8.Bölüm

74 5 0
                                    


 Gözlerim  açılmamak için yemin etmişti sanki. "Kalk uykucu kalk." dedi bir ses kıkırtı eşliğinde. "Biraz daha." diye nazlansamda  kar etmedi ve pes ettim. "Ne var ya Zeynep?!" "Hadi kalk Kerem sofra hazırladı ve krep de yaptı." zalim tam can evimden vurdu beni.  Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Odaya döndüğümde dolaptaki boy aynasında kendime baktım. Birden aklıma Yaseminle salakça yaptığımız danslar gelince gözlerimde içindeki yaşı serbest bıraktı. Kapı tıktıklanınca gözlerimi sildim. "Hadi Es. Kahvaltıya gelmiyor musun? Çok acıktım." dedi Kerem. Biraz duraksadı. "Ağlıyor musun sen?" diye sorduğunda gülümsedim. "Hayır." "Gözün niye dolmuş o zaman?" "Gözüme toz kaçtı." "Esila bunu yiyeceğimi düşünmüyorsun değil mi?" deyince hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ve beni kollarıyla sardı. "Çok üzülüyorsun Esila anlıyorum ama klişe bir laf var ya 'hayat devam ediyor' diye. Yaşamalısın her şeye inat. Yaseminde bunu isterdi senden ağlamanı değil. Sen güçlü olmazsan nasıl güç vereceksin teyzene. Bunu yapan soysuz bulunacak  sana söz veriyorum. Ağlama artık. " "Yapamıyorum Kerem. Unutamıyorum ki." "Unutmayacaksın da  zaten. Sadece hayatın kahpeliğine inadına gül. Güçlü ol." "O Çok kötü bir durumdaydı. Kerem ben onsuzluğa alışamadım. Benim yüzümden onu yalnız bırakmamalıydım. Git diye azarlamamalıydım. Ben pisliğin tekiyim. Ben.." "Saçmalama Esila böyle olmadığını biliyorsun. Hadi sil şu güzelim gözlerini de Kahvaltı yapalım. Güçlü ol Esila." "Denerim." dedim gülümsemeye çalışarak.  Aşağı indiğimde müthiş kokular beni içine çekiyordu. Gücele bir kaç şey ağzıma attıktan sonra okula gitmek için hazırlanmaya odaya çıktım. Siyah en sevdiğim renk olduğu için her kıyafetim neredeyse ya siyah ya onun tonlarında yada siyah desenliydi. Beşiktaşlı olmamın bir sebebi de  siyah renkti zaten. Üstüme beyaz hafif bol bir tişört altına ise yüksel bel siyah pantolonumu giydim. Çok makyaj yapmayı sevmezdim Arada yapardım. Gözlerime göz kalemi sürüp rimelle kıvırdım ve saçlarım doğal kıvırcık olduğu için açık bıraktım. Deri ceketimi de giydikten sonra aşağı indim.  "Telefonun." diyerek telefonu bana doğru uzattı Kerem. Telefonu açtığımda  iki mesaj gelmişti. Biri yine o bilinmeyen numaraydı. Açtım. " Bir oyun oynayalım mı Esila? :) " "Kahretsin" diye söylendim. Ve yine bir mesaj geldi. "Yanlış cevap."   ardından beni arıyordu. Açmayıp kapattım. Mesaj sesi duyduğumda irkildim ve mesajı okumaya başladım. "Bence açmalısın telefonu. Buse ve Emreyi seviyorsan tabi :) " ne demekti şimdi bu? Sahi aklım yerinde değildi şu son günlerde Buse ve Emreden ses seda yoktu. Bir daha aradığında açtım. "Seni pislik ne istiyorsun benden!" "Sakin ol Esila. Ah pardon Es." ve bir kahkaha. "Ne oyunu ?" dedim ve ardından bir küfür mırıldandım. " Sana mesaj atacağım yere geleceksin. Ve yanında kalın bir ip getireceksin. Kimsenin haberi olmayacak. " "Nasıl bu kadar eminsin söylemeyeceğimden?" diye sordum . "Sen ne yaparsan ben görürüm Esila. Mesela şu an o aptal Keremin geçen sene aldığı oyuncak ayıyı okşadığını gördüğüm gibi." diyerek telefonu yüzüme kapattı ve biraz sonra bir adresi mesaj attı. Diğer gelen mesaja baktım. "Ev işini hallettim Esila. Eşyaları da hallettim. :)))" "Sana ne kadar teşekkür etsem az Buğra." diye cevapladım. Ve anında cevap verdi. "Bir yemekle teşekkür edebilirsin. Tabi senin ellerinde olan bir yemekle :)" "Tamam :)" diyerek cevapladım ve o gizli numaranın gönderdiği adrese gitmek için ayaklandım. Çantama bir adet keskin bir bıçak koydum ve içeride Keremlere görünmemek için Arka kapıdan çıkıyordum ki "Esila nereye?" diye sordu tek kaşını havaya kaldırarak. "Okula nereye olcak." diyerek gülümsedim. "Niye arka kapıdan çıkıyorsun?" "Sorgulamayı kes Kerem yoksa kafana yumruğu yersin." dedim sahte bir kızgınlıkla. "Peki öyle olsun." diyerek içeri gitti. Şaşırmıştım konuşmanın bu kadar kısa sürdüğüne. Neyse ne. Şu an deli gibi taksi arıyordum. Yaseminden sonra onları da kaybetmek neyse şu şom ağzımı açmayayım. Nihayet bir taksi durdurmayı başardım ve şoföre adresi verdim. Yaklaşık kırk dakika sonra gelmiştim verilen adrese. Şoföre parayı uzattım ve "Gidebilirsiniz." dedim. Geldiğim yer izbe bir yerdi ve etrafa sessizlik hakimdi. Evler harabeye dönmüş ve bir kaç ev yangından hasar görmüş gibiydi. Ben etrafa bakarken bir mesaj geldi. Açtım. "İpi unutmamanı söylemiştim. Ama her neyse ben aldım. Kırmızı ışık yanan binaya gir. 3.katta bekle. Bu arada hoş geldin :)" Kırmızı ışık yanan binaya girdim ve tam  yukarı çıkarken bir çığlık ve iki el silah sesi duyunca bayıldım ve yere düştüm. Uyandığımda tanıdık bir koku burnuma dolmuştu ve yine dayanamayan göz kapaklarımı kapadım.

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin