Eğer bu bölüme biraz fazla vote gelirse yarına yeni bölümde paylaşırım. Neyse iyi okumalar!
Baran'ın anlatımından;
Okyanus mavisi gözler?
Tam da şu an önümde duran kız Gökçe'den başkası değildi. Dibimdeyken o çikolata kokusu bir anlam kazanmıştı.
O güzel koku Gökçe'den geliyordu.Birden adamımı itip Murat piçine ulaşmaya çalıştı. Bir dakika..... Ne?
Bu şerefsiz Gökçe için kardeşim mi demişti?
Mantıklı düşününce aralarında ki benzerlik gözle görülür derecedeydi. Murat'ın gözlerinin mavisi ile Gökçe'nin gözlerinin mavisi neredeyse aynıydı. Bir de babaları Orhan Beyin.
Hiç bir zaman aklımdan bile geçmeyen seçenek ve konu birden aklımdan çıkmaz oldu.
Berdel olacaktı. Ne yani ben Gökçe ile mi berdel yapıcaktım?
Bu düşünceleri kafama takmayıp hemen Gökçe'nin önüne geçtim.
Yavaşça kafasını kaldırıp dolmuş okyanus mavisi gözlerle bana baktı. Ahhh...... o bakışlar.
Gözleri birden şaşkınlıkla açıldı. Herhalde o da benim gibi karşısında balo partnerini görmeyi beklemiyordu. Bir anda ayakları titryip yere düştü.
Ben daha kımıldayamadan Demir bana öfkeli bakışlarından atarak Gökçe'nin önünde diz çoktü. Onu sarsıyor arada da ismini söyleyip uyanmasını sağlamaya çalışıyordu.
Ne?
Demir Gökçe'yi nereden tanıyordu?
Ondan beklenilmeyecek bir naziklikle Gökçe'yi kibarca kaldırıp kucağına aldı.
Yüzünde ki ifade afallamamı sağladı.
Allahım... Bugün daha kaç kere şaşırmam lazım?
---------------------
Neredeyse yarım saattir burada bekliyordum ve... Sinir krizine girmeme ramak kalmıştı. Kesinlikle sinir krizine girecektim. Bunu hissedebiliyordum.Sakinleşmek için derin bir nefes aldığımda o yoğun tatlı çikolata kokusu içime doldu. Bu koku beni sakinleştirmeye yetmişti.
"Ona ne yapacaksınız?" Burada olduğunu unuttuğum şerefsizin sesi gelince ona döndüm.
Adamlar ben gelmeden biraz hırpaladığından yüzü gözü dağılmıştı. Gökçe abisini bu halde görürse...
Kesinlikle abisini bu halde görmemeliydi.
"O senin gerçekten kardeşin mi?" diye sordum. Anlamıştım ama bir kez daha duymaya ihtiyacım vardı.
"Ona ne olacak!?" Bağırdığında sinirimin yeniden yükseldiğini hissedebiliyordum.
O şerefsiz piç beni takmıyor muydu? Yoksa bana mı öyle gelmişti?
Elimi uzatıp boynuna doladığımda bir çığlık sesi geldi. Sesin geldiği tarafa döndüğümde Gökçe depodaki odanın kapısının başında durmuştu. Okyanus mavisi gözler şaşkınlık ve korkuyla dolmuş bana bakıyorlardı. Niye bana böyle bakıyordu ki?
Aptal, kızın abisinin boynunu sıkıyorsun. Tabi ki de öyle bakacak.
Zihnimdeki ses bana bunları fısıldarken birden afalladım. Birkaç adım gerilediğimde koşarak yanımıza geldi. Pardon, yanlış anlamışım. Yanımıza değil, abisinin yanına.
Önünde diz çöküp elleriyle kafasını tuttu. Ah, nasıl da unutmuşum. Yaralar!
Bana daha ömce kimsenin bakmadığı bir nefretle baktı. Yeniden soruyorum; Niye bana böyle bakıyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Töre De Ne? (Askıya Alındı)
Tiểu Thuyết ChungSosyetenin gözdesi, güzel mi güzel Gökçe 'nin bir baloda gördüğü adam yüzünden aklı karışmıştır. Hele ki ondan sonraki günlerde gelen haber Gökçe'yi bir çıkmaza sürükler. Daha Töre'nin ne olduğunu bilmeyen Gökçe ya Töre'nin pençesine düşerse? Mardin...