O gün Eren'i orada bırakıp hızla uzaklaştım. Ona sarılmamam gerekirdi. Hata yapmış gibi hissediyordum. O...o çok tehlikeliydi, sürekli bana zarar veriyordu. Ama yine de beni ona çeken birşeyler vardı.
Küçükken de böyleydim ben; yapılmaması gereken herşeyi yapardım. Beni uyarsalar bile yine de benim için tehlikeli olan şeyler beni çekerdi. Ama bu sefer ki bir ateşe yaklaşmak falan değildi. Eren'le birlikte olmak kendini ateşe atmak demekti.
Kendimi frenlemeliydim. Bunu yapabilirdim. Tek yapmam gereken onu görmezden gelmekti.
Içimden bunları tekrarlayarak okula yürüdüm. Hava biraz serindi ama bu beni kendime getirir diye düşünerek yürümeyi tercih ettim.
Giriş kapısına geldiğimde karşıma bakmamla Eren'i görmem bir oldu.
Da da da Dann!!
Yapabilirsin Damla! Tek yapman gereken o tarafa bakmamak. Okuldaki diğer yüzlerce insandan sadece biri o. Bakmasan da olur.
Gidip çocuğa sarılan ben. Şimdi görmezden gelen kim? Yine ben...
Merdivenleri hızla çıkarak sınıfa yöneldim.
Şu an Eren'in bana bakışlarını hissediyordum. Büyük ihtimalle beni durdurup konuşmak isteyecekti.
Yavaş adımlarla yürümeye devam ettim. Fakat Eren beni durdurmamıştı. Adımlarımı biraz daha yavaşlattım. Ama gerizekalı hala gelmiyordu.
O kadar sarılmışız aramızda birşeyler geçmiş sonuçta neden gelip konuşmuyordu ki. Yani genelde filmlerde öyle olurdu. Bu çocuk harbi odundu...
Arkama dönerek Eren'e baktım. Tahmin ettiğim gibi o da bana bakıyordu. Yanına gittim.
"Neden durdurmadın beni?" dedim sitemle.
"Ne?" dedi anlamayan bakışlar arasında.
"Yani filmlerde öyle olur. Kız görmezden gelir erkek konuşmak için onu durdurur. Ve konuşurlar." dedim. Allahım şu an yaptığım şey gerçekten rezaletti. Ne yaptım ben, ölmek istiyorum.!
"Ne konuşacağız ki?" dedi iğrenç bir sırıtmayla.
Çevredekilerin de bize merakla bakması yanaklarımın alev alev olmasına yetmişti.
"Neyse ya boşver..." dedim. En iyisi kestirip atmaktı. Yoksa büyüyen rezaletim ve ben bu okula sığmayabilirdik.
Arkamı dönerek gidiyordum. Eren'in sesiyle olduğum yerde kaldım.
"Damla!" dedi normal bir şekilde. Kesin konuşmak isteyecekti. Bende biraz naza çeksem iyi olurdu. Sonuçta ilk adımı atan bendim devamını o getirmeliydi.
Eren'e döndüm ve suratına ifadesiz bir şekilde baktım.
"Küçücük yaşanmışlıkları bu kadar büyütmeye gerek yok. Benim söylediğim sözleri ya da yaptığım küçücük bir hareketi fazla büyümüşsün sanırım sen. Aramızda olanlar pek de büyük birşey değil." dedi gayet keyifli bir biçimde.
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. Herkes şuan sanki yatmışız da ben gözümde büyütmüşüm gibi anladı. Çoğu kişi kendi aralarında fısır fısır konuşuyordu.
Şuan ağlayabilirdim...
"Gerizekalı!" diyerek hızla sınıfa çıktım.
Anlamıyordum... O gün o kadar samimi ve içten konuşan biri şuan nasıl bu kadar kalpsiz ve iğrenç olabilirdi.
Sınıfta sırama çantamı fırlatarak oturdum. Cidden dengem alt üst olmuştu.
Zaten ben bu çocuktan uzak durmak istemiyor muydun? Bir de ne diye gelip beni durdurup konuşmasını istiyorum ki?