Pantolonu yere düştüğünde orayı görmemek için örtünün altına saklandım.
"Liz çık oradan."
"I-ıh."
"Eğer şimdi çıkmazsan ben örtüyü paramparça ederek çıkartırım."
Çaresizce çıkıp örtüyü kenara ittim.
Yanına gittim.
"B-ben nasıl yapacağımı bilmiyorum."
"Sadece dediklerimi yap." diyerek omzuma baskı uyguladı ve diz çökmemi sağladı.
O çok büyüktü. Yani lolipop.
Dedikleriyle beraber büyüklüğünü kavradım ve dudağımı sürtmeye başladım.
Çıkarttığı hırıltılar beni daha istekli hale getiriyordu.
Tanrım, şuan bizi izleyip cehenneme göndermeyi planladığından eminim!
Ellerimle hareketlerimi kolaylaştırdım. Dudaklarım orayı bulurken birkaç el hareketiyle daha devam ettim ve son dil darbeleriyle gelmesini bekledim.
---
Kendimi, slow bir parça seçip ılık küvetin içine bıraktım.
Tenimin suyla buluşması tenimin, Bay Irwin'le buluşması kadar etkili olmasa da ürpermemi sağladı.
Derin bir nefes alıp verdim, yaptığım/ız şeyin içten içe doğru olmadığını biliyordum ama ne kadar doğru olduğunu tartışmak istemiyordum.
Onunlaydım, çünkü onu seviyordum.
Onunlaydım, çünkü aramızdaki yaş farkı sadece bir sayıdan ibaretti.
Onunlaydım, çünkü her tenimiz buluştuğunda kutsanmış gibi hissediyordum.
Onun teniyle buluşan tenim, bu hikayenin sonunda cehenneme gidecek olsa bile umurumda olmayabilirdi.
Ona dokunmak işte böyle eşsiz bir şeydi.
---
Altıma yüksek bel kotumu ve üzerime beyaz sade bir bluzumu giydim. Islak olan saçımı biraz kurutup taradım ve aşağı indim.
Salona girdiğimde telefonla konuşuyordu onu rahatsız etmemek için en uzaktaki koltuğa sindim ve telefonumdan bir magazin sayfasını açıp sevdiğim şarkıcıların haberlerine bakmaya başladım.
Birkaç dakika sonra yanıma geldiğinde bakışlarımı ekrandan ayırmadım. Yoğunluğu gittikçe artan parfümünün kokusu başımı döndürüyordu. Elimden telefonu çekip yan koltuğa fırlattı.
"Bunu neden yaptınız?"
"Çünkü ben buradayken başka hiçbir şeyle ilgilenemezsin."
Bakışlarımı yere indirdiğimde daha da yanıma yaklaştı burnunu boynuma sürtmeye başladı.
Boynuma ısırık ve öpücükler konduruyordu.Saçımı arkaya atıp kendine daha fazla alan açtı.
"Lolipopun cebimde."
"Verin o halde."
"Hayır sen almaya çalış."
Başını arkaya yaslayıp bacaklarını daha fazla açtı.
Elim cebine gittikçe o, bedenini daha geriye çekiyordu.
Sinirlenmeye başlamıştım yine de bir süre daha denemeye karar verdim.
Ah! alamıyordum işte.
Sinirle koltuktan kalktım. Aynı anda o da kolumu çekti ve kucağına oturttu.
Sert bir ifadeyle ona baktım.
"Ufak kızlar bu tarz oyunlardan hoşlanır sanıyordum kedicik ama sanırım yanılmışım."
Başımı salladım.
Sonunda cebinden çıkarttığı çilekli lolipopu bana uzattı.
Sevinçle elinden aldım ve odama gitmek için kucağından kalktım.
Aynı şekilde yine kolumdan tuttu, beni kendine doğru çekti ve kulağıma fısıldadı.
"Verdiğin sözü unutmuyor musun bebeğim?"
Silindi silindi tekrar yazdim. Yani bu yazdigim ilk iki yazdigimin ozeti gibi bir sey, cildiriyordum az kalsin!
Neyse umarım begenirsiniz vote ve yorumu unutmayin.-♡