Bu siyah gözler o gün kapıma dayanan Eren'in gözleriydi. O kadar soğuk ve nefretle bakıyordu ki içim ürpermişti. Pelin'in sesiyle kendime geldim.
"Kankaa kendinde mısın?" diye sordu. Başımı hafif ona doğru döndürerek bakışlarımı Eren'den aldım. "Yüzün bembeyaz oldu bir anda noldu?" diye sordu.
"Kalk gidelim buradan." dedim telaşla. Eren'in yanıma gelmesinden birşey yapmasından korkuyordum. Bir yandan ayağa kalktım. Hızla kalktığım için sandalyem düşmüştü. Telaşla dönerek onu kaldırdım.
"Kızım noldu anlatsana! " dedi Pelin. O da benim telaşıma kapılmıştı. Çantamı ve alışveriş poşetlerini aldım. Çantamı hızla açarak içinden cüzdanımı çıkardım. Elime geçen paraları masanın üzerine hızla bıraktım. Göz ucuyla Eren'e baktığımda bana bakarak sırıttığını görmüştüm.
Telaşlanmam hoşuna gitmişti pisliğin! Hızlıca Pelin'i bileğinden yakaladım ve çıkışa sürükledim. Kapıdan çıktığımızda biri geliyormu diye arkama baktım. Kimse yoktu.
Hiç konuşmadan yürümeye başladım. Ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı verdim.
"Damla noluyo anlatmayı düşünüyor musun!?" dedi Pelin kaşlarını çatarak.
"O gün kapıma dayananlar vardı ya. İşte oradaki çocuk arka masadan bizim masaya bakıyordu. Bende korktum gelir diye." dedim telaşla.
"Bak bitanem sen bu olayın etkisinde fazla kalmışsın. Olay kapandı gitti. Hala uzatmanın bir manâsı yok bence, hem onlarda uzatmıyor. Uzatsalar çocuk gelir seni tehdit eder ya da seni korkutacak birşey yapardı." dedi içtenlikle.
"Orası öyle ama ne bildiğim ilk defa böyle birşey yaşıyorum."
"Geçti gitti uzatmanın anlamı yok." dedi gülümseyerek. Onu onaylayarak kafamı salladım.
"Hem kızım 300 TL bıraktın masaya utanmasam fazlasını alırdım." dedi gülerek.
"Hadi ya o kadar bıraktım mı? Telaşla fark etmedim." dedim bende kahkaha atarak.
Kahkahalar eşliğinde yürüdük.
"Gideli mi yoksa birşeyler daha yapalım mı?" dedim.
"Valla gidelim yoruldum." dedi Pelin yüzünü buruşturarak.
"Bende. Ama bize gidelim kız kıza otururuz dedim."
"Olur" dedi Pelin heyecanla.
Elime telefonumu alarak şöförü aradım. Bizi almasını söyleyerek telefonu kapattım. Yavaşça çıkışa yöneldik. Tabi çıkarken Pelin sürekli Mert'le mesajlaştığı için yolda sürekli duruyordu. Yürüyerek mesaj yazamıyomuş çünkü.
Kapıdan çıkınca söförün bizi beklediğini gördüm. Mehmet amcaya gülümseyerek selam verdim ve arabaya bindik.
Telefonu hiç bırakmayan Pelin e döndüm. "Kızım bırak artık şu telefonu olan var olmayan var." dedim sitemle.
Bana bakarak gülümsedi ve tekrar cevap yazmaya başladı. Resmen takmamıştı beni. Bende telefonumu alarak sosyal medyada gezinmeye başladım. İkimizde telefonlara gömülmüştük.
Mehmet amcanın "Geldik Damla hanım." demesiyle irkildim ve kafamı kaldırdım. Bu adamın bana hanım demesini sevmiyordum. Komik geliyordu.
"Teşekkür ederim Mehmet amca." diyerek indim.
Çantamı açarak içinden anahtarlarımı aramaya basladım. Ama yoktu.
"Anahtarlarım yok." dedim Pelin'e dönerek.