Öncelikle herkese yeniden merhaba. Bu hikayede Defne'nin geçmişi biraz farklı. Dizideki gibi değil. Bazı olaylar var. Umarım bölümü beğenirsiniz.
Geçmiş geleceğimizi etkileyen en önemli şeylerden biri. Bir insan geçmişe bakarak yönünü belirler. Bense geçmişi unutup geleceğe odaklandım. Geçmişimi hep görmezden geldim. Fakat o akşam unutmaya yüz tuttuğum geçmişim yüzüme acı bir şekilde vuruldu. Annemin gelişi ile sadece benim değil onun zarar verdiği herkes yıkıldı. Bize yaptıklarını hala hatırlıyorum. Hayatımızı nasıl yıktığını, babamı nasıl bizden uzaklaştırdığını. Hepsi malesef ki dün gibi aklımda. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Koca evde benden başka kimse yok. Ömer yok, abim yok, İso yok, kısaca kimsem yok. Yine ve her zaman ki gibi yalnızlığım bana yolculuk ediyor. İki gündür şu evden çıkmıyorum. Ne kimse yanıma girebiliyor ne de ben dışarı çıkabiliyorum. Galiba asıl affedemediğim kişi benim içte içe hala onu sevdiğimi gördüm, o akşam. Tüm hırçınlığım ondan. Odanın kapısının açılmasıyla kafamı kaldırdım. Ömer yine her zamanki ciddiyeti ile yanıma oturdu. Yüzümü ellerinin arasına alıp, dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu. "Defnem hadi artık." ses tonu bana yalvarır gibiydi. Serdar olan herşeyi anlatmış olmalıydı. Kafamı sallayıp yataktan kalktım, Ömer haklıydı o kadın yüzünden kendimi daha fazla bu eve hapsedemezdim. Banyonun kapısını kapatıp suyu açtım. Tutmakta zorlandığım gözyaşlarımı bıraktım. Sıcak suyun altına girdiğimde göz yaşlarım dahada artı. Aslında kendimi kandırmaktan başka hiçbirşey yapmıyorum.
Ömer'in kucağına dahada sokulup, gözlerimi kaptım. Elleri saçlarımdaydı. Konuyu değiştirmek için için ona baktım. Gözleri üstümdeydi . "Ben bu filmi ilk izlediğimde o kadar çok etkilenmiştim ki saçlarımı kısacık kestirmiştim, eh kıvırcık saçlı olunca insan olmuyormuş." Ömer bi anda gülmeye başladı. Galiba o görüntüyü hayal etti. "Sevginin gücünü bu kadar sevdiğini bilmiyordum." Ömer'in kucağından kalkıp karşısına oturdum. Bağdaş kurup elime kahvemi aldım. Ömer filmi kapatırken bende ona baktım. "Hemde o kadar çok seviyorum ki, herhalde binlerce kez izlesem bıkmam. Mesele seninde varmı böyle çok sevdiğin filmler." Ömer biraz düşündü ama kafasını olumsuz anlamda saladı. "Yok ben daha çok kitapları seviyorum,odada en çok neyi sevdiğimi biliyorsun. Ömer gülümseyip kahveyi sehpaya bıraktım." Mesela benim en sevdiğim diğer film ise Harry Potter. Kitaplarını kaç kere okudum bilmiyorum. En çok tatlı yemeyi severim ki bunlar bildiğin şeyler. Sen anlat biraz. "Ömer gülümsemesi artarken bana baktı" Bak bende senin gibi Harry Potter severim ama öyle yüzlerce kez okuyup izlemedim. "Ömer bakarken şaşkınlığı dahada artı." Nasıl yani sen ve Harry Potter valla benim bildiğim Ömer İplikçi, ayyy bombe "koray beyin taklidini yapamamla beraber, Ömer in kahkahası evi doldurdu." Şeyi hatırlıyor musun seninle ilk karşılaştığımız yeri" sesim durgunlaşırken Ömer bana dahada yaklaştı elli yüzümü okşarken burnuma küçük bir öpücük kondurdu. "hatırlıyorum tabiki Defne, Neriman Yengem yine beni evlendirmenin peşindeydi bende kızdan kurtulmak için seni kulandım" Ben gülerken Ömer'in yüzünde bir rahatlamışlık vardı. " Baya kötüydü o zaman. 