5. Bölüm | Kurşun

20 3 0
                                    

Hatırlatma:

"YETER ARTIK! BENİ BURADA DAHA NE KADAR TUTMAYI DÜŞÜNÜYORSUN?"

"Bana mı bağırdın sen?" Sakin olmaya çalışıyordu fakat sesindeki tehditkâr hava fark edilmeyecek gibi de değildi. Bir kaşı havada, düz çizgi haline gelmiş dudakları ve delici bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Soruma cevap ver!" Dedim tıslarcasına, sesimi en az onunki kadar korkutucu çıkarmaya çalışmıştım.

"Şu an bana emir verecek konumda değilsin hele ki bağırmak...

Alayla güldüğü cümlesine tezatla donuk gözler ve öfkeli bir tonla sonlandırmıştı.

...yapacağın en son şey olur."

"Yeter ya ne bu tavırlar. Beni bırak yoksa ben kurtulduğumda daha kötü olur!"

Baş ve işaret parmağı çenemi sertçe kavradı, yüzünü yüzüme hizalamıştı, öfkeyle çatılmış ve yine kalkmış sol kaşıyla beni ürkütmeyi fazlasıyla başarıyordu. Bazen çenemi tutmayı öğrenmeli ve hatalarımdan ders çıkarmaya çalışmalıyım.

"Nerede olduğunu unutma! Bana bir daha bağırmaya cüret edersen kendi kuyunu kendin kazmış olursun!"

Gözleri öfkeyle yüzümde dolandıktan sonra cümlesini devam ettirdi.

"İstersem şu an kafana sıkarım, seni diri diri yakarım, seni aklına bile gelmeyecek yerlerde çalıştırırım. Sözlerine dikkat et, sonuçlarına sen katlanırsın."

Sesi tok, kesindi. Dedikleri ürpermeme neden oldu. Gözleri bu sefer gözlerime hapsettikten sonra yine o kan donduran karanlık gülümseme yayıldı dudaklarına.

Fısıldadı. "Korktun mu?"

Herhalde, diri diri yakarım seni dedi ya, kafana sıkarım, e bir zahmet korkayım artık. Bir dakika ya, beni öldürseydi şimdiye kadar öldürürdü, palavra atıyor, korkmam için. Hem bunu yapamaz ki. Yani umarım yapmaz. Hem beni bir yerde çalıştırırsa kaçabilme ihtimalim artardı, ama diri diri yanmak çok iç açıcı görünmüyordu doğrusu.

"Acaba beni burada ne kadar daha tutmayı düşünüyorsun?"

"Gerektiği kadar." Diye öfkeyle kestirip attı. Ne gerekiyordu ki?

"Bak," sakin olmaya çalışarak derin bir nefes aldım, "neyin gerektiğini ve bunun benimle ne ilgisi olduğunu bilmiyorum ama belki anlatırsan--"

Histerik bir kahkaha attı. "Kendini fazla akıllı sanıyorsun, öyle değil mi?"

Fazlasıyla sahte bir sırıtışla yanıma yaklaştı ve yanağıma hafifçe vurdu. Hareketine karşı yüzümü buruşturdum.

"Çeneni kapasan senin için daha iyi olur!"

Yavaş adımlarla kapıya yöneldi. Son bir umut zorla bağlandığım sandalyeden arkamı dönüp yalvaran gözlerle ona baktım.

"Ne olur, gitmeme izin ver, lütfen!"

Bir şey demeden sertçe kapıyı çarptı ve beni kendi yalnızlığımla başbaşa bıraktı. Düşüncelerime mahkum edilmek bana en büyük cezaydı.

Karanlığın ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin