Bir Cuma gecesi. Ebeveynlerin hafta sonu evde değiller, onlar yokken küçük kardeşine bakmak için seni evde bıraktılar. 17 yaşında, yaşı 9 olan birinin kendini öldürmeyeceğine emin olmaktan daha fazla şey yapabilecek kapasitedesin. Gece yarısına çeyrek kala olmasına rağmen, ikiniz de ayaktasınız. Şu an odanda ev ödevlerini yapıyorsun ve o da alt kattaki oturma odasında televizyon izliyor.
Odan oturma odasının tam karşısında, bu yüzden ince duvarlar nedeni ile televizyonu her zaman duyabiliyorsun. Her aksiyon filmi, her şov programı, her tanıtım reklamı sana gayet net ve gürültülü bir şekilde ulaşıyor. Eskiden seni deli ediyordu, ancak artık arkaplandaki sesler arasında çalışmaya alıştın. Sadece nadir zamanlarda dikkatini dağıtacak kadar gürültülü oluyor. Öyle olduğunda, evdeki tek merdivenden iniyorsun ve ordaki her kimse sesi kısmasını söylüyorsun. Ya da üşeniyorsan zemine bağırarak isteğini onlara iletiyorsun. Genelde seni duyuyorlar.
İşine odaklanmış olsan da, erkek kardeşinin ne izlediğinin tamamen farkındasın. Suç dizisi ya da ona benzer bir şey olduğunu düşünüyorsun. Şu anda sadece bir karakteri duyabiliyorsun, muhtemelen bir çete lideri ya da öyle bir şey, gelecek kavgada düşmanlarını nasıl ezip geçeceğiyle ilgili bir şeyler zırvalıyor.
"Gazeteye benzeyinceye kadar ezeceğiz onları. Her yerde siyah, beyaz ve kırmızı olacak!" Bu sözden sonra kardeşin haykırarak gülüyor. Zaten olgunluğu ancak onun seviyesinde olan biri uyduruk bir kelime oyununa gülebilir.
Yardımcılarından biri "Çok doğru Luppo!" bağırdı.
Başka bir karakter ürkek bir sesle "Bunu yapmamız uygun olur mu bilmiyorum. Bana doğru gelmedi." dedi. Kardeşinden daha da fazla kahkaha geldi.
Çete lideri "Planımla bir sorunun mu var?"diye sordu. Sinirlendiği belliydi.
Başka biri aceleyle cevapladı "Hayır, sadece düşünüyorum da belki de--" cümlesi kavga sesine benzer bir şeyle kesildi. Ardından bir çığlık, ve sonra biri beyzbol sopası ile dövülüyormuş gibi gelen 'bam' sesleri geldi. Erkek kardeşin yine kıkırdadı. Neyin komik olduğu hakkında bir fikrin yok.
Ağırdan alan karakter- şu an dövülen kişi- merhamet için yalvarıp durdu, ama onu döven kişi acımadı. Darbeler gelmeye devam etti. Kurban son kez yalvardı, ama kemik kırılmasına benzer bir ses duyduğunda sesi kesildi. Ulumaya benzer kahkahalarla karışık hastalıklı bir kıkırdama onu takip etti. Boğazını temizledikten sonra çete lideri konuştu "İtirazı olan başka birç var mı?"
Kimse karşı çıkmadı.
Sessizliğin ortasında, kardeşinin kıkırdadığını duyuyorsun.
Patron tekrar konuştu "Pekala, bunun yolumuzdan çıktığına sevindim." Derin bir nefes alıp verdi "Ah, Tanrım, tamamen kan içinde kaldım"
Bu cümle kardeşinin kahkaha krizine girmesine neden oluyor. Eğer bunun komik olduğunu düşünüyorsa ne olduğunu anlamamıştır, diye düşünüyorsun.
"Bana bir havlu ve bir kkova su getir Frankie," diye emrediyor çete lideri "Sonra da bu pislik parçasını sokağa atalım. Fareler bile yiyebilir bunu, değil mi?" Kardeşin tarihteki en komik espiriyi duymuş gibi kahkaha atıyor.
Bu kez erkek kardeşinin histerik kahkahası 1 dakikadan kısa bir sürede, her saniyede daha da gürültülü hale geliyor. İşler garipleşmeye başlıyor.
Midenin bulandığını hissediyorsun. Büyük-kardeş iç güdülerin seni ele geçiriyor, ve kardeşinin bu saatte korkunç bir cinayet filmi izlememesi gerektiğini fark ediyorsun. Aslında hiçbir zaman izlememesi gerek, yoksa kabus görür. Lanet, eğer bu şey kulağa geldiği kadar kanlıysa seni bütün gece ayakta tutacak. Yatağa gitmesi için bağırıyorsun, cevap yok. İnatçı çocuk. Tekrar deniyorsun. Hala cevap yok. Belki de koltukta uyuyakalmıştır. Aşağı inip onu yatağına taşımaya karar veriyorsun.
Masandan kalkıp odandan çıkıyorsun. Merdivenlere giden koridordan geçince televizyondan gelen ses aniden duruyor. Aşağısı karanlık. Televizyon açık değil. Erkek kardeşin televizyonun önündeki koltukta değil. Ona sesleniyorsun. Kimse cevap vermiyor. Alt kattaki hiçbir odada yok.
Aniden telaş yapıp üst kattaki odasına koşuyorsun ve içeri bakıyorsun. Onu gece lambasının yanında horlarken buluyorsun. Bir süre önce uykuya dalmış olmalı, çünkü sen görmeden alt kata inmesine imkan yok. Yine de bir ona bir şey olmadığı için rahatlamış durumdasın, ve zihnini korkunç bir gece-yarısı filmiyle zehirlemediği için de mutlusun. Pozitif bir şekilde rahatlamışken aniden fark ediyorsun, öyleyse az önce televizyon izliyor olmasına imkan yok.
Buz gibi bir ürperti hissediyorsun. Arkandan bir kahkaha sesi geliyor; bu kahkaha az önce aşağıdan gelen ve kardeşine ait olduğunu sandığın kahkaha.
Şimdi çok, çok daha yakında.