Eren'i karşımda görmenin telaşıyla bir adım gerileyerek arkamda duran Mete'ye çarptım. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. Eren'in gözleri arkamda duran Mete'ye kayınca kaşları çatıldı. Gözlerini tekrar gözlerime dikti. Bir insan ancak bu kadar nefretle bakabilirdi.
"Anahtarlarını bugün kafede düşürmüşsün." dedi düz soğuk bir sesle. Uzattığı anahtarları korkak bir tavırla aldım.
"Teşekkür ederim." dedim yutkunarak. Ellerim ellerine temas ettiğinde buz gibi soğuk olduklarını fark ettim. Havanın aksine Eren'in elleri buz gibiydi.
Bana cevap vermeye tenezzül bile etmeden arkasına dönüp siyah arabasına binerek çekip gitti. Gidişini tüm dikkatimle izledim. En son Mete'nin dürtmesiyle kendime geldim.
"Damla dünyada mısın?"
"Hı?" diyerek ona döndüm. Mert ve Pelin de yanımıza gelmişlerdi.
"Kimdi o yüzün bembeyaz oldu bir anda?" dedi Mete.
"Bir arkadaşım." dedim zoraki bir gülümsemeyle. Pelin ise göz kaş işaretleri yaparak konuşmaya çalışıyordu. Pelin'in bu haline gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Hiç tekin birine benzemiyor bence uzak dur!" dedi Mete.
"Neyse hadi film falan izleyelim." diyerek konuyu kapattırdım. Herkes salona doğru gitmeye başladı. Pelin arkada kalarak yanıma geldi.
"Kız bu o çocuk mu yoksa?" dedi fısıltıyla tüm dedikoducu ruhunu ortaya koyarak.
"Evet"
"Oha ya çocuk çok yakışıklı. Acaba sevgilisi var mı?" dedi çenesini ovuşturarak.
"Kanka senin Mert'in yok mu? Sevgilisi olmasa napacaksın çocuğu?" dedim gülerek.
"Yok kanka sana ayarlarız diye şey ettim." dedi sinsice gülerek.
"Oldu Pelin çocuk evimi bassın sonra da bana ayarlarız"
"Aman bişey de beğenmiyorsun." dedi burun kıvırarak ve önden yürüyerek salona gitti.
✳✳✳✳✳
Sabah, üç aydır unuttuğum alarmımın sesi kulaklarımı tırmalayarak beni uyandırdı. Bir küfür sallayarak alarmı kapatıp yataktan kalktım.
Bir türlü gözlerimi açamıyordum. Daha fazla uykuya ihtiyacım vardı. Gözlerimi ovuşturarak yataktan kalktım. Çıplak ayaklarım soğuk zeminle buluşunca içim ürperdi. Hızlıca banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım ve kendimi ılık bir duşa attım.Duştan çıkınca dolabımın önüne geçtim. Üzerime beyaz kalın askılı bol bir bluz geçirdim, altında yüksek bel toz pembe bir şort giydim. Bluzu şortumun içine katıp spor bir hava verdim. Ayakkabı olatakta beyaz bez ayakkabılarımı giydim. Saclarımıda tepeden bir at kuyruğu şeklinde bağladım.
Sıra makyajıma geldi aslında makyaj yapma istemiyordum. O yüzden biraz maskara ve parlatıcıyla işimi bitirdim. Pembe ve bayaz renklerin hakim olduğu sırt çantamı da aldım. Aynadan son kez nasıl göründüğüme bakıp aşağıya indim.
Mutfağa girdiğimde masada annem beni bekleyerek kahvesinden içiyordu.
"Günaydın." diyerek masaya oturdum. Ben oturduğun sırada babamda mutfağa girdi.
Beni öperek yerine oturdu. Ailece kahvaltımızı yapmaya başladık.
"Seni ben bırakayım mı?" dedi babam
"Olur geçerken Pelin'ide alalım olur mu babiş?"
"Tamam." dedi babam gülerek.
Daha hala uykum olduğu için iştahım yoktu. Son bir peynir daha attım ağzıma ve masadan kalktım.