Sana zarar gelmesin

42 3 0
                                    

Neydi bu sabah sabah alacaklı gibi kapıyı çalan. Gözleri yarı açık yarı kapalı kapıyı açmak için kalktı yatağından. Duvarlara tutuna tutuna ulaştı kapıya. Kapının kilitlerini açmaya başladı tek tek. Sanki kendini bundan sonra gelecek bütün kötülüklerden, yalnızlıklardan korumak istercesine kilitlemişti kapıyı.
Kapıyı açtı karşısındakinin kim olduğunu anlamak için gözlerini elleriyle ovuşturdu bir yandan da esniyordu. Karşısındaki;
" Kızım bişey oldu sandım kış uykusunamı yattın?"
" Geç yattım ondandır Derin. Sen de biraz erkenci misin acaba?"
" Annemle abimin tartışmasından kaçtım."
"Hayırdır ne oldu?"
Bir yandan da içeriye girdiler. Karşılıklı koltuklara uzandılar.
" Her zaman ki annem Deniz atışması işte. Ben kendimi bildim bileli annemin abimden istekleri bitmiyor. İlkokuldayken ne zaman liseye geçecek bu çocuk, lisedeyken acaba üniversiteye gidebilecek mi, üniversiteye geçti şu mesleğini eline alsa da kurtulsa, mesleğini eline aldı şimdide tutturdu babaanne olma zamanım geldi de geçiyor evlen artık."
" E haklı Aysel teyze evlensin abinde Derin."
" O dediğin öyle kolay değil canım benim."
" O nedenmiş tatlım?"
" Deniz çok kolay güvenebilen bir insan değil ve o yüzden annem bence biraz daha bekleyecek."
" Abin haklı bence Derin. Bana göre de güven bir ilişkide çok önemli. İlişkiyi de geçtim arkadaşlıkta bile öyle. İnşallah güvenebileceği biriyle karşılaşır."
" Amin!!"
Aslı okula gitmek için üzerini değiştirmeye gitti odasına. Çok geçmeden hazırlanıp içeriye Derin'in yanına geldi. Derin Aslı'nın geldiğini görünce ayağa kalkıp yanına gitti. O anda Aslı'nın elinin sargıda olduğunu gördü. Panikle Aslı'ya baktı.
" Aslı elin eline ne oldu?"
" Elim mi önemli birşey değil. Bardak kırılınca elimi kesti."
" Okuldan önce hastaneye gidelim eline baktıralım belki önemli bişey vardır hı hadi Aslı."
" Dün gittim ben hastaneye. Daha doğrusu gittik. Dikiş attılar 4 tanemiydi 3 tanemiydi ne işte."
" Kimle gittin?"
" Ahmet gelmişti o götürdü. Yürüyüşe gitmek için sözleşmiştik gelince zorla götürdü."
" Demek Ahmet götürdü."
" Ahmet götürdü dedim ya duymuyor musun kızım?"
" Duydum duymasına da teğet etmek istedim sadece."
" Derin ne demek istiyorsun sen bakayım?"
" Hiçççç hiç bişey."
" Demiyorsan çıkalım hadi geç kalacağız."
" Tamam çıkalım."
Beraber dolmuş durağına kadar yürüdüler. Durağa gittiklerinde dolmuşu 1 dk farkla kaçırdıklarını görünce biraz hayıflansalarda çok geçmeden yeni bir dolmuş gelmiş ve o dolmuşa binmişlerdi. Okula geldiklerinde dersin başlamasına 20 dk' dan fazla olduğu için kafeteryada oturmaya karar verdiler. Kafeterya ya girdiklerinde Tarık bir masada oturmuş  elindeki kalemle önünde bulunan kağıda bişeyler karalamakla meşguldü. Kafasını kaldırıp etrafa bakınırken Derin ve Aslı'yı görünce onlara seslendi.
" Derinnn!!!!!"
Derin Tarık'ın seslendiğini duyunca ondan tarafa döndü.
" Buraya gelsenize."
Derin Aslı'ya dönerek bir işaret bekledi. Aslı kafasıyla onu onaylayınca beraber Tarık'ın olduğu masaya doğru ilerlediler. Kızlar aynı anda Tarık'a;
" Merhaba."
" Merhaba kızlar. Nasılsınız?"
Aslı hemen cevap verdi.
" Ben iyiyim ya sen nasılsın Tarık?"
