"Anne hadi ama böyle yapma. Hem eminim tanıyınca benim gibi sen onu seveceksin."
diyerek anneme sarıldım ve onay beklercesine ona bakmaya başladım. Hafifçe kolumu çimdikledi ve kaşlarını çatıp
"Kız o nasıl söz öyle? Daha senin yaşın kaç başın kaç? Bu yaşta sevgi mi olurmuş?"
diye kızmaya başladı. Acıyla yüzümü buruşturup kolumu ovaladım ve masumca bakıp
"Sen benim yaşımdayken babamla evlenmiştin ama."
dedim.
"Kız sus! Bak bir de ne diyor! Sen daha çocuksun. O eski dönemdeki anne babaların bilgisizliğindendi. Eğer elimde olsaydı o yaşta evlenir miydim ben hiç?"
diyerek beni azarladı. O an aklıma gelen şeyle gülümsedim ve annemi dirseğimle hafifçe dürterek
"Babamı sevmiyordun sanki."
dedim. Annemin tontiş yanakları anında al al oldu ve içini çekerken
"Sevdim... çok sevdim. Baban o zamanlar incecik uzun boylu filinta gibi adamdı. Gülünce gamzesi ortaya çıkardı..."
diyerek babamı anlatmaya başladı. Yavru köpek bakışlarımı yapmaya başladım ve annemi taklit ederek
"Bende sevdim anne... çok sevdim. O, o kadar yakışıklı ki... Böyle gülünce gözlerinin içine gülüyor, sonra o kadar güzel bir sesi var ki adeta insanın kalbine dokunuyor..."
Ben onu anlatmaya başladığım andan itibaren annem beni dikkatlice dinlenmişti. Ben sözümü bitirdiğimdeyse
"Madem onu bu kadar çok seviyorsun tamam gelsin o zaman. Gelsin görelim bakalım şu çocuğu..."
diyerek yerinden kalkmış ve mutfağa doğru yönelmeye başlamıştı. Bense mutlulukla arkasından bağırmış ve onu ne kadar çok sevdiğimi defalarca tekrarlamıştım.
* * * * *
Gece haklıydı. Ben onu daha öncesinde, annem yaşarken de tanıyordum. Gördüğüm rüya bunu kanıtlıyordu. Gördüklerim bir rüyadan çok bir anı gibiydi. Sanki... sanki ruhumun derinliklerindeki bir hazineyi bulmuştum. Peki ama neden onu daha önce tanıdığımın farkına bu kadar geç varmıştım? Neden ona ve anneme dair hatırladığım tek şey bu kadardı? Yoksa bunu o mu istemişti? Eğer onu daha önce hatırlasaydım her şey daha farklı olabilirdi. Bu yüzden mi onu hatırlamamı engellemişti? Bu mümkün olabilir miydi?Ben onu seviyordum. Hem de her şeyden çok. Onu bu kadar çok severken ona ait bu kadar az şey bilmem normal miydi? Göz yaşlarım istemsizce akmaya başlarken ben kendimi kontrol edemiyor ve hıçkırıklara boğuluyordum. Böyle olmasını istememiştim. Neden ailem beni terk etmişti ki sanki? Yalnızlık çok acı veriyordu. Gecenin zifiri karanlığında odayı aydınlatan tek şey sokak lambasıydı ama bu içimi aydınlatmaya yetmiyordu. Yatakta oturur pozisyona geçerek dizlerimi kendime doğru çektim ve ruhum kadar soğuk olan duvara yaslandım. Ellerim istemsiz bir şekilde saç diplerime gittiğinde kendimi durduramıyordum. Ağlamam devam ettikçe hıçkırıklarım kesiliyor ve yerini çığlıklara bırakıyordu. Bu bir müddet böyle devam etti. Ta ki birisi bana sarılıncaya kadar. Bir umutla kafamı çevirip gelenin kim olduğuna baktığımda gördüğüm kişi o değil Geceydi. Çığlıklarım onu uyandırmış olmalıydı. Gözlerim Gecenin gözlerine sabitlendiğinde bir parça hüzün ve onun arkasında gizlenmiş olan umudu gördüm. Kollarımı yavaşça onun boynuna dolayıp bir müddet daha ağladım ama sakinleşmiştim. Gece beni sakinleştirmişti. Gece saçlarımı okşarken yavaşça kulağıma fısıldıyor ve daha iyi hissetmemi sağlıyordu. Gecenin kollarında kendimi uykuya bırakırken duyduğum son söz
"Üzgünüm."
olmuştu. Bu bir özürdü sanki. Peki ama Gece neden benden özür diliyordu? Bunu çok yakında öğrenecektim...
Sonunda kısa da olsa yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir. Finale çok az kaldı ve artık gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İpek'in her şeyi öğrenme zamanı geldi. Bakalım ipek onu bulabilecek mi. En iyisi sizi tutmayayım ve biran önce diğer bölüme geçin. Iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyanın Esareti
ContoRuhum başka bir ruha ihtiyaç duyduğunda o geldi yanıma . Sarıp sarmaladı beni , her zaman korudu . Ve şimdi ...şimdi onu bulma zamanı .... Rüyalarının esiri olmuş bir genç kızın arayış hikayesi ... BU KONUDA VE İSİMDE YAZILMIŞ İLK HİKAYEDİR VE HAKL...