Bölüm Başlığı

23 5 0
                                    

Nedendi bu huzursuzluk? Ansızın gelen bu heyecan?
Yersiz bir korkudan mı ibaretti yoksa?
Kim bilir belki "AŞK"tandı yaşanılan bu duygu karmaşası...
Atakan bir kez daha yıkıldı Aslı'nın " abi" demesiyle. Aslı'nın onu abi olarak gördüğünü biliyordu ama ondan duyduğu zaman kalbine saplanan oklar canını fazlasıyla yakıyordu.
Ne yapsındı Atakan bu durumda? Vazgeçsin mi, yok mu saysın, unutmaya mı çalışsın? Ne yapsın? Hiç bir şey onu aşkından vazgeçirememişti şimdi nasıl yapsın? Alışmıştı nasıl olsa uzaktan aşkını yaşamaya. Bu kadar çektiği acı sonunda yıllar sonra mutlu olmak vardı belki kaderinde kim bilir...
Aslı Atakan'ın onu evine bırakmasından sonra uyuyamamıştı. Sabaha kadar her bir odada 2,5 saate yakın temizlik yapmıştı. Temizlik yaparken bir dolabın üzerinden çektiği bir kutu yere düşmüş ve içindeki fotoğraflar her bir yana dağılmıştı. Aslı kutunun tere düşmesiyle eğilip bir fotoğraf aldı eline. Dolabın önüne çöktü. Eline aldığı fotoğraf artık çok uzak olan mutlu günlerinden bir kareydi. Objektife gülümseyen annesi, annesine sarılmış bir biçimde gülümseyen kardeşi gamze, annesinin sol tarafında babası, babasına sarılmış vaziyette kardeşine gülümseyen kendisi. Sonra başka bir fotoğraf daha aldı eline Aslı. Bunda kardeşiyle sırt sırta verip birbirlerine baktıkları bir fotoğraf. Ardından başka bi taneyi daha incelemek üzere eline aldı. Bunda ise evlerinin bahçesinde birbirlerini ıslattıkları fotoğraf ve buna benzeyen, bunlar gibi yüzlercesi.
Sabaha kadar ağladı Aslı. Bağıra bağıra, boğazı yırtılana kadar, sesi kısılana kadar, çarpıp kırılan bardağın kestiği elinin acısını hissetmeyecek kadar.
Sabah çalan kapıyla kalktı dolabın önünden. Kapıyı açtı. Karşısında Ahmet'i görünce anlam veremedi önce. Sonra bu sabahta yürümek için anlaştıkları aklına geldi.
Ahmet açılan kapıyla Aslı'ya baktı. Tebessüm eden dudakları Aslı'yı görünce düz bir ifade halini aldı. Karşısında saçı tepesinde yarı bozulmuş bir şekilde toplu olan, makyajı akmış, elinde yeni olduğu belli olan kanı yarı kurumuş derin olduğu bir yara ve ağlamaktan mahvolan bir adet Aslı'yla karşılaştı. Bir süre baktıktan sonra kendine gelen Ahmet:
- Aslı bişey mi oldu?
+ Bişey olmadı.
- Elini kesmişsin.
Ahmet söyleyene kadar farketmeyen Aslı eline baktı. Sonra Ahmet'e baktı.
+ Farketmemişim. Yürüyüş yapacaktık ama benim hiç halim yok Ahmet. Başka bir güne ertelesek senin için sorun olur mu?
- Benim için sorun değil Aslı. Ama ne olduğunu çok merak ediyorum korkmaya başladım.
+ Önemli değil. Bardak kırılmıştı herhalde o zaman kesildi elim. İçeriye gelsene kahve içelim.
- Müsait değilsin rahatsız etmek istemiyorum.
+ Lütfen birileriyle konuşmaya ihtiyacım var.
- Tamam. Ama önce eline bakmak şartıyla.
+ Tamam
Beraber içeriye girdiler. Ahmet Aslı'nın elindeki yaraya baktı. Derin bir yaraydı ve dikiş atılması gerekiyordu. Aslı'yı zar zor ikna etti hastaneye götürmeye. Aslı yüzünü yıkayıp, saçlarını toplayıp üzerine eşofmanlarını giyip evden çıktılar. Bir taksiye binip en yakın hastaneye gittiler. Bir hemşire onlarla ilgilenmeye başladı. Aslı'yı bir yatağa oturtup dikiş atılacağını söyledi. Aslı küçüklüğünden beri dikiştin korkardı. Hemşireye:
+ Dikiş atılması şart mı?
- Yaranız derin atılması gerekiyor.
Ahmet Aslı'nın korktuğunu anlayınca:
- Aslı dikiş atılırken elini tutabilirim istersen.
+ Şey aslında, Ahmet korkuyorum tutarsan sevinirim.
- Peki, tutucam.
Ahmet Aslı'nın elini sıkı sıkı tutuyor bir yandan da Aslı'yı izliyordu. Dikiş atma işlemi nihayet bitmiş Aslı'nın eline 4 dikiş atılmıştı. Aslı:
+ Ahmet teşekkür ederim elimi tutuğun için.
- Önemli değil Aslı .
+ Küçükken düşüp dizimi yaralamıştım. Dizime dikiş atılırken babam tıpkı senin gibi tutmuştu ellerimi. O tutuğu Zaman hiç acımayacak zannederdim. Babam geldi aklıma o kadar çok özledim ki onları.
- Babanın yerini tutamam ama ben yardıma ihtiyacın olduğunda hep burdayım Aslı.
+ Teşekkür ederim Ahmet. Sabah ki durum için de özür diliyorum senden. Beni o halde görmeni istemezdim.
- Ne vardı halinde? Ben sadece senin için korktum biraz. Bişey oldu sandım.
+ Bu yılbaşı onlarsız ilk yılbaşımdı. Bundan sonrakilerinde olacağı gibi. Fotoğraflarını da görünce kötü oldum işte.
- Aslı onlar çok güzel bir yerdeler. Acını anlamam imkansız.
Ve sustular bir süre. Ahmet:
- Sen ne inatçısın bu arada onu farkettim. Çok yalvardım dikiş için.
+ Annem De öyle derdi.
Güldüler. Bir daha yürüyüp evlerine gitti ikisi de...

Gökyüzümdün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin