Yanımdaki hareketlenme uyanmama sebep olmuştu.Jongdae uyuyordu,ama sadece bana daha sıkı sarılmaya çalışıyordu.Uyurken çok güzeldi,aslında uyumuyorken de gideri vardı da neyse,bence konu bu değil şuan...
Gözlerim Jongdae'nin yüzünde yüzünün her bir santimini ezberlercesine dolanıyordu.Hava hala karanlıktı.Her ne kadar yanımda Jongdae olsa da sonuçta ormanın etrafında bir evdeydik ve ben korkuyordum.Dışarıdan gelen rüzgar sesi ürkmeme sebep olmuştu.Refleks olarak kendimi Jongdae'ye yaklaştırdım.Düşüncelerim ve ben yalnızken Jongdae'nin mırıldanmalarını duymaya başladım.
"Minseok."
"Efendim."
"Yok birşey."
Söylediğinin üstüne nefesini dışarı vermişti ve ardından elimi tutarak;
"Sadece burada olduğundan emin olmak istedim."Jongdae uyumuştu ama ben yine uyuyamamıştım.Neden buradaydım.Neden tanımadığım bir adamın kollarında uyumaya çalışıyordum.Belki de şuan bir delinin kollarındaydım.En mantıklısı buradan kaçmak olacaktı her halde...
Jongdae'nin belimde ve sırtımda olan ellerinden kurtulmaya çalıştım ama kolları beni bırakmazcasına bir sıkılıkta sarıyordu.Sonunda kollarından kurtulmuştum,adımlarımı odanın kapısına doğru ilerletmeye başladım.Son derece sessiz hareket etmeye çalışıyordum.O uyanırsa benim için kötü şeyler olabilirdi.Elimi kapının kulpuna yönelttim ve yavaşça aşağı indirdim.Ardından kendimi odanın dışına atıp kapıyı kapattım.Ah cidden korkutucu.Hem dışarısı hem evin içi zifiri karanlık.Aslında dışarı çıkarsam ölme ihtimalim fazla yüksek.Kapıya çıktığım an yol bir ormana doğru açılıyordu ve ormanda hayvanlar benim sonumu getirebilirdi.Ama tanımadığım bir adamın yanında olmaktansa hayvanlar tarafından öldürülürüm daha iyi.Belki de daha iyi değil ama yine de o adamın yanında olmak istemiyorum.Merdivenden indikten sonra dış kapının önündeydim.Biraz korkak adımlarla ilerlemeye başladım.
''Yolculuk nereye acaba ?''
''Sen uyumuyor muydun ?''
''Evet uyuyorum şuan ben hatta seninle de ruhum konuşuyor.''
''Komik değildi.''
''Cidden kaçmayı mı düşündün ?''
''Hayır hava alacaktım ben.''
''Ah,beni çıldırtıyorsun.Neden yapıyorsun bunu ? Seni seviyorum hatta sevmek değil aşığım niye anlamıyorsun ? Ne yapsam anlarsın ? Bundan sonra sadece ben varım anla artık bunu.Bundan sonra sadece benimlesin.Buradan kaçış yok,benden kaçış yok.''
''Senden nefret ediyorum.''
''Bana aşık olacaksın.''
''Asla.''
''Odaya çık,Minseok."
Ayaklarımı yere vura vura merdivenlerden çıktım.Sinirden gözlerimden yaşlar akmasını engelleyemiyordum.
Odanın önüne geldiğimde durdum ve arkama baktım.Jongdae arkamda duruyordu.Kafamı çevirdim ve odaya girdim.Yatağın ucuna oturdum,gittikçe ağlamam şiddetleniyordu.Jongdae önümde durdu ve yere dizlerinin üstünde oturdu.Ellerimi ellerinin içine aldı.
''Ağlama,ağlamana dayanamıyorum.''
Cevap vermedim,çünkü ağlamak elimde olan bir şey değildi.
''Sana ağlama dedim!''
''Bana bağırma!''
Ellerini ellerimden çekip yanağıma götürdü.Gözyaşlarımı eliyle siliyordu.O sildikçe yerine yeni yaşlar geliyordu.Garip.
Bir süre sonra ağlamam durduğunda yerden kalkıp yanıma oturdu.Elini belime götürdü ve beni kendine çekti.Başım şuan göğsünde duruyordu.
''Uyuyalım mı ?''
Söylediği şeye cevap vermedim.
''Benimle konuş,beni kendinle sakın sınama.''
''Beni gerçekten seviyorsan beni bırak.''
''Senin için yaşıyorum,eğer beni kendinden uzaklaştırırsan beni öldürmüş olursun.''
''Dram yapma.''
''Yapmıyorum.''
Kendimi Jongdae'den uzaklaştırıp yatağın içine girdim.O da ardından yanıma yattı.
''Bir gün hayatının merkezi olacağım,Minseok.''
''Ne demiş ünlü düşünürlerimiz;Hayalperestler sonunda hep üzülür.''
''Zamanı geldiğinde o düşünürleri değil,kalbini dinleyeceksin ama.''
Suratına baktım gözlerinde üzgün biraz da muhtaç gibi bir ifade vardı.Bir süre gözlerinin içine bakmaya devam ettim duygularını ve hislerini anlamaya çalışıyordum.O da gözlerini bir kere bile kaçırmadan gözlerime bakıyordu.Ellerini belime koydu.Şuan fazla yakın olduğumuzu fark ettim.Kendimi uzaklaştırmaya çalıştım.
''Kendini biraz daha benden uzaklaştırırsan yere düşeceksin,yaklaş bana.''
Arkama baktığımda cidden bir kez daha hareket etsem yeri öperim her halde diye düşündüm.Jongdae'ye yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapatmak zorunda kaldım.Kokumu içine çekiyordu.
''Minseok.''
''Efendim ?"
''Biliyor musun galiba bu dünya üzerinde en sevdiğim şey senin kokun.''