Yerimden kalkıp aynaya doğru yürüdüm. Bu işin çabuk bitmesini, ve bu yükten kurtulmak istiyordum.Aynanın önüne gelince duraksadım. Üzerimdeki elbise (medya) ile hiç bir zaman istemediğim kadar göz kamaştırıcı görünüyor, ve bundan nefret ediyordum. Bu iş gittikçe sıkıyor, nefes almamı dahi zorlaştırıyordu.
Ama minik bir kız gibi mızmızlanmıyacaktım. Her şey belliydi. Ne yapmam gerektiği de.
Ve bu saatten sonra ağlamanın veya zırlamanın bana hiç bir faydası yoktu. Evlenecektim. Nokta.
İçinde bulunduğum oda tamamen doluydu. Yer yer çalışanlar, yer yer güzellik merkezinden gelenler ve bazı akrabalar.
Şimdiye kadar hiç bu kadar ilgi odağı olmamıştım. Sevmezdim de zaten herkesin işini gücünü bırakıp benimle oyalanmasını.
Baran'ın çok kalabalık bir ailesi vardı ki. Şuan koca konak dolup taşmış , her şey birbirine karışmıştı.
Herhalde konakta olmayan tek Aladağ Demir 'di. O günden sonra Demir' ne görmüş ne de ismini duymuştum.
Neyse dedim kendi kendime. Böylesi güzeldi. Böylesi iyiydi.
Uzak durmak her zaman en iyisiydi.
Farkındaydım. Demir her şeyi daha karmaşık hale getiriyordu. Anlamak istemiyor, neden olduğunu kavrayamıyordu .
Benim kabullenmek istemediğim halimdi.
Kırıp döküyor, kafasını estigini öldürmeye çalışıyor ve insanları tehdit ediyordu. Peki ne için? Veya kimin için?
Bizim için dedi içimde her bir şeyi kabullenmiş olan parçam. Peki ya neden?
Beni tanımıyordu. Bir insan başka birini bu kadar çabuk benimseyebilir miydi?
---------------------------
Oda boşalmış ben tamamen hazırlanmıştım. Bitmişti işte.Bugün nişanlanıyordum. Ve o hiç duymak istemediğim adım sesleri kapıya doğru yaklaşıyordu.
Artık bitmişti. Bunu hissedebiliyordum. Adım sesleri yaklaşıyordu ve ben hiçbirşeyden korkmadigim kadar korkuyordum.
Şimdi ne olacaktı? Biri beni kurtarabilir miydi?
Sanmıyorum.
Son bir kez aynadan kendime baktım. Adım sesleri yaklaştı ve kapının önünde durdu.
Kalbimin atışı korkudan hızlandı.Ve kapı açıldı.
"Hazır mısın Gökçe? Konuklar ve diger herkes geldi. Senin sıran. "
Canıma arkadaşıma gülümsedim.
"Tamam Azra . Geliyorum."
O geldiği gibi geri dönerken . Ben Son kez aynaya bakıp kendi kendime tekrar ve tekrar buruk bir gülümseme gönderdim.
Merdivenin başında duran biri vardı. Siyah takım elbise ve siyah saçları. Ve o cennet koku.
Sahi cehennem sayılabilecek bir adamdan gelen cennet kokusunu kim açıklayabilirdi bana?
Adım seslerimi duyup arkasına dönen Baran bir an duraksadı. Gözleri büyümüş, ve aynı anda sesli bir şekilde yutkunmuştu.
Ve ne kadar kabul etmek istemesemde bana da kal gelmişti.Tanrım! Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı? Bu sadece ondan nefret etmemi zorlaştırıyordu.
Yavaşça ona doğru yürüdüm ve benim için açtığı koluna girdim. Ve merdivenlerden yavaş yavaş inmeye başladık.
Herşey soyutlanmıştı benim için . Boğuk bir şekilde gelen bizi merdivenden inerken ilk gördükleri andan beri çaldıkları alkışlar yavaşlamış, ilk defaki hevesini yitirmişti.
Ölü gibi hissediyordum.
-----------------------
Eğlence bittikten sonra Ayten Hanım beni biryere doğru çekiştirmeye başladı. Beni nereye götürdüğüne baktığımda ortada bir alan açılmış beni bekliyorlardı. Yüzüklerin takılması için. ..
Baran'ın karşısında parmağımda bir yüzük ile beraber duruyordum. Etraftan gelen alkış seslerini işitebiliyor lakin tepki veremiyordum.
Ben ile Baran nişanlanmıştık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Töre De Ne? (Askıya Alındı)
General FictionSosyetenin gözdesi, güzel mi güzel Gökçe 'nin bir baloda gördüğü adam yüzünden aklı karışmıştır. Hele ki ondan sonraki günlerde gelen haber Gökçe'yi bir çıkmaza sürükler. Daha Töre'nin ne olduğunu bilmeyen Gökçe ya Töre'nin pençesine düşerse? Mardin...