Kazanın üstünden sadece 8 sene geçti 27 yaşındayım ve yaşadıklarım dün gibi aklımda. Evliyim ve bir oğlum var ismi Talia. Evet, aşık olduğum adamla evli değilim ve doğru duydunuz oğluma onun ismini verdim, ismiyle yaşasın diye. Oğlum ayakta durmamı sağlayan tek şey bu hayatta.
Talia'yı çok bekledim belki bir gün beni hatırlar döner diye ama ben ne kadar istediysem bir o kadar geri tepti bu isteğim. Talia'ya ne mi oldu? Beni unuttu yaşadığımız onca yılı, hayallerimizi, herşeyi unuttu. Belki isteyerek unutmadı ama hatırlatmakta istemedi ve bunu düşündüğüm her an kalbim daha çok acıdı. O hayatımdan gittiği müddetçe hep anılarımda yaşadı. Çok yorulmuştum bu yükü tek başıma sırtlamak zor gelmişti bana.
.....
Bağacığım çözülmüştü, Talia elini bırakmamdan nefret ederdi ama bağacığım çözülmüştü ve üstüne basıp düşebilirdim eğilip bağlayacaktım. Talia'yla aramızda henüz beş adım yoktu, hayatımın dönüm noktası olan o kaza oldu. Araba bana çarpmıştı, yerde öylece yatıyordum. Herşey kırmızıydı ama onun gözlerini bu kırmızılıkta bile hemen benimsemiştim. Hareket etmeye taakatim yoktu. Herkes etrafımı sarmıştı. Çok yorgundum, sanki elli ton patates çuvalını üstüme yüklemişlerdi. Bana baktı, baktığı anı çok iyi hatırlıyorum küçük bir çocuğun masum hayallerini çalışmışcasına çaresizdi. Geldi yanıma, yaklaştı, konuşmaya halim yoktu beynim dilimi yönetemiyordu ama başardım ona çok ince bir ses tınısıyla ''sil göz yaşlarını, sil ki gökyüzü aydınlansın tosbaam" dedim. Kimsecikler duymadı. Sildi göz yaşlarını elinin tersiyle "SUS!'' dedi bana "sus ki kor olan yüreğimdeki göl kan olmasın daha fazla." Çok çaresizdi diz çöktü kafasını iki elinin arasına aldı. Sonra bana baktı, sanki beni hayatında ilk defa görüyormuş gibi baktı. Çok korkmuştu ama bu manasız bakışın anlamı neydi acaba?
Çevremdeki kalabalıktan biri ambulansı çağırmıştı herhalde, çok beklemedim. Hastaneye geldiğimizde Talia yanımda yoktu. Ölüm olsa yanlız bırakmazdı ki beni, neredeydi şimdi? Bunları düşünmenin yanı sıra uyku zihnimi ele geçiriyordu ve ona teslim olmuştum.
Uyandığımda biraz daha dinlenmiş hissettim karanlıktı biraz gözümün aldığı hasardan dolayı sarmışlardı birini ondan olmalıydı bu karanlık. Doktor yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu "Günaydın küçük hanım" dedi. Çok samimiydi. Etrafa göz gezdirmek istedim annem karşı koltukta yorgun düşüp uyumuştu heralde, yazık ne endişelenmiştir şimdi. Doktora sorduğum ilk soru "Talia nerde, iyi mi?" olmuştu. Yine o kocaman gülümsemesiyle cevap verdi arkadaşın küçük bir travma atlatmış onunla da ilgileniyorlar, demişti. Sevindim. O sırada annem uyandı o kadar çok mutlu olmuştu ki kaza geçirdiğimi unutup bana sımsıkı sarılmıştı. Onu bu mutluluktan mahrum etmek istemezdim ama henüz vücudum kendini toparlayamamıştı ve canımın yandığını belirten bir ses tonuyla onu kendimden uzaklaştırdım. Doktor bir sürü şey anlatmıştı aslında gözlerinin içine bakıyordum ama Taila'yı düşünüyordum. Sonunda ameliyat olacağımı anlamıştım. Taila hâlâ meydanda yoktu ve konusu da açılmıyordu. Anneme bir iki kere sormuştum ama beni duymazdan gelmişti. Kötü bişey olduğunu düşünmüştüm ve endişelenmiştim. Doktorum kontrol için geldiğinde ameliyata girmeden Talia'yı görmek istediğimi belirttim. Bana sadece iyi olduğunu ve gözetim altında tuttuklarını söylemişti. Ameliyat başarıyla geçmişti. Bir günde resmen hayatım elimde olmadan çok değişmişti. Hayatımla birlikte gözlerim ve göz rengimde değişmişti. Tabiri caizse hayata bakış açım değişmişti.
Ameliyattan çıktığımda sorduğum ilk soru yine Talia olmuştu. Annem artık dayanamayıp anlatmaya başladı. Yaşadığımız bu olay, ani travmayla hafıza kaybına sürüklemiş Talia'yı. Şimdi anlam vermiştim beni ilk defa görüyormuş gibi bakmasına. Annemin anlattıkları karşısında donakalmıştım. Kendimi siyah beyaz filmdeki kırmızı paltolu kız gibi hissetmiştim, sanki herkes durmuşta bir tek ben hareket ediyordum. Doktor bunun geçici olduğunu söyledi ama herşeyi tam olarak hatırlaması ne kadar sürer bilemiyorduk. Ne yani ben onun sadece sevgilisi değildim ki çocukluğuydum herşeyi unutsa bile beni unutmazdı ki. Annem anlatmaya devam etmişti, Talia'nın artık bu hastanede olmadığını ve yurt dışında tedavi göreceğini söyledi. Hayatım bir anda alt üst olmuştu. Ben hiç Talia'sız kalmamıştım ki, onsuz nasıl nefes alırım onu bile bilmiyordum. Sonra her yerde onun izi vardı bütün hayatım hep ona adanmıştı. Artık çaresiz olan bendim. Bundan sonra ne yapacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUĞUN SONU
ChickLitSevmek neydi? Neden gerekti? Aşk gerçekten mutlu mu eder, yoksa tamamıyla bir hayal kırıklığı mı? Kendi içimizde cevap bulamadığımız o derin soruların gerçekten bir cevabı var mı? Varsa benliğimiz neden cevaplamak yerine kafamızı karıştırıyor?