'bana göz kırpıp gülümsedi" baya" başımı elimin altına alıp Ömer'e baktım. Etrafı yine bir sessizlik sardı. Ömer aynı duygu dolu bakışlarını bana gönderirken ona huzursuzum gülümsedim. "Niye resim yapmayı bıraktın Defne" ciddiyetim yine bedenimi sararken gözlerini içine baktım. "Görünen sebep para kazanmak zorunda olduğumdu gerçi yüzde seksen bu yüzden vaz geçtim ya. Ama asıl işimde yatan sebep... O kadın benim hiçbir zaman çizim yapmamı istemedi ona göre piano çalmam gerekti. Onun istediği buydu çok saçma ama yaptım işte." Ömer beni kendine çekerken kollarımı ona sardım başıma küçük küçük öpücükler konduruyordu. Bazen benim içimi okuduğunu düşünüyorum, beni o kadar iyi anlıyor ki. Ona birşey anlatmam içi illa konuşmama gerek yok, bakışlarından bile beni anlaya bilir. Kendimi ona dahada bırakıp gözlerimi kapatım, her zamanki gibi tek kaçış yöntemime bıraktım kendini uykuya.
Ömer
Defne kollarımda uyurken yavaş hareketlerle onu dahada kucağıma alıp koltuktan kalktım. Ne kadar gizlemeye çalışmada başarılı olamıyor. Sanki onun canı yandıkça benim canım yanıyor. Koşulsuz sevilmeye o kadar muhtaçmış ki. Ben onu sevdikçe korkusu dahada artıyor. Sanki her an kırılacak bir vazo gibi. Yaşadığı olaylar onu her seferinde biraz daha çatlamış, her geçen gün kırılmaya dahada çok yaklaşıyor. Ama ben onun kırılmasına izin vermicem. Eğer herşeye rağmen kırılırsada yanın da olup ben parçalarını yapıştıracağım. Tamam belki eskisi gibi olmayacak ama yinede düzelecek.
Defne'yi yatağa bırakıp üstümü değiştirdim. Şu sıralar kimseyle iletişime geçmiyor, yemek yemiyorum. En çokta tanıdıklarına kızgın. Anneannesine, İso'ya annesini kabul eden herkese kızgın bu ara. Çalan telefonla beraber Defne ye baktım. Telefonu sessize alıp Defne'yi kendime dahada yaklaştırdım.Defne
Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu, yataktan kalkıp aşağı indim. Sesler dahada artarken. Ömerle ismail'in bişeyler konuştuğunu duydum. Adımlarımı hızlandırırken hızlıca yanlarına vardım. " Senin ne işin var burda!" Ömer bağırmak üzerime yanıma gelirken bağırmaya devam ettim. "Ben sana seni görmek istemiyorum demedim mi? O kadını kabul eden kimseyi yanımda görmek istemiyorum." İsmail ayağa kalkıp yanıma geldi. "Göreceksin Defne, görmek istemediğin herkesi göreceksin. Çünkü herkes senin çok değer verdiğin insanlar." bi anda kapıya doğru gitti. Kapı hızlıca kapanırken koltuğa çöktüm. Ömer önümde eğilip ellerini bacaklarıma koydu. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama önerin iç çekişiyle ona baktım. "Defne, belkide İsmail haklıdır." Ömer'e bakarken hızlıca ayağa kalktım."Sakın bana onları savunma, hiçbirşey bilmiyorsun. Eğer bu konu hakkında bana baskı yaparsan senide onlar gibi hayatımdan çıkarırım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
Fiksi PenggemarBir kadın zamansızca gelen, Bir adam zamansızca gelen kadını hayatının merkezine sokan. Onların hikayeleri güzel başlamıştı, adamı çok değişmişti kadınmı.