Multimedyayı bölümde ilerledikçe nerede açmanız gerektiğinin farkına varacaksınız.
***
Sonra öyle bir geliyorsun ama
Parmak uçlarımın gözleri kararıyor, titretiyor kalemi.
Mevcudiyetimin temeli sarsılıyor.
Kenan bileğimdeki elini hızlı bir şekilde çekti. Ben yaşadıklarımı hazmetmeye çalışırken o sınıfın kapısına doğru ilerledi. Bir hışımla kapıyı açtı ve sert bir rüzgâr oluşturacak şekilde kapıyı hızla vurup sınıftan çıktı. Hâlâ az önce yaşadığım şeyin etkisindeydim. Yaşanılana bir isim bile veremiyordum. Tartışma? Peki ya karşılıklı konuşma? Kavga etmek? Neydi bunun ism ? Ders verme? En uygunu buydu sanırım.
Kenan bana ders vermişti.
Benim olan hakkında kimse hak iddia edemez demişti. Bunun yanında kalbimin böyle deli gibi atmasına neden olan şeyin sadece korku olmadığını biliyordum. Tavırlarından tek bir anlam çıkıyordu. Ama bunu ne ruhum ne de aklım onaylıyordu. O Kötü Kenan'dı. Acımasız, duygusuz, herkese malıymış gibi davranan Kötü Kenan'dı. Sınıfın kapısı ikince kez açıldığında bu defa sınıf arkadaşlarım içeri doluştu ve etrafımda hilal şeklinde dizildiler. Meraklı gözlerle, hatta sevdiğim birkaç arkadaşım da endişeli gözlerle beni izliyordu. Bense öğretmen masasına dayanmış, saçlarım yüzümü kapatacak kadar eğilmiş yeri izliyordum. Şok denilen şey belki de buydu. Beklenmedik şeyler yaşayan insanlar böyle mi davranırdı?
Arkadaşlarımdan gelen soruları duyabiliyor ama onlara cevap veremiyordum. Kulaklarım çınlanmaya başladı kendimi boşlukta sallanıyormuşum gibi hissediyordum. Daha fazla bu ortamda duramazdım kitaplarımı umursamadan kendimi sınıfın dışına attım. Koşa koşa merdivenlerden aşağı indim. Durmadan koşuyordum. Kafamın içinde beyin damarlarımı kemiren sorular vardı. Sanki böcek sürüsü beynimin içini istila etmişti.
Yağmur yağıyordu. Batan beyaz Converse'lerime aldırmadım. Sırılsıklam olana kadar koştum. Nefes nefese kalmıştım. Ciğerlerim de bacaklarım da bana ihanet ediyordu. Buna rağmen gücümün son damlasına kadar nereye olduğunu bilmeden koştum. Kampüsten çıkmıştım. Yerleşime yakın bir kampus olması şu an için bana bir avantaj sağlıyordu.
Yerleşimi genişletmek amacıyla eski evler yıkılıp öğrenciler için yeni yurtlar yapılacaktı. O kadar koşmuştum ki otobüsle bile on beş dakika süren bir mesafedeki yere bir hışımla gelmiştim. Yıkılmayı bekleyen izbe bir yeri gözüme kestirdim. Başıma gelebilecekleri göz ardı ettim ve evin dışına doğru uzanan yıpranmış merdivenlerine oturdum. Hava yağmurlu olduğu için sis çökmüştü yerleşime. Göz gözü görmüyor durumda değildi ama enteresan bir hava katmıştı benim bulunduğum yıkık dökük olan bu eve. Oturduğum yerden arkama dönüp baktım. Kim bilir bu evde kimler yaşamış, kimlerin kahkahaları gökyüzüne kadar çıkmıştı. Kimler ağlamıştı bu oturduğum merdivenlerde... Önüme dönüp dizlerimi karnıma doğru çektim ve başımı dizlerimin arasına aldım. İstemsizce yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı. Ağlamak istemiyordum. Gülmek kadar doğaldı ama biri tarafından ağlatılıyorsanız bu doğal olmamalıydı. Yanaklarımdaki yaşları hızlıca sildim elimin tersiyle. Ben ne kadar sildiysem o kadar akmaya devam etti yaşlar. Bir yerden sonra pes ettim ve iç çeke çeke ağladım. Keşke kızlar yanımda olsaydı, keşke beni böyle bıraktıklarını bilselerdi de gitmeselerdi. Onları suçlamıyordum ama onlara ihtiyacım vardı.
Düzene giren nefesim iç çekişlere dönerken rahatladığımı hissettim. Gerçekten ağlamak da gülmek kadar doğal bir şeydi. Üstelik gülmekten daha çok rahatlatıyordu insanı. Üzülme kısmını hesaba katmıyordum tabii ki. Başımı dizlerimin arasından kaldırdım ve kendime gelmeye çalıştım. Çok şükür ki ten rengim ağladığımı açık etmiyordu. Eğer tersi olsaydı şu an ağladığını ilan eden bir çift göze bir de ucu palyaço burnu gibi olmuş bir burna sahip olurdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF |#wattys2016
Teen FictionAteş ile suyun birleştiği noktada daha büyük yangınlara gebe kalan geçmişin, iki ismi. Geçmişindeki yangını karanlık odasında söndüren genç bir adam. Yolunun kesiştiği mavi intiharını fark etmeyen genç bir kız. Onlar kaderin çürük tohumları. Kaderin...