Bugünde taktık abi kardeş mevzusuna...

29 3 1
                                    

Aslı ananesiyle kahvaltısını yapıp oturmuş birlikte  televizyon izliyorlardı.
" Anane Serap teyzeleri akşam yemeğe mi davet etsek?"
" Olur kızım bende özledim onları."
" Tamam arayayım Serap teyzeyi." Telefonunu bulsa arayacaktı ama telefonunu bulamıyordu bir türlü. Nerdeydi bu lanet şey.
" Güzellik telefonumu gördün mü?"
" Yok Bahar'ım görmedim."
Aslı etrafına bakınırken o bilindik melodiyi duydu.
" Çalıyor ama bulabilmek ne mümkün. Off."
Aslı koltuktaki yastığı kaldırınca altında buldu en sonunda telefonunu. Arayan Serap teyzesiydi.
" Alo."
" Efendim Serap teyzecim."
" Nasılsın Aslı'cım?"
" İyiyim Serap teyze sen nasılsın? Bu arada biraz geç açtım kusura bakma telefonumu bulamadım da."
" Önemli değil yavrum. Napıyorsunuz Ayşe teyze gelmiş."
" Oturuyoruz bizde seni konuşuyorduk şimdi. Ananem sizi çok özlemiş. Akşam yemeğine davet ediyoruz sizi. Murat amcamı da alıp gel ne dersin?"
" Murat amcan iş için şehir dışında ama Atakan'a bir sorayım ona göre kızım."
" Şöyle yapalım sen şimdi çık gel. Sohbet ederiz. Ananem de öyle diyor. Atakan'ı da ben ararım şimdi olur mu Serap teyzecim?"
" Tamam kızım."
" O zaman görüşürüz. Atakan'ı arayayım öptüm."
" Görüşürüz canım."
Aslı telefonunu kapayıp ananesine baktı. Ananesi ona bakmış gülüyordu. O da ananesine başını yanına yatırıp en içten gülücüğünü yolladı. Sonra Atakan'ı aramaya karar verdi. Telefon çaldı, çaldı ama açan olmadı.
" Kesin uyuyor anane. Gıcıklık değil mi bir daha arayacağım."
" Bırakta uyusun kızım. Uyandırma."
" Anane saat öğleni geçiyor bu saatte ne uyuması."
Aslı Atakan'ın numarasını çevirip beklemeye başladı.
Atakan  kafasını yastığının altına koyup uyuyordu. Telefonun çaldığını duydu. Komidinin üstüne elini uzattı. Gözleri kapalı el yordamıyla telefonunu bulmaya çalıştı. Bu sırada telefon kapanınca uykusuna ara vermeden kaldığı yerden devam etti. Sonra bi daha çalmaya başlayınca telefonunu kim olduğuna bakmadan açtı. Uykulu bir sesle konuşmaya başladı.
" Uykumu böldüğüme değecek bişeydir umarım."
" Uykunu böldüğüne değecek bişey bence."
Atakan Aslı'nın sesini duyunca gözlerini faltaşı gibi açtı. Tabiri caizse yatakta ok gibi fırladı.
" Aslı sen miydin ya. Bende bizim çocuklar zannettim."
" Önemli değil ama o yataktan bir an önce kalkıyorsun yada kalkma sen bilirsin."
" Aslı bişey mi oldu?"
" Yoo bişey olmadı. Annen birazdan bize gelecek. Akşam yemeğe bizdesiniz. Annen Atakan'a sormam lazım dedi ama ben söylerim dedim. Sen ne dersin?"
" Güzelliğin yaptığı yemeği kaçırır mıyım hiç."
" Bende öyle tahmin etmiştim zaten. O zaman akşam görüşürüz."
" Görüşürüz Prenses. Öptüm."
" Bende yakışıklı."
Ananesine baktı ve göz kırptı Aslı. 1 saat kadar sonra zil çaldı. Aslı kapıya bakmak için kalktı. Kapıyı açtı. Karşısında Serap teyze ve kapı pervazına dayanmış Atakan'ı gördü. Atakan biraz uykulu gibiydi sanki. Sonra onları içeriye buyur etti. Hep beraber içeriye geçtiler. Ananesi ayakta karşıladı misafirlerini.
" Hoşgeldin Serap."
" Hoşbulduk Ayşe teyze."
" Sende hoşgeldin Atakan."
" Hoşbulduk güzellik."
Atakan ananenin yanına gidip oturdu. Ananenin diğer tarafına da Aslı. Ananenin dizene yattı Atakan.
