Ben kimim bilmiyorum. İçimdeki Defneyi ne ara öldürdüm. Onuda bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var, oda hiç bir şey bilmediğim. Hayatım boyunca vicdan azabı çekeceğim. Yerle bir ettiğim hayatların bedelini ödeyeceğim. Bida asla mutlu olamayacağım. Ne Ömer affedecek beni ne diğerleri kendi yalnızlığım içinde yok olacağım. Oturduğum koltuktan kalktım ve Fikret Gola 'nın karşısına oturdum "Defne, teklifimi kabul ettiğin için sana teşekür ederim. Senin benimle devam etmen benim için çok önemli."oturduğum yerde kıpırdadım." Bunun başka yolu yokmu, biliyorsunuz ben Türkiye'de kalmak istemiyorum. Beni yoldan çevirdiniz. " Fikret Gola ayağı kalktı ve karşıma oturdu." Defne hayatın boyunca asla ama asla iş ve aşkı karıştırma, bu çok kötü bir hata olur. Ömer ile ne yaşadığın beni ilgilendirmez beni ilgilendiren kısım senin işinde başarılı olman. "" anladım, izninizle. " diyip yerimden kalktım ve şirketten çıktım. Yine yapamadım, arkamı dönüp cesurca gidemedim. Ne kadar Fikret Gola çağırdı diye gitmekten vazgeçip dönsemde asıl nedenin kendiminde buradan gitmek istemediğimi biliyorum. Ben yine korkak ve çaresiz davranıp, yeni bir hayata başlamadım. Lobiye bana bir taksi çağırmasını rica ettim. Fikret Gola bana çok iyi imkanlar sunudu. İyi bir iş, bir ev yani Türkiye'de kalamam için herşeyi yaptı. Taksiye binip Ömer 'in evinin adresini tarif ettim. Madem ki gidemiyorum o zaman bende yüzleşecektim. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Belki yüzüme bile bakmayıp beni kovacak belkide, belkisi falan yok benden nefret ediyor. Beni asla dinlemicek. Boşu boşuna gidiyorum eve. Kim bilir belki İz 'le İtalya' ya gitmiştir bile. Taksi Ömer'in evinin önünde durduğunda parayı verip indim. Ömerin kapısına geldiğimde anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde Ömer kafasını kaldırıp kırmızı gözleriyle bana baktı. Gözlerinde hayal kırıklığı vardı. Bilgisayarın önünde oturmuş. Direklerini dizine yaslamıştı. Başı ellerinin arasındaydı. Onu şu ana böyle görmek, işte bu benim eserimdi. Bu manzara benim kendinden nefret etmem için en kuvvetli sebebti. Yavaşça basamaktan inip Ömer 'in önüne gelip dizlerimin üzerine oturdum çantamı yana atıp Ömere baktım. Gözlerini dikmiş yere bakıyordu "Ömer." kafasını kaldırıp bana baktı. "Niye Defne niye, anlamıyorum neden, benim aklım almıyor nasıl" sesindeki kırgınlık beni bi anda ağlamaya itti. " Ömer benim yapacağım hiç bir şey yoktu. Abimin borcu vardı. Ben senin bana aşık olacağını düşünmemiştim. Hep Neriman hanım vaz geçer diye düşündüm. Sana yemin ederim bu oyunu bitirmek için elimden geleni yaptım." Ömer birden ayağı kalktı. "Hep aynı sözler,yoksa sana bu laflardamı yengem ezberleti. " Ömeri adaya kükreyerek söylediği bu sözler sonucunda ağlamaya başladım. Ömer hızlıca yanıma gelip. Beni kolumdan tutup zorla kaldırıldı. Elleri yüzümü morartırcasına sıkarken yüzümü baktı. "belkide daha öncede yaptın. Daha ileride gitmiş olabilirsin. Evlenmiş olabilirsin. Hadi bana