Yerimde kıpırdandığımda yatakta olduğumu hissettim.Yavaşça gözlerimi açmaya başladım,kolumda bir serum vardı ve büyük ihtimal burası da hastaneydi.Neden burada olduğuma anlam veremiyordum.Hiçbir şey hatırlamıyordum.Sanırım kafayı yemeye ramak kalmıştı.Hatırladığım sadece o garip rüyaydı ve o da saçmalıktan ibaretti.Değişik hissediyordum,adı Jongdae olan adam neyin nesiydi öyle...
Üstelik rüyamda ona sarılarak uyudum.Bana aşık olduğunu söyledi.Rüyalardan çok etkilenen biri olarak bu olay beni hem meraka düşürüp hem korkuttu açık konuşmak gerekirse.Ben düşüncelere dalmışken odaya hemşire olduğunu anladığım kadın geldi.''Kendini nasıl hissediyorsun Minseok ?''
''Hissetmiyorum.''
''Tam olarak 2 gün 12 saattir uyuyorsun,buna komadaydın da diyebiliriz.Böyle olman normal.''
''Hiçbir şey hatırlamıyorum,lütfen daha açıklayıcı konuşur musunuz ?''
''Sana araba çarptı ve çarpan adam seni buraya getirdi.Sonra durumunu ve ciddiliğini sordu.Bacağında bir şey olabileceğini söyledi.Ama bacağında bir problem yok merak etme,sadece topallayarak yürümek zorundasın bir süre.''
''Vay canına ne aksiyon yaşamışım öyle,çok ekşınlı.'' kadın söylediğim şeye gözlerini devirip gülümsedi.
''Aileni aradık dün buradalardı.Şimdi de uyandığını haber verdik.Kendini iyi hissediyorsan 1-2 güne taburcu olabilirsin.'' Hemşirenin yaka kartını okuyup konuşmaya başladım.
''Tamam teşekkür ederim,Bayan Erica.''
"Kendine iyi bak,Minseok." hemşire bana gülümsedikten sonra odadan çıkmıştı.Ve beni de düşüncelerimle baş başa bırakmıştı.Sustukça içimdeki kelimeler birikiyordu.Kendimi bok gibi hissediyordum ve tek yapabildiğim bunu hissetmekti.Kendimi bir rüyada hissediyordum ve tek dileğim bir an önce uyanmaktı.Bu yaşadığım nasıl bir tesadüftü.Parapsikoloji ile rüyama mı girmişlerdi yoksa...
Rüyamdaki o gizemli adamın söylediği söz kulaklarımda yankılandı.
''Cennetime gel Minseok.'' bu cümleyi hatırladığımda istemsiz olarak titredim ve elim boynuma gitti.Bir süre sonra kapının sesini duyunca elimi boynumdan çektim.Gelen babam,üvey annem ve en yakın arkadaşım Luhan'dı.O endişeli gözlerle beni incelerken babamın yüzünde üzüntü vardı.Sanırım bunca zaman üvey annem yüzünden bana çektirdiklerine pişmandı.Ben hepsinin tepkisini ölçerken babam konuşmaya başladı.
"Oğlum o kadar endişelendik ki senin için,sana birşey olacak diye çok korktuk."
"İyiyim baba,kendimi iyi hissediyorum.Bizi Luhan'la biraz yalnız bırakır mısınız lütfen."
Babam bu söylediğime sadece kafasını salladı ve ikisi odadan çıktıktan sonra Luhan yanıma koşup bana sarıldı.Buna sarılmak denmezdi,bu resmen beni öldürmek için yapılan bir hareketti.Kemiklerim kırılıyordu yahu..
"İyi misin Minseok ?"
''Bir kişi daha iyi misin diye sorarsa yumruğu suratına geçireceğim.''
"Ne kadar korktuğum hakkında bir fikrin var mı,sana bir şey olsaydı ne yapardım ben hiç düşündün mü ?"
"Tamam Lu dram yapma."
"Ne huysuzlaştın sen be."
"Sana anlatmam gereken şeyler var."
"Ay aşık mı oldun yoksa ?"
"Oğlum ne saçma saçma konuşuyorsun 2 gündür komadaymışım kime aşık olacağım."
"Bu cidden saçma bir soruydu tamam şimdi anlat."
Luhan suratıma merak dolu gözlerle bakarken ben rüyamı anlatmaya başladım.
*
"Yok artık JONGDAE,nasıl rüya bu."
"Ne bileyim anlamadım bir şey."
"Bak bak romantikliğe bak 'cennetime gel minseok' falan."
''Bunun rüya olduğunun bilincinde olduğunu umuyorum...''
"Ay ama çok heyecanlı değil mi."
"Yoo,kim demiş."
"Ben dedim."
"Sen ağzına gelen her şeyi söylüyorsun pek de ciddiye almamak lazım."
"Sen ne anlarsın romantiklikten."
"Bir şey anladığımı kim söyledi."
"Ay laf mı soktun sen şimdi bana."
"Hissettin mi ?"
*
Luhan kahve alacağını söyleyip odadan çıkmıştı.Lu çıktıktan sonra babam odaya girmişti.Şirkette çok acil bir işi çıktığını,yarın taburcu olacağımı söylemiş,ve son olarak beni öpüp gitmişti.Babam zengin bir adamdı ama babalık ne demek bilmezdi.Babalığı sadece para vermek sanardı.Saçma sapan hayatımı güzelleştiren sadece Luhan'dı.Bu gece yanımda kalacaktı.Ama büyük ihtimal bir kaç şey söyler ve sonrada uyurdu.Belki bunun tersi de olabilirdi çünkü ben ölü gibiydim.Ben düşüncelere dalmışken Luhan elinde kahvelerle içeri girdi.
"Bu gece uyumayız dimi konuşuruz seni özledim."
"Luhan cidden çok uykum var,sonra konuşuruz olur mu ? Zaten şu hastane kokusu beynimi uyuşturuyormuş gibi hissediyorum.Eve gidince bizde kalırsın o zaman bol bol konuşuruz."
"Ee şimdi ben ne yapacağım ?"
Lu masum masum suratıma bakarken üstümdeki pikeyi kaldırıp ona yanıma yatması için yer gösterdim.O da itiraz etmeyip kahveleri masanın üstüne bıraktıktan sonra yanıma yattı.
Luhan beni yatakta sıkıştırdıktan sonra sarılmıştı.Benim hasta olduğumu unutuyordu..
Uyumak istiyordum ama o rüyayı tekrar görmekten korkuyordum.Gözlerimi açık tutmaya çalıştıkça kapanıyordu.Batarya boş diye bağırıyordu resmen bünyem.Hem ne demişler uykumu kaybedeceğime insanlığımı kaybederim daha iyi...Bu felsefeye dayanarak,boşvermişliğe tutunarak gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
*
Sabah Luhan'ın sesine uyandım.Başımın dibinde 'Xiu uyansana nolur' diyerek çığırıyordu.Gözlerimi ovuşturduktan sonra görüntü haliyle bulanıktı ama bu bulanıklığa rağmen gördüğüm Lu'nun elindeki bir buket çiçekti.Gözlerimi tekrar ovuşturduktan sonra görüntü netleşmişti.Gözlerimi çiçekten çekip Luhan'a yönelttim.
"Bu ne şimdi."
"Sana gelmiş."
"Ay ne bu heyecan kimden de gelmişte böyle oldun ?"
"Sana çarpan adam."
"Utanmadan çiçek mi yolluyor,terbiyesiz ya."
"Xiu sana birşey diyeceğim hazır mısın."
"Ay söyle birşey saklıyor gibisin zaten."
"Adamın adı Jongdae."
"YOOK ARTIK JONGDAAEEE!"