" Atakan bey bakıyorum da hemen dizine yattınız güzelliğimin."
" Yatarım Aslı hanım. Ayrıca o benim güzelliğim."
" Hayır benim güzelliğim."
" Tamam ikimizin olsun. Tartışmayalım ikimize de yeter."
Aslı tam ağzını açıyordu ki ananesi lafa girdi.
" Başladınız gene. Hep aynı kavga küçüklükten beri. İkinizin de olurum. Atakan doğru söylüyor. Tamamı Bahar'ım."
Aslı bişey söylemek için yine ağzını açmıştı ki Atakan lafa girdi bu sefer.
" Anane ben Aslı'nın derdini anladım."
" Neymiş Atakan benim derdim?"
" Sen buradaki iki güzelliği kıskanıyorsun bence."
" Evet kıskanıyorum itiraf ediyorum." Deyip güldü. Atakan da Aslı'ya bakıp:
" Ama bence kıskanmana hiç gerek yok."
" Neden?"
" Onlarda bir Prenses değilde ondan. Doğruya doğru."
" Çok teşekkür ederim."
Serap ve anane, ikilinin konuşmalarını keyifle dinlerken bir yandanda gülüyorlardı bu hallerine. Ne kadar didişiyor gibi gözükselerde en çok böyle mutlu oluyorlardı. Nadir zamanlarda ciddi olurlardı birbirlerine karşı.
Aslı ayağa kalktı.
" Anane, Serap teyze?"
İki kadın aynı anda cevap verdiler.
" Söyle kızım."
" Benim markete gitmem gerekiyor müsadenizle. Siz oturun sohbet edin, mutfakta ocağın üzerinde  çay var tamamı anane."
Atakan ayağa kalkıp;
" Hadi çıkalım. Sana yardım edeyim."
" Tamam çantamı alıp geleyim."
" Tamam ben kapıdayım."
" Çık hemen geliyorum."
Aslı çantasını alıp Atakan'ın yanına gitti.
" Arabaylamı gidelim?"
" Yok yürüyelim havada güzel zaten."
" Olur."
Atakan Aslı'ya kolunu uzattı. Aslı uzatılan kola bakıp Atakan'ın koluna girdi. Markete doğru  yürümeye başladılar.
" Ee okul nasıl gidiyor bakalım Prenses?"
" İyi bi sıkıntı yok."
" Arkadaşlarınla aran nasıl?"
" İyi."
Atakan'ın başka bir şey öğrenmek istediğini anladı Aslı. Hep böyle yapardı Atakan. Ne zaman bişey sormak istese lafı dolandırırdı. Yine bişeyin peşindeydi ya hadi bakalım.
" Direk sor ne sormak istiyorsan. Lafı dolandırma. "
" Bunu da nerden çıkardın şimdi?"
" Hep yaptığın şey. Hep lafı dolandırıyorsun. Şimdi olduğu gibi. Ayrıca ezilip büzüldün yine."
" Tamam. Rahatsız eden biri var mı diye soracaktım."
" Bunun içinmiydi bütün kıvranman, alemsin Atakan."
" Evet. Sorumun cevabını hala alamadım."
" Yok rahatsız eden biri."
" Emin misin?"
" Atakan sen bana güvenmiyor musun? Ben sana ne zaman yalan söyledim?"
" Güveniyorum. Ayrıca 3 sene önce söylediğin yalanı unutmadım."
" Ne yalanı söyledim ki?"
" Kolumu masanın kenarına vurdum önemli bişey değil Atakan. Sonradan öğrendikki bizim Aslı hanımın kolunu Berk denen o çocuk morartmış. Rahatsız ettiğini baştan söyleseydin kolun morarmayacaktı Aslı."
" Öff geçmiş Zaman Atakan boşver. Hem öğrendiğinde naptığını da biliyoruz. Çocuk 1 hafta okula gelmedi. Suratına bakılmıyordu morluktan."
" Ohh iyi yapmışım. Yine olsa yine yaparım."
" Senin ilerde evleneceğin kıza acıyorum."
Atakan Aslı'nın dediğini duyunca sustu.
" Ne oldu yakışıklı sustun."
" Susmadım markete geldik hadi içeriye girelim."
" Tamam."
Aslı cebindeki listeyi çıkarıp alacaklarına baktı. Atakan da yanında yürüyordu. Alacaklarını bitirdikten sonra kasaya doğru ilerlediler. Aslı kasaya geldiğinde süt almayı unuttuğunu farketti.