" Bende iyim ALLAHA şükür. Sen nasılsın Derin?"
" Bende iyiyim. "
" Dersten mi çıktınız?"
" Dersimiz var. Sen dersten çıktın herhalde?"
" Hıhı dersten çıktım."
Bi anda Aslı'nın elindeki sargıyı dikkatini çekmişti Tarık'ın.
" Aslı eline ne oldu?"
" Bardak kırılınca elimi kestim."
" Hastaneye gittin mi?"
" Gittim Tarık dikiş attılar. Önemli bişey değil."
Derin Tarık'a dönerek;
" Ahmet nerde Tarık birde ona sormak istiyorum."
" Neyi soracaksın?"
" Aslı'nın elinin durumunu. Aslı'yı doktora Ahmet götürmüşte."
" Ahmet bilmiyorum ki gelir şimdi sınıftaydı en son."
Adını duyan Ahmet hızlı adımlarla masaya yaklaştı.
" Hayırdır ne yapacaksınız beni? Bu arada merhaba kızlar."
Kızlar yine aynı anda;
" Merhaba Ahmet."
" Beni ne için arıyordunuz söyleyin artık."
" Aslı'nın elinin durumunu bide senden duyalım istedik de abi. Ee hastamız yaşayacak mı doktor bey?"
Hep beraber güldüler Tarık'ın şakasına.
" Hastamızın durumunu birde hastamızdan duymak istiyorum müsaadenizle."
" Tabii efendim siz nasıl isterseniz."
" Teşekkürler Tarık bey. Evet Aslı hanım nasılsınız bakalım?"
" Ben iyiyim doktor bey yakınlarıma kötüysem bile iyi olduğumu söyleyin rica ediyorum."
" İyisiniz Aslı hanım iyi. Endişelenmeyin."
Bu küçük oyun onların neşesini yerine getirmişti.
" Aslı?"
" Efendim Ahmet."
" Gerçekten iyi misin?"
" Gerçekten elim iyi."
" Tamam."
Saatine bakan Derin ders saatinin yaklaştığını görerek ayaklandı. Derin'in ayaklandığını gören Aslı da masadan kalkmaya hazırlandı.
" Nereye Derin?"
" Bizim dersimizin başlamasına az kaldı Tarık o yüzden kalkıyoruz."
" Anladım iyi dersler size."
" Sağol. Görüşürüz."
" Görüşürüz."
Dersliğe girip sıraya oturduktan hemen sonra hoca derse girdi. 3 saat dersten sonra dersten çıkıp aşağıya indiler. Kampüse indiklerinde Aslı kolunu aniden tutan kişiye döndü. Ağızından bir "hih" nidası da çıkmayı ihmal etmemişti.
" Korkuttum mu seni Prenses?"
" Aniden sarılınca korktum doğal olarak. "
" Bir dahaki sefere seni korkutmamaya dikkat ederim. Özür dilerim."
" Önemli değil yakışıklı. Ee senin ne işin var burda?"
" Seni kaçırmaya geldim. Akşama da annemler bekliyorlar haberin olsun."
" Kaçışım var mı desem?"
" Annemi nerdeyse benden bile iyi tanıyorsun desem?"
" Belki ufak bir ihtimal vardır hı şansımı denesem mi ne dersin?"
" Sen bilirsin ama benden yana şansın yok bunu bil ve ona göre davran."
" Tamam o zaman sen ve Serap teyze kazandınız. Boşa çabalayıp yorulmayayım."
" Hah şöyle güzellik."
Atakan ve Aslı kampüsten çıkıp yürümeye başladılar. Bu sırada çalan bir telefon melodisi duyuldu. Atakan cebinden çıkardığı telefonunu hemen cevapladı.
" Efendim."
"------"
" Aslıylayım."
"-------"
" Tamam sultanım hemen geliyoruz."
"------"
" Tamam annem. Öptüm görüşürüz."
Atakan kendisine merakla bakan Aslı'yı daha fazla bekletmeden cevapladı.
" Annemdi."
" Onu anladım bişey mi olmuş?"
" Yemek hazırlıyormuş çabuk gelin dedi."
" Bende hemen geliyoruz deyince birşey oldu sandım. Taksiye binelim o zaman bende yoruldum biraz."
" Yorulduysan niye söylemiyorsun Aslı annem aramasa eve kadar yürüyecek miydin?"
" Yoo yürümeyecektim. Söyleyecektim ama Serap sultan benden önce davrandı."
" Anladım. Hadi binelim taksiye."
Taksiden inip apartmana girdiler. Asansör meşgul olduğu için merdivenlerden 6. Kata ulaştılar. Atakan cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açacağı sırada adını duydu.
" Atakan."
" Tuğba."
" Nasılsın görüşmeyeli?"
" İyim de en son 2 gün önce karşılaştık ya Tuğba."
" Aa o kadar azmıymış bende 1 hafta olmuştur zannediyordum. Demek ki bana öyle gelmiş canım."
" Demek ki. Bak bu da Aslı hatırladın mı?"
" Şu küçükken peşinden ayrılmayan Aslı mı?"
" Yalnız peşinden ayrılmayan denmez ona küçüklükten beri hiç ayrılmadığın Aslı mı diye sorsaydın olurdu. Yine de cevaplayayım o Aslı bu Aslı Tuğba'cım."
" Merhaba Tuğba abla."
" Merhaba Aslı. Ama aramızda 4 yaş var canım ne ablası dimi ama."
" Neyse hadi Aslı biz içeri girelim annem daha fazla beklemesin."
" İyi günler Tuğba ABLA."
Atakan kapıyı açıp içeri girdiler.
" Hala mı peşinde Atakan?"
" Hiç vazgeçmiyor ki. İnsan kendi evine girip çıkarken korkar mı? Ben korkuyorum."
" ALLAH kolaylık versin."
" Amin."
Mutfaktan gelen sesle o tarafa yöneldiler. Annesi mutfakta ocağın başındaydı.
" Biz geldik."
" Aslı hoş geldin yavrum."
Serap hanım Aslı'yı kucaklayıp yanaklarını öptü. Aslı da aynı şekilde karşılık verdi Serap teyzesine.
" Hoşbulduk Serap sultan."
" Bende burdayım bende geldim."
" Sende hoşgeldin kuzum."
" Hiç hoşbulmadım."
" Niyeymiş bakalım o."
" Aslı'yı görünce dünyaları unutuyorsun vallahi anne. Eskiden de böyleydin sen. İkimizde koşar terlerdik ilk Aslı'nın sırtına bez koyardın."
" Senin sırtına da esma bez koyardı."
Serap hanımın söyledikleri üzerine bi an sessizleşen mutfağı, tekrar sesle dolduran Atakan oldu.
" Anne acıktım."
" Tamam oğlum masa hazır geçin oturun hadi. Hadi Aslı sende geç kızım ben de geliyorum."
" Tamam Serap teyze."
Hep beraber masaya oturup bir yandan sohbet edip bir yandan da yemeklerini yediler. Akşam saati oldu Murat bey işten geldi. Aslı Murat beylede bir süre sohbet ettikten sonra Atakan'la beraber kalktılar. Evden çıkıp sokakta yürümeye başladılar. Atakan Aslı'ya baktı. Yemekte elinin sargılı olduğunu farketmiş ama fırsat bulup soramamıştı.
" Aslı?"
" Efendim?"
" Eline ne oldu?"
" Elime ne oldu? Elimi kırılan bardak kesti."
" Hastaneye gittin mi? Gitmediysen götüreyim seni."
" Gittim. Dikiş attılar. Önemli bişey yok yani."
" Tek başına niye gittin ki Aslı? Sen iğneden dikişten korkarsın. Niye bana haber vermedin? Aslı -----"
" Ay Atakan bir sus ALLAH aşkına. Ne çok konuştun ya bu kadar çok konuşmasın sen ne oldu sana böyle?"
" Canın çok yandı mı? "
" Birazcık yandı."
" Şimdi nasıl acıyor mu hala?"
Atakan Aslı'nın elini ellerinin arasına aldı canını yakmamaya özen göstererek.
" Cık. Sen elimi tutunca geçti." Atakan'a bakarak güldü Aslı.
" Sen yeter ki iyi ol."
" İyim Atakan alt tarafı bir kesik."
" Bundan sonra dikkatli ol. Sana zarar gelmesin." Çünkü ben dayanamam diyerek içinden tamamladı cümlesini.
" Tamam dikkat edeceğim."
" Söz mü Prenses?"
" Söz yakışıklı söz."

Gökyüzümdün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin