Saat 9'a yakın yatağına yatıyorsun. İlginç, bu saat senin için erken, ama umursuyor gibi görünmüyorsun. Bir şey hissedene kadar dönüp duruyorsun. Biri seni izliyor, bundan eminsin. Odayı tarıyorsun, hiçbir şey yok, ama yine de huzursuz hissediyorsun.
Sırtüstü yatıp, yüzünü odaya çeviriyorsun. Gözlerini kapayıp uyumaya çalışıyorsun, ama yapamıyorsun. Gözlerin hala üzerinde olduğunu hissediyorsun, seni izliyorlar.
Örtüyü kafana kadar çekiyorsun, ve o rahatsız his solup gidiyor. Rahatlayıp gözlerini kapıyorsun, ama kapadığın anda o his geri dönüyor. Seni izleyen gözleri aramak için örtüyü kıpırdatmaya korkuyorsun.
Dehşete düşüyorsun, ama kalbin ritim atlarken örtüyü aşağı indiriyorsun. Odayı gözden geçiriyorsun, yine hiçbir şey yok.
His kayboluyor, ve çocuk gibi davrandığın için kendini azarlıyorsun. Duvar tarafına dönüyorsun ve rahat bir uykuya dalıyorsun.
Ama sana şunu sormama izin ver; odanda kaç tane saklanma yeri olduğunu biliyor musun?
Ben biliyorum. Binlerce.