Uyanır uyanmaz karşımdaki yüzü görünce irkildim.
Sonra doğrulup yastığı dikleştirdim ve o pozisyonda yatakta oturdum.
Tabii ya Eve.
Yeni arkadaşım, bir sürelik misafirim.
Bir süre Eve'in yüzünü inceledim.
Acaba gerçek hayatı nasıldı?
Hep böyle dengesiz bir kız mıydı?
Hiç dışlanmış mıydı?
Bunları kafamdan atarak yataktan kalktım.
Dolabımı açarak kot tişört çıkarttım ve giydim.
Kapımı sessizce kapatarak aşağı indim.
Bay Irwin ve Jeff en güncel haberleri izlerken bir yandan da Trump'a küfürler savuruyorlardı.
"Günaydın." diye seslendim.
Tekli koltuğa kendimi attım, bugün enerjiktim!
Aynı anda "Günaydın." dediler.
Jeff yerinden biraz doğrularak merdivenlere gözünü dikti.
"Uyuyor." dedim.
"Ne?" deyip güldü.
Çaktırmamaya çalışıyordu herhalde.
"Çatlak kızımız uyuyor." diye tekrarladım.
"Ha şu kız... Evet, evet."
Bu afallamış hali komiğime gidince biraz kıkırdadım sonra Bay Irwin'e döndüm.
Bana verdiği tüm ilgi benim ona bakmamla dağıldı ve Trump'a sövmeye devam etti.
"Kahvaltı hazırlayabilirim Bay Irwin?"
"Buna hayır demem." deyince gülümseyerek koltuktan kalktım ve mutfağa doğru yol aldım.
Onlara enfes bir omlet yapacaktım!
Malzemeleri çıkartırken yağın nerede olduğunu bulmaya çalıştım.
Yukarıda mı? Aşağıda mı?
Dolabın alt çekmecesinde miydi yoksa?
I-ıh.
Baktığım yerlerde değildi.
Mike'a hiç yağlı şeyler yapmadığım için yağın yerini de doğal olarak bilmiyordum.
Sormak için tekrar salona ilerledim.
"Bay Irwin yağ hangi do-"
Cümlem Eve'i görmemle bölündü.
Jeff ve Bay Irwin'e bir şeyler anlatıyordu.
Onlar da anlattıklarına gülüyordu.
Hadi ama Bay Irwin bile!
Hiçbiri beni duymamıştı ben de odaya bir adım daha attım.
"HEY!"
Hepsi aynı anda bana baktı.
"B-ben sadece yağın yerini soracaktım."
Eve ciyaklayarak yerinden zıpladı ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.
"Güünaydıın!"