" Atakan süt almayı unutmuşum sen bunları kasadan geçir ben hemen alıp geleyim."
" Sen dur ben alıp geliyorum. Kaç tane istiyorsun?"
" 3 paket Atakan."
" Tamam Aslı."
Sıra Aslı'ya geldiğinde Aslı aldığı şeyleri tek tek kasadan geçiriyordu. O sırada Atakan da geldi.
" Al Prenses."
" Sağol yakışıklı."
O sırada yaşlı bi teyze Aslı'lara bakıp;
" Maşallah yavrum hep böyle olun."
Aslı ve Atakan teyzeye döndüler. Teyzenin dediğini anlamayıp sordular.
" Pardon teyze anlamadık."
" Diyorum ki güzel kızım hep birbirinize böyle aşkla bakın. Hep birbirinize böyle güzel hitap edin. Sizin gibi olan gençler az evladım. Birbirinizin değerini bilin. Çokta yakışmışsınız maşallah."
Atakan teyzenin dediklerine çok sevinirken bir yandan da inşallah dediğin gibi olur teyze diye geçirdi içinden. Ama Aslı da tam tersine bi şaşkınlık vardı ve içinde bulunduğu duruma açıklık getirmek için konuşmaya başladı.
" Teyzecim sen yanlış anladın bizi galiba."
" Nasıl güzel kızım? Evli değil misiniz?"
" Değiliz."
" O Zaman sevgilisiniz. Hiç vakit kaybetmeden evlenin o vakit."
" Teyzecim sevgilide değiliz. Biz abi kardeş gibiyiz."
" Hhı anladım kızım. Ben yanlış anladım herhalde. Kusura bakmayın."
" Önemli değil teyze."
Atakan Aslı'nın abi kardeş benzetmesinden dolayı üzüldü. Keşke Aslı'da aşık olsaydı bana diye düşündü. Ama keşkelerle olcak iş değildi bu. Elbet birgün Aslı'da farkedecekti bu aşkı. O zamana kadar bekleyecekti Atakan. Pes etmeden, yorulmadan, her gün daha da çok büyüyen aşkıyla bekleyecekti.
Aslı'nın kolunu dürtmesiyle Aslı'ya döndü.
" Yarım saattir sesleniyorum. Daldın gittin yine hayırdır?"
" Yo hiç farketmemişim."
Gülümsedi Aslı. Sonra adının seslenildiğini duydu. Arkasını döndü. Tabi onla beraber Atakanda. Karşısında kendine gülen bir çift mavi göz.
" Naber Aslı?"
" İyi Ahmet senden?"
" Bendende iyi."
" Napıyosun?"
" Markete gelmiştik öyle sen napıyorsun?"
" Tarık'la buluşacaktık onu bekliyorum. Seni görünce selam vermek istedim."
" İyi yapmışsın."
Atakan bir Aslı'ya bir mavi gözlü çocuğa bakıyordu. Bu çocuğu daha önce görmüştü ama nerde. Daha fazla dayanamayıp Aslı'ya sordu.
" Sohbetinizi bölüyorum ama bu kim Prenses?"
Aslı Atakan'ın sorusuyla Atakan'a döndü. Ahmet'i görünce Atakan'ı unutmuştu.
" Bu okuldan arkadaşım Ahmet. "
" Merhaba. Aslı sevgilin galiba. Sevgilin olduğundan hiç bahsetmemiştin."
" Bu yakışıklı Atakan. Çocukluk arkadaşım. Abim gibi sevdiğim benim için çok değerli biri."
" Merhaba Ahmet ."
" Tekrar merhaba. Neyse tutmayayım sizi görüşmek üzere."
" Görüşürüz."
Atakan bir yandan kendi kendine söyleniyordu. ' Bugünde ne taktık bu abi kardeş mevzuna. İlle her fırsatta vurmasam bunu suratıma ne olur acaba?'
Aslı Atakan'ın ne söylediğini anlamaya çalışıyordu.
" Atakan bişey mi oldu? Ne dediğini anlamıyorum."
" Hadi eve gidelim dedim bişey demiyorum."
" Tamam yakışıklı gidiyoruz."
Atakan bu çocuğu hiç sevmediğini farketti giderken.
Aslı da Ahmet'i görünce ne kadar mutlu olduğunu anladı. Tüm yol boyunca ikiside farkı düşüncelerle gittiler eve.

Gökyüzümdün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin