağzımdaki lokmaları çiğneyip yuttuktan sonra ;
''Seçmeler başladı ve ben dördüncü koloniye gitmeye hak kazandım..Son oyunda kazandıktan sonra bayıldım bu yüzden de revire götürmüşlerdi...Ancak gelebildim.''
Bunun üzerine annem neden bayıldığımı bile sormadan büyük bir sevinçle oturduğu yerden kalktı ve bir anda bana sarıldı ;
''Demek kazandın..Kızım..İnanamıyorum..Hayatın kurtuldu..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENEN:RUH KORUYUCUSU
Science FictionDünya 'da teknoloji büyük bir hızla gelişiyordu.Fakat Dünya geliştikçe kaynakları azalıyordu.Özellikle ise oksijen su ve bor kaynakları azalmıştı.Yeni uzay araçları imal ediliyor ve kaynak sağlanabilecek gezegenler aranıyordu. Dünya nüfusu 90 Mily...