3. Bölüm | Sihirli Değnek

43 4 0
                                    

Hatırlatma:

Telefonunu kapatıp siyah sehpaya fırlattı, olduğu yerde gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı ve kanepeye oturdu. Sakinleşmek istercesine şakaklarını ovuşturmaya başladı. Ben de gözünü kapatmasını fırsat bilip dış kapıya doğru atmaya kalkmıştım ki.

"Kıpırdama!"

Sesini işitmemle olduğum yerde sıçradım. Gözlerini açmasıyla odaya karanlık bir enerji yayılmıştı sanki. Yüzü, mimikleri ifadesizdi fakat gözleri çok şey anlatıyordu. Yoğun bir öfke, karanlık vardı.

Kanepeden kalkıp üstüme doğru yürümesiyle hızlıca etrafıma bakındım. Dış kapının anahtarı ortalıkta gözükmüyordu, hemen odaya doğru koşup ikinci kapıyı açmaya çalıştım, burdan kaçmalıydım, beni bayıltmıştı, bir nevi kaçırmıştı da.

Konuştuklarından da hareketlerinden de belli oluyordu ki büyük ihtimal katil ya da kötü birisiydi. Korkuyu artık daha net hissediyordum. Damarlarımda atan adrenalin, kulaklarımda atan kalbim her şeyi uç noktada yaşamamı sağlıyor, korkumu kamçılıyordu. Adrenalin verdiği güçle daha sert çektim. Neyse ki kapı zorlamamla açılmıştı.

"SAKIN O KAPIYI AÇMAYI DÜŞÜNME BİLE!"

Gördüklerimle ise kan yüzümden çekilmiş, gözlerim sonuna kadar açılmıştı bu korkunç sahneye. Titreyen ellerim ise yaşadığım şaşkınlığı açıkça belirtiyordu...

Yeni Bölüm:

Bu oda ölüm kokuyordu. Duvarlarda silahlar dizili, kurşun delikleri, atış tahtaları ve resimlerle doluydu. Bir kaç tane resmin üstünde "x" işareti vardı.

Odanın loş ışığı zaten az olan mobilyalara gölge düşürüyordu. Arkamı döndüğümde hemen dibimde, karşılaştığım suratla hem korkmuş hem de afallamıştım. Gözlerinde tehditkar parıltılar vardı. Karanlığı ise gözlerinden okuyabilirdiniz. Kulağıma eğilip kanımı dondurmaya yetecek cümleleri döküldü ağzından.

"Yaptıklarına pişman olacaksın."

Kolumdan tuttuğu gibi uyandığım koltuğa götürdü beni. Bu sefer bağırarak.

"Bana bak! Benim evimdesin, sözümden çıkmasan iyi edersin anladın mı?

Bana döndü ve koltuğu gösterdi.

"Şimdi oturup bekle orada!"

Korkumdan ses çıkaramamıştım bile, gerçekten öfkeli görünüyordu ve evinde silah vardı. Yasalara göre kendi mülkünde silah bulundurması yasak değildi, fakat bu adamın kendini korumak için silah almadığı açıkça belliydi, katil ya da kötü birisi olma ihtimali yüksekti ve o silahlar olduğu sürede ben bu evde elimi kolumu sallayarak dolaşamayacaktım. Aslında silah falan gerek yoktu, adam beni kenar köşede boğsa bile geberir, tahtalıköye tek yön biletle gitmeme yeterdi.

Yanımdaki sehpaya göz atmasıyla kaşları çatıldı.

"Burada morfin olması gerekiyordu, gördün mü?"

"Şey, bahsettiğin şu yerdeki şişeyse ben onu yanlışlıkla kırmış olabilirim."

Öfkeli bakışlarını yine görünce hemen tırstım.

"Bu arada yanlışlıkla oldu, pardon. Ben çok sakarım yani o yüzden."

Sahi, bu adamın gözlerindeki öfke hiç dinmek bilmez miydi!

Karanlığın ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin