Herkese merhaba arkadaşlar. Umarım bölümü beğenirsiniz. Size salı ya da çarşamba demiştim ve yüklüyorum. Aslında ikinci defa yazdığım bir bölüm oldu bu sabah yayımlarken bölümün silindiğini gördüm. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı benden esirgemeyin. Sizi seviyorum 💕💕
Gözlerimi açtığımda yüzüme gelen güneş ışınları yüzünden gözlerimi kapatım. Ömer yanımda yoktu. Yataktan kalkıp duşa ilerledim. Sıcak su bedenime çarparken iyicene uyandığımı hissettim. Ömer neredeydi acaba. Anlaşılan işi çıkmıştı. Duştan çıkıp hızlıca giyindim. İşe gitmem gerekti. Telefonumu elime alıp Ömer'i aradım telefonu çalarken çantamı alıp aşağı indim. Ömer telefonuma cevap vermezken kapıyı açtım. Şükran teyze kapının önündeydi. "Günaydın Şükran Teyze,içe geç kalıyorum. Görüşürüz." Hızlı adımlarla evden çıktım. Şükrü abi arabanın yanında duruyordu. Beni görünce kapıyı açtı. Kendisine arabanın etrafından dolaşıp arabaya bindi.
"Şükrü abi Ömer nerede?"
"Sabah erkenden çıktı. Şirkete gitti toplantısı varmış" Şükrü abiye gülümsedim. Telefonumu elime alıp defile yorumlarını okumaya başladım. Bir çok insan beğenirken bazılarıda kötü yorumlarını söylemekten hiç çekinmemiş. Yorumların bir çoğunu okuduktan sonra. Şükrü abiye baktım. Dikkatlice arabayı kullanıyordu. Şirkete geldiğimizde. Direkman yukarı çıktım. Odama girdiğimde hemen çantamı koltuğun üstüne attım. Odamın kapısı çalınmadan açıldığında kafamı kapıya çevirdim Yasemin içeriye eklinde kağıtlarla girip masanın üzerine bıraktı. Yanıma gelip bana sarıldı. "Herkes seni konuşuyor, çok beğenildi." dedi. Bende ondan ayrıldığımda gülümsedim. " Bende yorumları okudum. Bazı insanlar kötü yorum yapmıştı. Yok çok iddialıymış,nir ayakkabıya bir iddia olmazmış falan diye" Yasemin bana dönüp güldü. "Canım benim bunlar hep kıskançlıktan yapışan yorumlar. Moda eleştirmemleri çok beğenmiş. Şimdiden seninle tanışmak isteyen o kadar çok insan var ki yetişemiyoruz. Benim gitmem gerek şirketle ilgili bir toplantım var, sen keyfine bak." Yasemin odadan çıktıktan sonra, telefonumu alıp odadan çıktım. Merdivenlere ilerlediğimde telefonum çaldı. Anneannemin aramasıyla durdum.Ömer odasında değildi. Dışarıda bir toplantısı varmış. Ben şimdi ona nasıl söyleyeceğim. Kesin gelmeyecek. Anneannemde niye gelmedi diye beni sıkıştıracak. Elimdeki kahveyi masanın üzerine koyup, telefonumu aldım. En iyisi mesaj atmak. "Bu akşam anneannem bizi yemeğe çağırdı. Pazı sarmasıda varmış üstelik. Ama bir misafir de orda olabilir. " gönder tuşuna bastım. Çok uzun bir süre geçmeden telefonuma mesaj geldi. "tabiki gideriz de bu misafir kim acaba?" attığı mesaja bakakaldım " Ben şu an anneanneme geçiyorum, misafirde Selim. Sakın gelmemezlik yapma. Seni seviyorum". Çantamı alıp hızlıca çıktım şirketten. Sonuçta şu anda anneanneme gidiyorum sayılırdım. Taksiye binip evin adresini verdim.
Evde resmen bir gerginlik var, Ömer yanımda oturmuş, Selime ters ters bakıyordu. Nihan ve abim gergin e beklerken İSO ise bıyık altından gülüyordu. Anneannem birden ayağı kalktı " Hadi çocuklar yemeye geçelim" hepimiz aynı anda kalkarken Ömer önden ben arkasından gidiyordum. Herkez sandalyelerine oturduktan sonra sessizce yemeklerimizi yemeğe başladık. İlk sessizliği bozan yine anneannem olmuştu "Selim oğlum, hani şu Defne ye evden kaçtığınız zamanı hatırlıyormusun? Şu İzmire gittiğiniz. " Anneannemin sözünü bitirmesiyle Ömer 'in bana dönmesi bir oldu. Hemen lafa atladım. "Çocuktuk canım biz daha o zaman, hayatımıza bir aksiyon istemiştik dimi Selim." Selim gülerek bana baktı. "Unuturmuyum, Türkan Teyze, 16 yaşındaydık." Selimin bu sözlerinden sonra Ömer gözlerini ondan çekip tabağına baktı "unuturacağım ben sana" Ömer 'in söylediği fısıltıdan sonra etrafa bakındım duyan varmı diye. Herkes yemeğine devam ediyordu. Selim çatalını bırakıp bana baktı "Asıl sen şeyi hatırlıyormusun Defne, seninle yaptığımız ağaç evi. Orda az anımız yok beraber" Gerginlik bedenimi iyice sararken gülümsedim. "Unuturmuyum az düşmedim ordan" Selim kahkaha atarak suyunu içti. "Nasıl düşmüştün ama, başına yedi tane dikiş atılmıştı." bunu söylemesiyle yalandan gülümseme dahada bir arttı. Ömer bana yaklaşıp kulağıma doğru fısıldadı "şu anılarıda bir gün bana anlat, merak etim bak şimdi ben." Ömere suç işlemiş bir çocuk gibi bakarken anneannem söze atladı. "Ömer oğlum birazda sarma alırmısın" Ömer başını olumsuz anlamda salayıp "hayır Türkan Teyzecim ellerine sağlık çok güzel olmuş" anneannem gülümseyerek oturduktan sonra bana baktı anlaşılan oda gerginliği farketmişti. Yemek bittikten sonra herkes içerde oturmuş kahve içiyordu. Selim acilen gitmesi gerektiği için kahve içmeden kalkmıştı. Anneannem ve Nihan şu an Ömeri hayatan bezdirmekle meşgulken. Abim İle İso maç muhabbeti yapıyorlardı. Bense ekmek arasını yayırdığımdan beri onların yanında oturup olanları izliyordum. Anneannemin dizi konusuna geçmesiyle Ömer bana döndü "O adam niye hep buralarda acaba Defne" Ömere bakıp kaşlarımı çattım."Ne yapıyı anneannem Selimi çok seviyor o yüzden çağırmış. Sonuçta çocukluk arkadaşım." kaşlarını çalmış hala bana bakarken bende ona bakıyordum "neyse uzatmayalım" dedi. Ömer Nihan 'la konuşmaya devam ederken kapını çalmasyla ayağa kalktım."Ben bakarım" yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açmamla gözlerimle inanamamla birlikte, yıllar sonra onu görmenin tuhaf duygusuna bedenimi sardı. Hiç değişmemişti hala aynı bakıyordu bana gözlerimi açıp kapatım n'olur bu an bir kabus olsun diye fakat değildi o hala bana bakıyordu kurumuş dudaklarımı araladım.
"anne..."
Kişisel hesaplar;İnstagram :ZYNPCKLR
Facebook : Zeynep Çeliker
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
FanfictionBir kadın zamansızca gelen, Bir adam zamansızca gelen kadını hayatının merkezine sokan. Onların hikayeleri güzel başlamıştı, adamı çok değişmişti kadınmı.