ak sevgili ben de senin hissettiğin gibi hissediyorum hayatımdaki en önemli yere sahipsin şu ana kadar hayatıma giren en değerli kişisin çok şey yaşadık seninle çok güldük çok ağladık çok kırdık birbirimizi çok mutlu ettik bir zamanlar tüm duygularımın nedeni sendin ve bilmiyorum belki senin için de öyledir neredeyse bir yıldır birbrimizi tanıyor ve uzun bir süredir birlikte olduk bu süreçte çok şey yaşadık çok da ayrı kaldık ama her şeye rağmen çok sevdik birbirimizi kimi zaman geldi birlikteyken bile nefret edercesine soğuduğumuz oldu birbirimize kimi zaman da geldi ayrıyken sevdik birbirimizi hani demiştim ya "seviyorken ayrılmak bir garip tecelli ayrıyken sevmeyi de bir biz becerdik" ama benim için mutluluk kimi zaman dudakların oldu güven veren bir öpücüğe karşılık bazen yeri geldi her şeyi unutturan yanakların oldu avuçlarıma alıp sımsıkı okşayarak bazen yeri geldi ölümü hatırladım elini tuttuğumda kalp atışlarımın çıldırırcasına ritmi bozuk bir şekilde atarken bazen cennetin ne kadar güzel bir yer olduğunu düşündüm sarıldığımda o teninin kokusunu içime doya doya çekip cennetin misk kokusunu anarak ve bazen hissizleşmenin en güzel his olduğunu anladım tenin tenime deyercesine yakın olduğumuz anlarda tek hissettiğim tenin iken tüm hislerimi kaybedince ve anladım ki sevgi denilen şey gerçekmiş insan sevince sevilmeyi sevilince de sevmeyi öğreniyormuş ayrılıyorken neden sarılıyor ve öpüyorsun demiştin vedaları hiç sevmezdim ben ama senle vedalaşamadan sana veda etmek de gelmedi içimden bunları okurken şair olduğumu düşüneceksin yine ama ben yazmayı bilmezken şairin oldum senin bunun nedeni de yalnız seni düşünüp kağıtlara seni anlatan karalamar çizdim ve öğrendim ki şiirmiş o karamalar ve kimse şiir yazmayı bilmezmiş yalnızca anlatmak istediği şeyi karalarmış içini döke döke ve ne kadar yazsam da biliyorum biz ayrıyız vedalaşmak ne kadar can yakarmış meğerse bunu kokun burnumda başım otobüs camına çarparak senden uzaklaşırken anladım bunu yüreğimdeki yara daha da derinleşiyor aramıza giren her mesafede nitekim bu dönüşü olmayan bir uzaklaşma ki bu yüzden düşünüyorum bu yara daha ne kadar derinleşecek ne zaman kabuk bağlayacak ve ne zaman kapanacak diye ve belki ömür boyu sürer bu derinlik belki de ben yaşadıkça derinleşecek ta ki beni yok edene kadar içeriden sessiz ve usulca ve yalnızlık denen şeyin ne kadar iç karartıcı ve soyutlaştırıcı bir şey olduğunu öğrendim karanlık sokakların ücra köşelerinde soğuk banklarda yalnız otururken ve ben bir çok şeyi de senden öğrendim sinsice en güzel mısralarımın ruhumun en derin duygularından patlak verdiği anlarda geldiğini öğrendim ben şiirlerimin mısralarına virgül koyup sonunu da noktayla biteceğini sanarken her şiirin hiç bitmediğini anlatan üç noktayla bittiğini ve şiir yazmanın molay olmasına karşın bir şiirin silinmesinin de ne kadar zor olduğunu öğrendim ben her şiirimi uydurma duygularla yazdığımı sanarken o duyguları uyduranın da duygularım olduğunu öğrendim ben duygulanmayı da senden öğrendim o ayrıldığımız vakit gözlerim dolu dolu sana bakarken ben hapsolmayı senden öğrendim gözlerine dalarak bakıp gözbebeklerinde kendimi görürcesine kaybolunca ve boş konuşmayı da senle öğrendim bunca şeyi sana anlatırken ve her ne olursa olsun sana hala sevdiğimi ve seveceğimi biliyorum kendine iyi bak çünkü ben beceremedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Satırlar
PoetryBazen insanların seni anladığını sanarsın Kimi zaman bu aptallara bir anlık kanarsın Yaraysan eğer bir gün elbet kanarsın Asla sormazlar sen neden yazarsın