doğruyu söyle hiç aralarından biriyle birlikte oldun mu? "Ömerin bu sözlerinden sonra ağlamam dahada şiddetlendi. Ömer benden hızlıca uzaklaştı." Ben sadece seni sevdim gerizekalı. Senden başkada kimse olmadı. Bunu bana ihmal etmen bile beni tanımadığın anlamına geliyor. " Bağırarak söylediğim bu sözlerden sonra. Ömer yanında duran vazoyu duvara fırlatı. Ağlamam dahada şiddetlenirken kendimi yere bıraktım. Uzun süre benim ağlayışve Ömer 'nin nefes sesiyle durduk. Hala bana bakmıyordu. Kalmak için bir hamle yaptığımda ise elime batan şey ile tiz bir çığlık attım. Ömer bana doğru döndü. Elime baktığımda az önce kırılan vazonun bir parçasının elime baktığını gördüm. Ömer hızlı adımlarla bana doğru yaklaştı ve kolumu tutup beni mutfağa doğru adeta sürükledi. Kanayan elimi akan suyun altına soktu. Onun verdiği acıyla inlerken Ömer çeşmeyi kapatıp, sert bir sesle bana "Gidip koltuğa otur ve beni bekle." dedi. Ömer 'in dediğini yapıp koltuğa oturdum. O merdivenleri çıkarken bense etrafa baktım. Her yer dağılmış, yerde cam kırıkları vardı. Ömer elinde ilk yardım seti ile aşağı indi. Önüme eğilip elimi tutu. Gerekli olan pansuman' ı yaptıktan sonra bana baktı. "Bak naparsan yap, canımı ne kadar yakarsan yak. Senin canın yandığında benimki senden daha çok yanıyor." ağlamamın şiddeti azalırken suskunluğumu korumaya devam ettim. Ömer başını aşağı eğmiş bir şekilde duruyordu. Bi anda elime gelen sıcaklıkla Ömer baktım,ağlıyordu. Bu bütün acılardan da daha acıtıcı. Yıkılmaz dediğim adam gözümün önünde tuzla buz olmuştu. "Bak Defne sende elindeki yara gibisin, sen kanadıkça ben seni iyileştirmeye çalıştım. Bana hep güven dedin. Sadece güven istedin, şimdi düşünüyorum da iyiki güvenmemişim. Sana inanamıyorum hala kalbim Defne yapmaz böyle bir şeyi diyor. Defne benim canım acıyor. Bu senin ihanetinin daha çok, eğer seni affedemesem de sensiz kalırsam diye. Ben hayatımda ilk kez bu kadar sevdim. Video 'yu izlediğimdeki yıkılışımı sana nasıl anlatıyım. Defne ben seni affedemem, ya yapamam... Git Defne git. Bi dahada hayatıma asla ama asla girme. Çünkü ben artık kendimi toparlayamam. "Ömer sustu. Ayağa kalktı. Ben oturduğum koltuktan kalktım ve çantamı almak için yere eğildim. Ömer beni izliyordu. Ömer bakıp" nolursa olsun seni sevdiğimi asla ama asla unutma olurmu. Ömer bi anda bağırmaya başladı." Allah kahretsin niye seviyorum ki seni bu kadar, niye. Kırıyorsun döküyosun. Tamam diyorum bitti yok o artık. Ama sonra bi geliyorsun karşıma geçip ağlıyorsun. Senin gözünden düşen her bir yaş beni cehennem ateşinde yakıyor,bi anda yumuşuyorum. Acı çekmenin istemiyorum. Gitmeni de istemiyorum.
Herkese selam arkadaşlar. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Bu benim ilk hikayem. Lütfen desteklerinizi benden esirgemeyin. Sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
FanfictionBir kadın zamansızca gelen, Bir adam zamansızca gelen kadını hayatının merkezine sokan. Onların hikayeleri güzel başlamıştı, adamı çok değişmişti kadınmı.