Daha önce daha yeni dinlediğiniz ya da iki, üçüncü dinleyişiniz olan şarkılar var...
Kulaklıktan gelen ses dışında hiçbir ses duymadınız.
Sesiniz kötü ya da mükemmeldi.
Eşlik ettiniz.
Saçmaladığınız oldu.
Kendinizle gurur duyduğunuz oldu.
Ve olan bir şey daha:
"Artık bi susar mısın?!"
Kendinize ait ses geçirmez bi odanız olsun istediniz, başkaları sizi duymasın, içinizde attığınız çığlıkları ifade eden şarkıyla bağırmak istediniz.
Öyle değil mi?
Bense hayatımı bu 60 kelimeye benzettim.
Kurtuldunuz, artık özgürsünüz.
Çünkü az sonra istedikleriniz olacak.
Bu hikayede size de yer ayırdım.
İçimdekileri avazım çıktığı kadar susarak rahatlayacağım.
Herkesin hatası yüzüne vurulacak bu bölümde. "Ne olacaksa olsun(!)"
Sabah uyandığımda günlük işlerimi yaptım ve hakkedene hakkettiğini yaşatmak için yola koyuldum.
Önce Linda'nın yanına gittim:
-Selam sürtük. Bu sefer kiminle, hangi(!) dostuna ihanet edeceksin?!
-Ne diyorsun sen ya!
-Erkekler diyorum, uzmanlık alanın diyorum, yine arkamdan diyorum ne iş çevireceksin diyorum, tekrar diyorum intikam mı istiyorsun sen diyorum! (Action 😂)
-...
-Susarsın tabi. İnsan bu kadar *'ı savunamaz değil mi?
Yutkundu bana imalı ve bir o kadar da şaşkın gözlerle baktı.
-Sabah zor olmuyor mu o kadar yüzü yıkamak? Ki bazen hepsini bir yere bırakıp geliyorsun yanıma.
-!
-Sıra Alison'da. Sen bunları bir düşün.
Sonra hızlı bir şekilde evden çıkıp Alison'un yanına gittim.
-Sense hep Linda'nın yanında oldun, bana Linda'ya karşı seni savunuyorum derken yalan söylüyordun. Ben salak mıyım sence ha?!
Oradan çıkıp yolda yürümeye başladım. Derin bir nefes aldım ve eski evime girdim.
-Evet siz! Yıllarca gerçek olduğunu düşündüğüm(!) üvey ailem!
Bana şaşkınca baktılar.
-Sen anne! Babama her şeyi yaptırabilecekken ona engel olmadın. Baba! Benden nefret ettin. Ben, sen ne desen yapmama rağmen sen benim hayatımın içine ettin. İstemediğim bir sapıkla evlendirdiniz ve sonucu: kızınız artık kullanılıp atıldı. Mutlu musunuz?
Bağırarak çantamı yere attım:
-Mutlu musunuz!
-...
-İkinizle de işim burada bitmeyecek. İkinizin de sahte yüzlerini görmek istemiyorum. İkinize de lanet olsun! Şimdi buradan * olup gidiyorum, sizi o siyah dünyanızla baş başa bırakıyorum. Şunu bilin ki; bu dünyada sahip olduğum her şey ikinizle de kıyaslanamayacak kadar şüphesiz değerli!
Çantamı aldım ve hemen evden çıktım.
Tek bir kişi kaldı.
Karakter yoksunu bir varlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kar Tanesi
RastgeleDünya ne kadar acımasız değil mi? Onca kar tanesini alıp, o masum parçayı yanlız bırakarak kendi yalnızlığında, çaresizliğinde, başkalarının emri altında yaşamak zorunda bırakacak kadar zalim. Oysa o kar tanesi ona hiçbir şey yapmamıştı. Her şey düz...